Gerici-dinci proje huzurunuzda

Ahmet Abakay'ın “Gerici-dinci proje huzurunuzda” başlıklı yazısı 24 Nisan 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

AKP’nin seçim propaganda timi gibi çalışan Akil İnsanlar’ın kahramanca çalışmaları, gazetelerin manşetlerinde, televizyonların ana haberlerinde. Giderek magazine konu olsalar da, artık kına geceleri, sünnet düğünleri de programlarına dahil olsalar da “verilen” görevi, “talimatı” hakkıyla yerine getiriyorlar.

Cumartesi Anneleri’nden, Roboski halkından ve toplumun çeşitli kesimlerinden eleştiri alsalar da birer “partili” sorumluluğuyla çalışıyorlar.

Bütün bunların yanında, kaşla göz arasında kaçırılan, üçüncü, beşinci planda yürütülen bir önemli konu, dikkatlerden kaçırılmaya çalışılıyor.

Biz cambaza bakarken, ara sokaklarda, yan caddelerde gericiliğin, (yavşaklığın demeyeyim dava konusu oluyor) kaderci, dinci toplum yaşamının altyapısına yönelik çalışmalar hız kesmeden yaşama geçiriliyor.

Örnek daha birkaç gün öncenin: Şanlı Urfa’nın Akçakale ilçesinde Suriyelilerin barındığı Süleyman Şah konaklama tesislerinde düzenlenen Kutlu Doğum etkinliğinde cihad çağrıları yapılıyor. Akçakale Kaymakamı Eyyüp Fırat, devletin değil hükümetin görevlisi gibi, Başbakan’ının takdirini kazanacak bir konuşma yapıyor. Şöyle diyor:

“Gerçek kardeşlik, ırk ve dil kardeşliği değil, İslam kardeşliğidir. Müslüman olmaktan öte başka özellik aramaya gerek yok. ”

Bunu Özgür Suriye Ordusu adıyla örgütlenmiş, ülkesindeki Müslüman kardeşlerine kurşun, bomba yağdıranların, onların komutanlarının bulunduğu kişilere söylüyor.

Bu sözlerini demokratik, laik bir cumhuriyetin değil, sanki İslam cumhuriyetinin kaymakamı olarak söylüyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Ankara’da Ahmet Hamdi Aksek camisinin açılışını yapıyor, buradaki konuşmasında, özellikle çocukların camiye çekilmesini, bunların cami ile kucaklaşmasını istiyor.

Başbakan böyle söyler de kraldan çok kralcıları geri durur mu? “Emrin olur” deyip işe koyulanlar hemen ortaya çıkıyor.

Adana’da bir lisede İngilizce öğretmenliği yapan Abdulselam Pekuçan, okulun öğrencilerine Camide İngilizce dersleri vermeye başlıyor.

Bu yaşta bu zeka helal olsun!

Okulu camiye taşıyor.

Hafta içi iki gün akşam ve yatsı namazları arasında, Pazar günleri de sabah saat 10.00’ dan öğle namazına kadar, eğitim ve etüt çalışması yaptırıyor.

Söz konusu öğretmen, kendisini savunurken, “çocuklar bu sayede camideki manevi havayı teneffüs etmiş oluyorlar” diyor.

Başbakan da çocukların cami ile kucaklaşmasını istiyor ya.

İmam-cemaat meselesi yani.

Her şey plan-program çerçevesinde yürütülüyor.

1990’larda, devlet, iktidar, Jitem desteğini alarak PKK’ya karşı sahaya sürülen silahlı, satırlı cinayetlerle görev yapan Hizbullah, yeniden üniversitelerde piyasaya çıkarıldı.

Dicle Üniversitesi’nde, ertesi günü İstanbul, Samsun ve Marmara üniversitelerinde, ellerinde silahlar, sopalar, döner bıçaklarıyla, tekbirler getirerek “Müslüman gençler hesap soracak” sloganlarıyla, öğrencilere saldırdılar. Polis çok anlayışlı, çok müşfikti. Başlarındaki müdürleri de adeta Hulusi Kentmen’di. Silahlı, yer yer maskeli saldırganları sadece seyrettiler.

Aynı polis ODTÜ’de, SBF’de, DTCF’de, diğer üniversite öğrencilerinin demokratik eylemlerinde hiç böyle değildi. Sanki düşmana saldırıyorlardı, gazlıyorlardı.
Artık silahlı gücün yanında, Hizbullah’ın Türkiye’de Hüda Par adlı legal siyasi partisi de var.

Bunlar sadece basına yansıyan bir iki örnek.

Anadolu’da tüm il ve ilçelerde okullar, artık ibadet merkezi gibi kullanılıyor.

Demokratikleşme, sendikal haklar, ifade özgürlüğü sorunu, AB’nin hukuk ve yaşam standartları artık önemsenmiyor, konuşulmuyor.

Bu arada çok önemli bir “uluslararası başarıya” da imza attık. Şeytan taşlamada başarılı çalışması ve organizasyonu nedeniyle, Suudi Arabistan Türkiye’yi ödüllendirdi?

Daha ne olsun!

Fazıl Say’ı en iyi taşlama ödülü bakalım kime verilecek?

Göreceğiz. Maşallah, ödüle adaylar da bir hayli fazla.

Türkiye çok tehlikeli bir süreci yaşıyor. Gericileşme, yobazlaşma (yavşaklaşma demeyecektik, o dava konusu, zaten demedik) tam gaz ve pervasız, iktidar desteğinde ve öncülüğünde açık şekilde sürdürülüyor.

Başbakan, Hüseyin Çelik, Bülent Arınç ve diğer yetkili zevat bu konularda sizin görüşünüz, değerlendirmeniz neden yok?

Yoksa sizin hedeflediğiniz, öğütlediğiniz dindar gençlik, dindar nesil olayı bu mu?

Bunlar sizinkiler mi?

Bunlar da “vur de vuralım”cıların öbür kanadı mı?