Neredeen nereye?

Bak Bilal kardeşim, durum iyi değil.

Bir an önce kaç kurtar kendini.

Bu adamın niyeti kötü. Geçen gün Uşak’ta bir kez daha ağzından kaçırdı. Hem de binlerce kişinin önünde.

“Biz Kanuni Sultan Süleyman’ın torunlarıyız” dedi.

Hala jeton düşmedi mi oğlum?

Muhteşem Süleyman dizisini izlemiyor musun?

Kanuni ki, tahtını, tacını, iktidar koltuğunu kaybetmemek için çocuğunu, torununu öldürtmüyor mu, boğdurmuyor mu?

Bu tarihi bir gerçek.

Bu iktidar hırsı, koltuğu kaybetme korkusu için tepedeki bazı insanların, hatta bazı padişahların yapamayacakları şey yok. Osmanlı tarihi buna tanıktır.
Hele ki Kanuni’ye gönderme yapmak, tam bir işaret fişeği.

Sadece kendini değil, çocuğunu da koru, güvenli yerlere, kişilere emanet etmeyi planla.

Yazık sana daha gençsin.

Haa, diyebilirsin ki, ben aile büyüklerime saygıda kusur etmedim ki, zaman zaman paralar geliyor, ben de onları eritiyordum.

Gerçi onu da beceremiyordun ya neyse. Ama haklısın para o kadar çok ki bir türlü erimiyor.

Ayrıca Kanuni’nin şehzadeleri saygıda kusur mu ettiler, yoo.

İktidar önemli, Başbakan sert konuşmaya çalışıyor.

Uşak’ta, Kütahya’da orda, burada derdini anlatmaya çalışıyor. Zorlanıyor.

Söylediklerini anlayan var, anlamayan var.

11 yılda Türkiye’nin nereden nereye geldiğini anlatıyor ama anlayana.

Aslında ben onun ne demek istediğini, kafasındakileri anlıyorum. Daha doğrusu ne demek istediğini “hissediyorum”.

Hani o bir Bakan var ya, ortaya çıkan baba-oğul ses bandının montaj olduğunu “hissettiğini” söylemişti.

Benim de hissettiğime göre aslında konuşmalarının arka planındaki sözler şöyle:

“Biz geldiğimizde milli gelir 230 milyar dolardı. Şimdi 800 milyar dolar.

Neredeen nereye.

Biz geldiğimizde Bilal’in nesi vardı? Geliri ne kadardı? Lafı bile edilmezdi. Şimdi kaç gemiciği var?

Çocuğa soruyorum, oğlum kaç lira var evde? Çocuk trilyonların hesabını bilemiyor. doğru dürüst cevap bile veremiyor. Hık,mık yapıyor.

Neredeen nereye.

Son 11 yılda 17 bin km. bölünmüş yol yaptık. Sadece Kütahya’ya yaptığımız yatırımların tutarı 6 katrilyon.

11 yıl önce bakanların ve çocuklarının durumu neydi? Hiç düşündünüz mü? Şimdi evlerinde milyon dolarlar, kasalar var.

Eyy benim değerli milletim, bunlar unutuluyor. Benim bakanım artık 700 bin liralık saat takıyor. Hem de bu parada devletin zararı yok, birileri getiriyor.
Bakın neredeen nereye gelmişiz.

Biz iktidara geldiğimizde Ziraat Bankası, Halk Bankası görev zararı içindeydi.

Şimdi öyle mi? paralar artık bankaya sığmıyor, genel müdürün evinde kutulara yerleştiriliyor.

Ahh benim milletim. Bakın nereden nereye geldi Türkiye.

Biz her zaman yasaklar ve yolsuzluk diye yola çıktık.

Şimdi durum ne? İnternete yasak, pardon kontrol getirdik. Halen 59 gazeteci içeride mi, içeride. Gazete için para havuzları yaptık mı yaptık. Daha ne?
Görüyor musunuz? Neredeen nereye.

Yolsuzluk dedik, ne oldu? Reza Zerrab, Bakan çocukları, Genel Müdür serbest mi, serbest. Adalet yerini buldu mu, buldu.

Tencere yuvarlanıp kapağını buldu mu, buldu.

Eyy başörtülü bacım. Biz neler çekiyoruz bilseniz.

O kadar parayı sıfırlamak, yerlerini değiştirmek kolay mı sanıyorsunuz?

Milletimiz için, sizler için bu zorluklara katlanıyoruz.

Eyy milletim, eyy başörtülü bacım,

Türban sizin olsun, paralar bizim.”