Özür, suçun itirafı oldu

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in özür dilemesi, aralarında geçen konuşmayı yalanlama mı oldu şimdi?

Hayır, tam tersine o içerikteki konuşmanın gerçek olduğu bir kez daha ortaya konuldu.

Biden, Harvard Üniversitesindeki konuşmasında Işid’in ortaya çıkmasında, güçlenmesinde Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, S.Arabistan ve Katar’ın baş rol oynadığını dünyaya açıkladı.

Yeni bir şey değil söyledikleri aslında. Dünyada da Türkiye’de de zaten bu biliniyor.

Özellikle gazetecilikte kullanılan “off the record “ olarak adlandırılan önemli bir deyim var. Anlamı şu “aramızda kalsın”, ”kayıt dışı”, “yayınlanmamak kaydıyla.”

Ya da bazen bu ilke yumuşatılır,”bu söylediklerimi bil ama benim adımı kullanma, benden çıktığı bilinmesin, bu konuda yapacağın haber ya da yorumun güçlendirilmesi için değerlendir. çünkü gerçek bu.” denilir.

“Özel” görüşmelerinde Joe Biden RTE’ye, “siz IŞİD'i destekliyorsunuz, siz büyüttünüz, yardım ettiniz, bakın sonuç ne kadar tehlikeli hale geldi.” demiş, bizimki de kendisine fırça atan adama, ”haklısınız bizim de hatalarımız oldu “ demiş.

Demiş te, bu konuşma “Özel”, off the record olarak yapılmış, yani yazılmamak, açıklamamak, dışarıya sızdırmamak kaydıyla.

Gel gör ki Biden, Harvard’da kalabalığı, gazetecileri görünce dayanamamış, bu görüşmeyi açıklayıvermiş. Bizimki de haklı olarak buna bozulmuş. Kim olsa bozulur, “tamam bu konuşmaları yaptık ama hani aramızda kalacaktı?” sitemine uygun düşecek şekilde, “Sen bittin, özür dile “ demek durumunda kaldı.

Haksız da değil. Bu rezalet konuşma her yerde söylenir mi, RTE nin itibarı böyle sıfırlanır mı?

Biden de bir sırrı açıklamanın uygun olmadığının bilinciyle,”özür dilerim, ben Suriye’deki belirsizliğe vurgu yapmak istedim, ben aslında Erdoğan’ın hayranıyım” diyerek gaz vermiş oldu.

Ardından aynı Özürü, Birleşik Arap Emirliklerinin Veliaht Prensi El Nahyen’e de telefonda duyurmuş. S.Arabistan ve Katar bu konuda tepki vermedikleri, kaşarlanmış oldukları için onlara özür telefonu açılmamış.

Yani özür, konuşmanın içeriğini, varlığını yalanlamıyor. Açığa vurulmasının, sırrı açıklamanın yanlış olduğuna vurgu yapıyor.
Özür suçun itirafından başka bir şey değil.

Bu işler kolay değil. Hangi birinden özür isteyeceksin ki? Bunların sayısı bir değilki.

Aynı günlerde Alman Yeşiller Partisi Milletvekili ve Parlamento Başkan Yardımcısı Clodia Roth Alman ZDF televizyonuna konuştu “Işid’e karşı Erdoğan’ın politikası inandırıcı değil. Erdoğan hükümeti Işid’e giden silahların Türkiye’den geçmesini engellemedi, göz yumdu,ayrıca Erdoğan hükümeti Işid’in Türkiye’ye petrol satışına destek oldu, bu nedenle bu örgüt ciddi paralar kazandı.”

Bunun için kim özür dileyecek.

Bunlar bir değil ki?

New York Times RTE yi doğrudan hedef alarak, bu örgüt militanlarının Ankara’da Hacıbayram mahallesinde üstlenerek, topluluklar halinde Suriye’ye gidip kafa kesip döndüklerini yazmadı mı?

Buna karşılık RTE sadece, ”alçaklar, şerefsizler” dedi geçti.

Bu örgüte aslında Işid dememek lazım. Çünkü bu örgüt adını değiştirdi “Adımız, İslam Devleti” (İD)diye açıklama yaptılar.

Kafa kesen, terör uygulayan İD örgütünün sınırımızda Kobani’ye yönelik saldırıları çıplak gözle izleniyor. Bu örgütün attığı havan ve top mermileri Suruç’ta evleri vuruyor, hasar yaratıyor , ev sakinleri yaralanıyor, bizim askerler sivillerle birlikte seyrediyor. Köyler boşaltılıyor.

Bir iki ay önce Suriye tarafından yine top mermileri Türkiye topraklarına düşmüş, Türk Silahlı Kuvvetleri hemen açıklama yapmış, ”Esed kuvvetlerinin bu eylemine anında karşılık verilmiş, o mevzi TSK tarafından bombalanarak imha edilmiştir.” açıklaması yapılmıştı.

İD örgütünün saldırısı olunca seyrediliyor, köy boşaltılıyor. Geri çekilme uygulanıyor.

İD örgütü kuzey sınırını bizim iktidarın resmi silahlı güçleriyle güvenceye almış durumda ve bu rahatlıkla Kobani direnişini yok etmeye çalışıyor. Buradaki iktidar bölgede, özellikle de Kobani’de İD’nin kazanması için çalışıyor. Bu örgütün bugüne kadarki ve bundan sonraki olası katliamlarının baş sorumlusudur. Kobani’ye dayanan bu saldırı, kuşatma taammüden işlenmekte olan katliamdır.

Seyredin, seyredin. Ne de olsa “bizim örgüt” değil mi? Ne de olsa din kardeşiyiz değil mi?

Muhabbetiniz daim olsun bakalım.

“Özür diledi, önümüzde diz çöktüler” diye yalaka başlıklar atan yandaş medyanıza güvenmeyin. Onlar olası yeni iktidarda sizi ilk terk eden yanaşmalardır.

Unutmayın, bu işin Yüce Divanı var.

Bu işin uluslararası mahkemede “savaş suçu” davası var.

Sizi o zaman ABD de, Biden’lerin özürleri de kurtaramayacak.

Bu devleti yönetenlere son söz Başka ülkelerin iş işlerine karışmayın, yönetimlerini silahlı güçler örgütleyerek devirmeye kalkışmayın. Gün gelir bir başka ülke yönetimleri sizi aynı yöntemlerle devirmeye kalkar.

Sizin yaptığınız gibi.