Sesin kısılmasına önlem...

Sevincek olmuş.

Yerinde duramıyor. Cumhurbaşkanı olacak ya. Seçim mitinglerine bile başladı. Konya’dan girdi Kayseri’den çıktı. Kendini meydanlara vurdu.

Erken, merken. Böyle zamanlarda uyku tutmaz insanı. Kendini dışarılara atmak, meydanlarda bağırıp çağırmak insanı rahatlatır.

Erken başlamasının sakıncası şu: Yine erkenden sesi kısılacak. O zaman da ses bir garip çıkıyor. Çocuk ya da kadın sesi gibi. Etkili olmuyor, hatta alay edenler bile oluyor.

Aslında böyle çok miting yapıp, çok ve bağırarak konuşanlar için play-back denilen tekniği kullanmak daha doğru.

Şimdiye dek cam ekrana bakıp konuşuyordu, yeni durumda konuşur gibi yapacak, herhangi bir yerini değil, sadece dudaklarını oynatacak, herkes o kişiyi konuşuyor, sanacak. Arkadan ses verilecek.

Seçim dönemine hızlı girdi. Bu kez kendisine daha da güven gelmiş. Yeni döneme daha tedbirli, takviye silahlarla giriyor.

MİT yasasını değiştirdi. Artık sınırsız, sorumsuz bir MİT var Başbakan’ın elinde. MİT demek Devlet demek, Devlet demek Başbakan (bilahare Cumhurbaşkanı) demek.

Yeni MİT yasından duyulan endişe önemli. Son düzenlemeyle faili meçhullerin yasallaşmasına olanak sağlanmasının yolunun açılacağı korkusu var. Dolayısıyla yeni “Yeşil”ler yaratılacak.

Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun değerlendirmesi şöyle: “MİT’e verilmesi planlanan yurt dışı operasyon yetkisini Türkiye’yi ‘Terörist Devlet’ konumuna sokabilir.”

Buna örnek olarak Türkiye’nin Suriye’de olduğu gibi, yurt dışındaki silahlı gruplara silah ya da lojistik destek yardımı sağlandığını veriyor.
Başbakan’ın elinde, her türlü operasyon yapma olanağına sahip bir istihbarat örgütünün olması gerekiyordu, bu da halledildi.

MİT yasasıyla ayrıca getirilen bir başka önemli hüküm, Başbakan’ın en büyük sorun olarak gördüğü bağımsız gazetecilerin, gazete-televizyonların hizaya getirilmesine yönelik.

Bu düzenlemeyle bütün kurum ve kuruluşlar MİT’e istediği tüm bilgi ve belgeleri vermek zorunda bırakılıyor.

Bu kapsamda gazeteciler ve medya kuruluşları “haber kaynaklarını” açıklamak, istihbarat örgütüne, yani iktidara vermek zorunda kalacak.

Oysa hem Basın Yasası (Md.21), hem uluslararası gazetecilik ilkeleri, Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının da kabul ettiği evrensel hukuk ilkesi şudur: “Gazeteciler haber kaynaklarını açıklamaya zorlanamazlar.”

Yasa AKP oylarıyla TBMM’den geçti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de paşa paşa onayladı.

Sırtını iktidara dayamayan gazetecilerin işten atılması, içeri tıkılması, haklarında davalar açılması artık daha kolaylaşacak.

Cumhurbaşkanlığına göz diken Başbakan, başlattığı seçim kampanyasında beklemedik şekilde önüne çıkan, hukuk devletinden söz eden Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı hedef aldı.

Aslında “kendi etti kendi buldu” dünyası. Sana kim dedi ki, Anayasa değişikliği yaparken Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını ver. Kim kandırdı seni.

Bakın, döndü dolaştı tokat geldi sizi buldu.

Bu hukuki düzenlemeyle övünen siz değil miydiniz?

Şimdi Bakanlar, TBMM Başkanı hep bir ağızdan, “AYM Başkanı Başbakanımızı tokatladı, azarladı” diyorlar.

Yarın 1 Mayıs
Dünyanın her yerinde, özellikle de demokratik ülkelerde işçi sınıfının, emekçilerin bayramı, 1 Mayıs günü kentlerin merkezi meydanlarında şölenlerle kutlanır. Ancak Taksim’de yasak.

İktidar temsilcilerinin, idarecilerinin günlerdir yaptıkları açıklamalarda, değerlendirmelerde görüldü ki iktidar temsilcileri, idarecileri çatışma zemini arzulamaktadır.

İktidarın, emrindeki güvenlik güçlerine terör uygulatacağı anlaşılmaktadır.

Önleme bakın: 39 bin polis, özel tim, sivil, resmi görevli. Hepsi SİLAHLI.

50 TOMA.

Görevleri bayramlarını dayanışma içinde kutlamak için gelecek SİLAHSIZ emekçilere saldırıya hazır olmak.

Başbakanıyla, bakanlarıyla, Valisiyle, Taksim’de devletin silahlı, tomalı, biber gazlı gücünü göstermeye, kanıtlamaya hazır olduklarını açıklıyorlar.

Kime karşı? Silahsız, TOMA’sız, ellerinde pankartları, flamaları, bayraklarıyla işçi sınıfına, emekçilere karşı.

İktidar temsilcileri unutmayın ki, bu demokrasi dışı, ilkel, teröre dayalı tavrınızla şimdiden yenik düştünüz, yasakçı, baskıcı yönetim ünvanını aldınız.

Bu size mübarek olsun.

İşçi sınıfımızın, tüm emekçilerin bayramı kutlu olsun. TAKSİM’de ve tüm yurtta.