Ne işin var Hacı Bektaş’ta?

Bekir Bozdağ adlı Başbakan Yardımcısı, Hacı Bektaş’ı anma etkinliklerinde konuşması sırasında bu ilçede sloganlarla protesto edildi. Bir kişi de fiili saldırı girişiminde bulundu.
Siyasetçiler, hangi toplantılara gideceklerini, kimlere ne konuşacaklarını iyi hesap etmeliler.
“Bu topluluk ya benim yalan söylediğimi anlarsa” diye iyi düşünmeli.
Hacı Bektaş etkinlikleri rastgele gidilecek bir yer değil.
11 yıllık AKP iktidarının, Alevilerin her platformda anlatmaktan usandığı, haklı, insani, çağın ve demokrasinin gereği taleplerini reddettiği, karşı çıktığı bir ortamda Bekir Bey sizin ne işiniz var Hacı Bektaş’ta? Vatandaş olarak gidin, gezin, görün. Hadi bakan olarak gittiniz, kürsüde ne işiniz var? Anlatacak neyiniz var? Size kim inanır?
Diyorlar ki, “cemevlerimiz”...
Siz diyorsunuz ki “Olmaz! Camiye gidin” Yani diyorsunuz ki Sünni olun.
Diyorlar ki “zorunlu din derslerini kaldırın”.
Diyorsunuz ki “Asla olmaz. Tam tersine normal liseler de imam hatip liseleri haline gelsin”.
Diyorlar ki “Diyanet işleri paramızı alıyor, sadece Sünni İslam’a hizmet veriyor. Kaldırılsın.”
Siz, Diyanet’in bütçesini 2-3 bakanlıktan fazla hale getiriyorsunuz.
Diyorlar ki, “Aleviler neden bakan, vali, genel müdür, general olamıyorlar”?
Duymuyorsunuz bile.
Daha çok şey diyorlar ancak umrunuzda olmuyor.
Bir devlet yetkilisi olarak bu koşullarda siz ne yüzle Hacı Bektaş’ta hitap ediyorsunuz?
Söyleyecek neyiniz var? Karşındaki binlerce, ülkedeki milyonlarca insan, yüzyılların, onyılların birikmiş sorunları, dışlanmışlığı, baskısı karşısında, bu konuda sorumluluk mevkiindeki ve düşmanca tutum içindeki sizin palavralarınıza tahammül etmek zorunda mı?
Bu tutumunuz, o kitleyi enayi yerine koymaktır.
Ne dediniz ayrıca?
“Talepleriniz için bir çalışma başlattık. Size Sayın Başbakanımızın selamını getirdim.”
Eee, başka?
Oradaki insanların da zaten başka derdi yoktu, Başbakan’ın selamını bekliyorlardı.
Yahu, Hacı Bektaş etkinliklerine polis eşliğinde TOMA’ları getirmeye utanmıyor musunuz?
“Hükümetimizle ilgisi yok, Cemaatçiler göndermiş” mi diyeceksiniz?
Hacı Bektaş etkinliklerinde konuşmanız ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Ethem Sarısülük’ün anma gününde mezarı başında toplanan arkadaşlarına, onu öldüren ve serbest dolaşan polis memurunun konuşma yapması gibi bir şey.
Başbakanınızın selamını alıp, başka yere götürün.
Örneğin, Fatih Camisi çıkışında miting yapanlara götürün ve orada konuşun. Başbakan’ın oğlu Bilal de orada. Bak orada “sizinkiler”, “kahrolsun Demokrasi, yaşasın hilafet” sloganları ve pankartlarıyla, tekbirlerle eylem yapıyorlar.
Hacı Bektaşlılar sizin söylediklerinize inanmıyorlar? Çünkü sizleri her gün televizyonlarda, gazetelerde izliyorlar. Kim olduğunuzu biliyorlar.
Bunun için de size tepki gösteriyorlar.
Ne yaptılar siz konuşurken?
Toplu slogan attılar, “her yer Taksim, her yer direniş” dediler.
Bunda bir yanlışlık yok. Şahsınızda, iktidarın baskıcı tutumuna bir itiraz bu.
Doğru yaptılar.
Haa, birisi ileri gitmiş yumruk atmaya kalkmış.
Yanlış yapmış, buna gerek yoktu. Zaten tek bir kişi. Yakalandı ve serbest bırakıldı. Yumruk atmaya kalkması gerçekten doğru değil.
Çürük domates, yumurta atabilirdi. Ya da kocaman bir yaş pastayı suratına yapıştırabilirdi.
Bunlar demokratik ülkelerde, ülke yöneticilerine yapılan ve doğal da karşılanan tepkiler.
Nagehan Alçı, Milliyet’te Bekir Bey’e yapılan protestoyu kınıyor.
Çocukluğunda babası onu Hacı Bektaş’a götürmüş de, iyi anıları varmış da: “Bekir Bozdağ’a yapılanlar özellikle Hacı Bektaş’a hiç yakışmadı. Canımız sıkılınca ferahlamak için gittiğimiz yer can sıkan bir yer oldu.”
Yok yaa?
Şunu aklına iyi sok ki Hacı Bektaş ve Onun anıldığı yerler, sizin gibilerin, canı sıkılanların ferahlamak için gideceği, çarpışan otoların bulunduğu lunapark değil.
Git kendine başka ferahlama ve eğlence yeri bul!
Hacı Bektaş’a gelenler, onu ananlar, bu felsefenin sahipleri, bağımsızlık, demokrasi, insan hakları, emek mücadelesinde idamlarla, işkencelerle, öldürülmelerle, sürgünlerle, faili meçhullerle ağır bedeller ödeyenlerdir ve bedel ödeyenlerin onurlu mirasına sahip çıkanlardır.
BAŞBAKAN’A HATIRLATMA
Başbakan diyor ki: “Bir Mısırlı, tankın karşısına çıkıyor. Elinde molotof yok, taş yok, silah yok. Ama kendisine ateş ediliyor ve şehit ediliyor!”
Ben tamamlayayım. O şehit edilen kişinin adı Ethem Sarısülük’tür, Ali İsmail Korkmaz’dır, Abdullah Cömert’tir, Mehmet Ayvalıtaş’tır.
Anlaşıldı mı?