İktidar sözcüleri çok yaratıcı

İktidar temsilcileri seçimler öncesi tam bir dağıtma, çarşafa dolaşma psikolojisi  içinde.

Garip açıklamalar yapıyorlar.

Örneğin başbakan, “Alevi adayınız var mı?” sorusuna,  “ var ama isimlerini söylemem” diyor.

Neden?

Utanılacak bir şey mi bu? Yoksa “afedersiniz Alevi” meselesi mi?

Suç ve suçluluk içeren bir durum varsa saklanır, bunu neden saklıyorsunuz?

Adayları var da isimleri  gizli tutuluyor. Gizli adaylar yani. Gizli tanık gibi. Bu gizli tanık olayında yüzlerce  kişi cezaevlerine konuldu ya. Bu da ona benziyor.
Bunu saklamanın iki nedeni olabilir;

1- Aday olan Aleviler isimlerinin açıklanmamasını, gizli tutulmasını kendileri istemiştir.

Çünkü,13 yıldan beri Alevilerin taleplerinin hiçbirini çözmeye yanaşmayan AKP listelerinde görünmekten utanıyorlardır. RTE’nin “Ali’siz Aleviler” sözleriyle bu kesime saldırması daha unutulmadı. Ancak olası yeni AKP iktidarında çıkar sağlamak istiyorlardır.  

Milletekili Hüseyin Aygün bunlar için, “ AKP listelerinde bunlar varsa da zaten onlar sadece biyolojik Alevilerdir” teşhisini koydu.

2- Ya da, Aday listesini hazırlayan partinin başkanı, Alevilerin bu kimliklerinin bilinmesini istemiyor. Sünni islamın temsilciliğini yapanlar, Bu kesimden uzak durdukları havasını vermek istiyor.

Hatırlarsanız, bu allerji bir ara CHP’de de yoğun olarak yaşandı.

Kurultayı kazanarak Genel Başkan olan Deniz Baykal ve ekibi, partiyi Kürtlerden ve Alevilerden temizlediklerini övünerek açıklamıştı.

Sonrası mı? CHP barajın altında kaldı. TBMM’ye  giremedi.

İktidar temsilcileri garip açıklamalar yapıyor dedim.

Örneğin, Başbakan Roman’larla bir araya geliyor. Onları bahane ederek muhalefete sataşacak ya. Diyor ki, “1934 yılında tek parti döneminde çıkan iskan kanunu nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu Roman vatandaşlarımızdan özür dilemeye çağırıyorum.”

Bunu söyleyenin, 13 yıllık iktidarları döneminde Romanlar için yaptığı tek icraat, yerleşim alanları olan Sulukule’yi dağıtmak,  burada yaşayanların evlerine el koymak, mahalleyi içinde yaşayanlarla birlikte başka yerlere göndermek.

Bunun için kim özür dileyecek?

80-100-200 yıl önceden söz etmek moda oldu.

Sulukule’nin , Gezi cinayetlerinin hesabını verme, gel hesap sormaya kalk.

Roman’lardan bir kişiyi de danışman yapacakmış.

Etyen Mahçupyan’a da aynı numarayı çektiniz, ne oldu?

O Mahçupyan ki, o kadar da iktidar yalakalığı yaptı, yine de kendisini size beğendiremedi. İşine de son verildi. Şimdi kadrosuz, kendi kendine (gönüllü) danışman.

Aslında iktidar haksız da değil, bu tarihi olaylardan çıkartılacak çok da malzeme var. İktidar bunları iyi incelemeli, gücelleştirip saldırı haline getirmeli.  

Örneğin, başbakan ya da RTE, şu Hamurabi dönemine de bir uzanmalı.

Türkiye’de Tek parti dönemi olsun, bazı camilerin kapatılması olsun,  hatta  28 şubat’ı hazırlayan süreçler Hamurabi kanunlarından kaynaklanır? Buna kim itiraz edebilir. İtiraz eden de otursun günlerce tartışın. Bu arada yolsuzluklar, hırsızlıklar, Turgev’e yapılan büyük bağışlar konuşulmaz, perdelenmiş olur.

Ancak yine de, çok eskiye, tarihi olaylara çok takılmamak, ölçüyü kaçırmamak lazım.

Çünkü bir başkası kalkar, on binlerce Alevi’yi katlettiği tarihi bir gerçek olan Yavuz Sultan Selim’i hatırlatır.

İstanbul boğazına yapılacak yeni köprüye bu şahsın adını verdiğiniz için özür dilemenizi ister.

Yani bu işlere fazla derinden girmekte iyi değil.

Garip açıklamaların bir başkasını dün Bülent Arınç yaptı.

Arınç, Bakanlar Kurulunun ardından hükümet sözcüsü olarak Ermeni Soykırımı tartışmalarını değerlendirirken diyor ki, “ Bilerek, kasıtla, isteyerek soykırım yapmadık.”

Kemal Sunal’ın filmlerindeki gibi.

Yani diyor ki, “biz soykırım yaptık ama, bir sor bakalım niye yaptık?”

-İsteyerek yapmadık ki, istemeyerek oldu.

-Bilerek yapmadık ki, bilmeyerek yaptık.

-Kasıtlı yapmadık ki, kasıtsız yaptık.

Cumhurbaşkanı bu adamı kaç defa fırçaladı, hırpaladı ama yine kendisine , sözlerine çeki düzen vermedi.

Hadi, Davutoğlu’nu boşver, yahu daha üç gün önce RTE, Papa ve Avrupa Parlamentosunu haşlarken demedi mi: “bizim tarihimizde asla ve asla bir soykırım  olayı yoktur. Ermeniler bizimkileri öldürdü. Türkiye’de bir kısmı kaçak 80 bin Ermeni yaşıyor. Bunları  Deport ( tehcir) etmiyoruz, daha ne olsun.”

Bunu dinlemedin mi ,duymadın mı. Hem de hükümet sözcüsü olacaksın.

Sen yeni bir fırçayı hak ettin.

Ey hükümet sözcüsü, hiç ağa’nın yaptığının üstüne yapılır mı?