O sandık kafanıza geçecek

Bu Mısır da nereden çıktı şimdi...
Köşe yazılarında, televizyonlara çıkan her şeye nane çok bilmişlerin konuşmalarında, ülke yöneticilerinin nutuklarında en çok ve ısrarla tekrarlanan cümle şu:
“Türkiye Mısır değil, Mursi de Erdoğan değil. Tahrir, Edeviye Taksim değildir.”
Gerçekten neden bu benzetmeler yapılıyor ki, durup dururken insanın aklına olmadık şeyler getiriyorlar.
Bir ülkede askeri darbe yapılmış. Savunulamaz. İyi de bizimle niye bağlantı kuruluyor?
Neden örneğin İsveç, Fransa, Almanya, Kanada, İtalya, Çin ya da şeyşel adaları değil de Türkiye’ye benzetme yapılıyor?
Mursi denen diktatör özentisi görevinden uzaklaştırılmış, işsiz duruma sokulmuş. Bu adam ne yiyecek, ne içecek, nasıl geçinecek. Bu bir yana, ABD’li (üstelik sağcı, Cumhuriyetçi) Senatör McCain’in ettiği lafa bak:
“Başbakan Erdoğan, ülkesinde diktatör gibi davranıyor. Çok açık ki, Türkiye’de olan yaygın eylemler, Erdoğan’ın, halkını İslama yöneltmeye çalışmasına karşılık verilmesidir. Umarım polisi kullanarak uyguladığı bazı taktiklerin fazlasıyla aşırı olduğunu anlamıştır.”
Kardeşim, darbe Mısır’da olmuş, sen Mursi’yi bırakmış Erdoğan’a diktatör diyorsun.
Üstelik haksızlık yapma. Erdoğan artık polisi eskisi kadar kullanmıyor. Elinde palalı, satırlı adamlar görev yapıyorlar. Gerçi bir yanlışlık oldu, İstanbul’un komik valisi, “bunların 4’ünü gözaltına aldık” dedi. Vali arkasını dönünce mahkeme akşam saatlerinde bunları serbest bıraktı. E ne yapalım Vali de insan, boş bulunmuş bir laf etmiş.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, direnişçileri tehdit ederken, palalı, satırlı saldırganlar için, “bunlar esnaf, insanların burasına gelirse ondan sonra siz o insanlara engel olamazsınız.”
Aynen öyle siz iktidar olarak zalim, baskıcı, faşist yönetiminizle insanların burasına getirirseniz, halkı evde kimse tutamaz. Bir bakarsınız Taksim’de, bir bakarsınız Kadıköy’de, Kızılay’da Dikmen’de, Kuğlupark’ta, İzmir’de ve ülkenin dört bir yanında sokaklara çıkarlar. Sonra siz o insanlara polisinizle, TOMA’larınızla, cinayetlerinizle engel olamazsınız.

İzmir’de de eli sopalı serseriler eylemcilere saldırmıştı. sonra bunların sivil polis oldukları açıklanmıştı.
Ne oldu bu eli sopalı polisler? Terfi ettirildi mi? Müdür oldular mı? Sadece ikramiye verilip destan yazmakla mı kaldılar?

Demokrasi lafı da herkesin ağzında. İçi boşaltıldı.
Sahtekarlar da “demokrasi” diyor başka bir şey demiyor.
İktidarın başı “Mısır’daki keyfi tutuklamalar, gözaltılar endişe verici” diye buyurmuş.
Keyfi tutuklamalar ve gözaltılar o ülkede endişe verici oluyor da kendi ülkende niye olmuyor beyim?
“Seçilenlerin tutuklanıp cezaevine konması kabul edilemez” diye de ekliyor.
Nerede?
Mısır’da.
Peki aynı işlem ve haksızlık, hukuksuzluk Türkiye’de olursa “kabul edilebilir” öyle mi?
Seçilmiş milletvekilleri, Belediye Başkanları, il-ilçe yöneticilerinin yüzlercesinin bu ülkede aylardır, yıllardır cezaevlerinde olduğunu sana söylemediler mi?
Yoksa çıktılar da bizim mi haberimiz olmadı?
Keyfi tutuklamalar, gözaltılar zoruna gitti, öyle mi?
Senin yönetiminde olduğun ülkede 60 gazeteci,700’den fazla üniversite öğrencisi cezaevlerinde. Hem de keyfi, politik nedenlerle. Ya parasız eğitim, istemişler ya yasal gösteri ve yürüyüşlere katılmışlar, puşi takmışlar, toplu konser bileti satmışlar.
Neden bu insanlar cezaevlerinde?
Yanıt: Hesap seçimlerde, sandıkta verilir.
Sokağa çıkıp hükümeti, Başbakan’ı eleştiren gösteriler yapanları senin polisin kurşunladı, öldürdü, kimilerinin gözünü kör etti, yüzlerce vatandaşın hastanelik oldu. Binlercesi gözaltında. Bütün bunlar ne demek oluyor?
Yanıt: Milli iradeye ve sandığa inanmak lazım...
İktidarınız boyunca Alevilere saldırıyorsunuz, inançlarını, varlıklarını yok sayıyorsunuz.
Yavuz Sultan Selim ile saldırıyorsunuz,
Cemevlerini tanımayarak saldırıyorsunuz,
Zorunlu din dersleriyle saldırıyorsunuz.
Neden bunu yapıyorsunuz?
Yanıt: Kimse kendini milletin üstünde görmesin, yüzde ellimiz var, sandık her şeyin üstünde, sandıksız demokrasi olmaz.
Sandık, sandık. Sandığa saygınız yok mu?
Roboskili köylüleri neden bombaladınız, neden masum insanları öldürdünüz?
Yanıt: Soruşturma yaptırdık ama, her şeyin başı sandık, milli irade. Biz sandıkta hesap veririz.
Efendim?
Sandık var ya sandık. Bizim için o önemli, o ölmüş bu yaralanmış, baskı yapmışız bunlar önemli değil, önemli olan sandık, sandık...
Ulan bu halk var ya, sokağa çıkan bu halk, sandığı sizin kafanıza öyle bir geçirir ki, senin ordun da gelse, Genelkurmayın da gelse, yanaşma gazeteci müsvettelerin de gelse seni kurtaramaz.