Oğlum bak git!

Ahmet Abakay'ın “Oğlum bak git!” başlıklı yazısı 05 Haziran 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Ben bu ülkedeki 3-5 çapulcudan, alkolik, ayyaşlardan biri olarak izliyorum ülkede olup bitenleri.

Dedi ki “Taksim projesi olacak. Evet AKM de yıkılacak, yenisi yapılacak.”

Fıkra gibi, değil mi?

“Operayı yıkıp, yerine opera binası yapacağız” diyor.

Var olan Opera’yı (AKM) niye yıkıyorsunuz? Zaten tadilattaydı.

Bir gün sonra ağzındaki baklayı çıkardı:

-Evet, AKM yıkılacak, oraya cami de yapılacak. Bunun için birkaç çapulcudan izin alacak değiliz. Çapulculara pabuç bırakmayız!

Anlaşıldı. Arkadaş zorda. Anadolu’da buna “Cafer zorda” deniliyor.

Taksim’de, Beşiktaş’ta, Kızılay’da, Türkiye’nin dört bir yanında insanlar sokaklarda. İktidarın baskıcı, gerici uygulamalarına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı seslerini yükseltiyor, itiraz ediyor, uyarıyor.

O, umursamaz gözüküyor. “Birkaç çapulcunun halkı tahrik etmesine pabuç bırakmayız” derken, hükümeti uyaran yüzbinlerce insanı tahrik etmiş olduğunun farkında değil.

Bu kadar insan oldu mu çapulcu ya da çapulcunun peşine takılan zavallılar…

Sadece bu sözler bile halkın onurunu zedelemeye yeter.

Medyamızın ağırlıklı bölümü kör, sağır. Gazete-TV yönetimleri masalarının altına, perdelerin arkasına saklanmışlar. Paşa babalarına hizmette kusur etmiyorlar.

Duyarlı muhabirler, yayıncılar, basın çalışanları, gördüklerini, bildiklerini yansıtamamanın üzüntüsü içinde kıvranıyorlar. Bu arada tam gün canlı haber yayınlarıyla, bir avuç elemanıyla olağanüstü emek veren Halk TV’yi kutlamak gerekiyor.

Eskiden solcu olduğu ileri sürülen Gülay Göktürk, Gezi Parkı ile ilgili olarak “Bugün TV”de şöyle diyor:

“Ben bakıyorum da, aslında Taksim’de AVM ihtiyacı, eksikliği var.”

Yuhh.

İkinci cümlesi şöyle: Ağaç sevgisi de istismar edilmemeli. Ağaçları Kutsal İnek gibi görmemek lazım, 10 ağaç da olsa sökülebilir.”

İki defa yuhh.

Çok fazla bir şey de söylenemiyor, ineklere ayıp olacak.

“Hükümet gazeteciliği”ne güzel bir örnek oluşturuyor.

Kuşkusuz bunlardan çok var piyasada.

En “önemli” ve yaratıcı değerlendirmeyi AKP Genel Başkan Yardımcısı, eski Bakan M. Ali Şahin yaptı:

“Amaç, bu olaylarda darbeye zemin hazırlayacak kaos yaratmak. Darbecilerden medet umuyorlar.”

E bravo. Ergenekon’u nasıl da unuttuk?

Sokağa çıkan, haksızlığa, iktidarın ve polisin zorbalığına itiraz eden halk, önce çapulcu, sonra darbeci ilan edildi.

Cami duvarına fazla yaklaşılmadı mı?

Fazla yaklaşmayın oraya, altınıza yapın daha iyi.

Eylemin ilk günü Gezi Parkı’nda, sabahın saat beşinde eylemcilerin çadırlarını yakıp, tahrip edenlerin Büyükşehir Belediyesi’nin zabıtaları olduğu ortaya çıktı. Bu suçüstü durumu, Başkan Kadir Topbaş TV’de şöyle izah etti:

“Olmuş olabilir. Çadırlarını tazmin ederiz, zararları karşılanır.”

Başkan rahat. “Parası neyse veririz” diyor.

Yahu bu yapılan suçtur, suç. Göz yuman da suç ortağıdır.

Özellikle Pazar akşamı Ankara’da polisin saldırısında çok sayıda yaralanan oldu. Yaralananlara en yakın yer olan Mülkiyeliler Birliği revire döndü. Türk Tabipleri Birliği yardıma koştu. Polisler burayı, içeride yaralılar olduğunu bile bile, gaz bombalarıyla cehenneme çevirdiler.

Başbakan ise “bazı çapulcular” diyebiliyor. Polisleri mi kastetti pek anlayamadım doğrusu.

Halk 10 yıllık AKP haksızlığına, zulmüne, faşizmine karşı sesini yükseltiyor.

Anlamadınız mı?

GİT diyor GİT…

Yememe, içmeme, kaç çocuk doğuracağıma karışma diyor. Muhalif olanları cezaevlerine dolduramazsın, diyor.

Bu ülkede 20 milyondan fazla Alevinin soykırımcı, katil olarak bildiği bir zalimin Yavuz Sultan Selim’in adını köprüye verip Alevileri düşman ilan edersen sana OĞLUM, BAK GİT derler.

Ey ülkeyi idare edenler köprüye isim verme olayını hafife almayın, diyorum.

Çünkü, asla unutmayın ki, her Yavuz Sultan Selim’e karşı bir Şah İsmail vardır çıkar bu coğrafyadan.

Haa, unutmadan,

Başbakan ve birçok bakanı, valisi, 1 Mayıs günü Taksim’e yasak koyduklarında televizyonlara çıkıp dakikalarca konuştular. Taksim alanında inşaat var, çukurlar var, toplantıya uygun değil dediler. Çok kötü örnekler, baskılar yaşandı.

4-5 günden beri Taksim’de yüzbinlerce insan toplanıyor. Eylem yapıyor. İtirazlarını seslendiriyorlar.

Bu sürede, o inşaat çukurlarına kaç kişi düştü çukura düşen yok mu?

Niyekine?

Ortada bir yalan mı var acep?