Dikkat; sahte doktor, sahte devlet adamı çıkabilir...

Memlekette sahtekardan geçilmiyor.

Göztepe Eğitim Hastanesinde kendisine doktor süsü veren sahte doktor  burada görev yapmış.Hem de acil serviste hastalara ilk müdahaleyi yapanlar arasında bulunmuş. Haftalar sonra gerçek ortaya çıkmış, ancak kahramanımız kaçmış, kayıplara karışmış.

Aynı günlerde birkaç MİT görevlisi TBMM’de bazı milletvekilleri ile odalarında  yüz yüze görüşmüşler.

Meğer sahte MİT’cilermiş. Yakayı ele vermişler, sonra serbest bırakılmışlar.

Sahtekarlar her alanda, her sektörde  çalışıyorlar.

Gazeteci kılığında da gazete köşelerinde, televizyon programlarında yazan, konuşan çok sayıda sahte kişinin varlığı zaten biliniyor.

İktidarın koruması altında oldukları için bunlar şimdilik yakalanmıyor, korunuyorlar.Başlangıçta hükümete destek veren ancak sonra efendilerine sadakatte kusur eden, çizgi dışına çıkan birkaç kişi ” yakalandı”, işlerine son verildi ve serbest bırakıldılar.

Ancak, sahte bir kimliğe bürünerek dolaşmak, iş yapmak aslında kolay iş değil. Oldukça riskli ve yetenek isteyen bir iş.

Öyle şeyler yapıyorlar, öyle sözler söylüyorlar ki, gerçeklerinden ayırmak  zor. Bu sözleri söyleyen gerçekten bu makamı işgal edemez diye düşünüyorsunuz. Sahte olduğunu anlıyorsunuz.

Bu kişi gerçek mi yoksa sahtesi mi tereddütler ortaya çıkıyor.

Örneğin, önemli makamı  işgal eden bir kişi  “kadın,erkek eşitliği olmaz,eşitlik kadının fıtratına aykırı” ya da “ feminislere anneliği anlatamazsınız, onlar anneliği kabul etmiyor” deyince , bunu söyleyen kişinin devletin bu makamındaki gerçek kişi mi yoksa onun kılığına girmiş “sahte”si mi? Anlamak zor.

Ben kuşkuluyum. Ben inanıyorum ki, bu tür sözleri “yeni demokrasi”nin yerleştirilmekte olduğu bir ülkede, bu kadar üst düzeyde bulunan bir zat söylemez. Onu ancak taklidi, sahtesi söylüyordur.

Çünkü, sahte MİT’ci, sahte doktor, sahte bakan, sahte başbakan, sahte cumhurbaşkanı yerinde olmak isteyen şahıslar her yerde olabiliyor. İnsanlık hali.

Ya geçim sıkıntısından ya kişilik yapısından ya da toplumda itibarlı gözükmek için bu tür yollara sapanlar olabiliyor.

Garip açıklamalar yapıyorlar, ancak o zaman kendilerini ele veriyorlar. 

“Hiç sigara içen terbiyesizle, içmeyen eşit olur mu?” ya da “İmam hatipli ile düz liseli eşit olur mu?”, “afedersiniz Ermeni dediler” der mi bir devlet adamı? Diyen birinden şüphe duymaz mısınız, bu kişi gerçek mi , sahtesi mi diye?

Bir başkası, ”iffetli kadın olur olmaz kahkaha atamaz” ya da “hamile kadının göbeğini göstere göstere sokağa çıkması terbiyesizliktir” diyen önemli mevkideki bir kişiye bunu  elbette ki konduramazsınız.

Yıllardır her seçim öncesi  “Alevi Açılımı” diye ortaya çıkıp, 7-8 seans toplantılardan sonra, “Bakın Dersim’e bile geldim,” diyen ve o gün, bugün dür Alevilerin hiçbir somut talebini yerine getirmeyen bir kişinin iktidarın başında olabileceğinden kuşku duyanlar haksız olabilir mi?

Normal bir ülkede, “bunu söyleyen kişi gerçekten o kişi değildir, bu sahte’dir” diye düşünülmez mi?

Ya bu şahsiyetlerin etrafında, her içtimada hazır olan “Alevi önderi” kılığındakilerden şüphelenenler haksız mı? Çünkü bu tür kaşarlanmış, sahte Alevi temsilcileri geçmişte o kadar çok gördüler ki...

Baksanıza ortalıkta ne çok sahtekarlık var. Hem de acil serviste hastaya müdahale eden bile var.

Vatandaşa topluluk içinde, “gavat” diye bağıran bir kişinin Vali’liğinden şüphe etmez misiniz? “Yahu bu kişi, o kılığa girmiş sahte Vali olmasın?” demez misiniz?

Ya da Edirne dolaylarında Vali kılığına girmiş birinin, Mescid-i Aksa’daki İsrail saldırısını gerekçe göstererek, bu ülkedeki Yahudi vatandaşlarımıza düşmanca, saldırgan bir dille “burada Sinagog’larını onardık ama içimde büyük bir kinle söylüyorum, burayı müzeye çeviriyorum” diyen kişi ancak “Sahte Vali “ olabilir  diye düşünülmez mi?

Normal bir vali bunu yapar mı?

Şu sıralar ortalık “sahte”lerden geçilmiyor. Dikkat etmek lazım.

Sahte doktor, sahte MİT’çi, sahte gazeteci, sahte devlet yöneticileri salgın halde.

Yakalananlar var, yakalanamayan var.

Emniyet görevlileri bu konuda dikkatle görev yapmalı, bu tür şüphelileri yakalayıp yargıya teslim etmelidir.

Hatırlar mısınız? “Buzlar Çözülmeden” adlı bir oyun vardı. Filmi de yapıldı, sinemalarda gösterildi.

Akıl hastanesinden kaçan hasta bir adam yakın bir ilçeye gidip bir süre orada kaymakam olarak görev yapıyor. İlçe halkı bu kişinin sahte Kaymakam olduğunu anlamıyor. İyi de rol yapıyor adam. Yetenekli.
Hatta bu kişinin yönetiminden memnun olanlar da çoğunlukta. Yüzde 50’yi aşkın hem de. Belki daha da fazla.

Aman dikkat, ortalık “sahte” meslek erbabından geçilmiyor.

Bir başka önemli konu da şu; bu sıralar akıl hastanelerine dikkat etmekte yarar var. Sabah ve akşam sayımlarına dikkat edilsin.

Kaçan birisi olmasın. Ya da birileri. Çünkü bunların sayısı bir değil beş değil çok fazla.

Sayımı iyi yapmak lazım.