Çıkar cübbeni Putin, çık karşıma...

Bizimki,  iklim zirvesi toplantısı için Paris’e gittiğine bin pişman. Paris’te onun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.

Gün boyu, toplantının yapıldığı binanın salonlarında, koridorlarında köşe başlarını tutarak Rusya Devlet Başkanı Putin ile buluşmak, planlı buluşma olmasa bile bir köşede punduna getirip karşılaşmak için çok uğraştı ama olmadı.

Saat başı canlı Televizyon yayınlarında hep soruldu, “Putin ile Randevu isteğine yanıt geldi mi, görüşme olacak mı? “ diye.

Ancak bizimkinin ağzından hep aynı cümle çıktı; ” Cevap bekliyoruz, randevu talebimize daha kesin  cevap vermediler, ama umuyoruz  görüşme gerçekleşir..”

Boşuna umdu. Umudu gerçekleşmedi.

Putin; ” uçağımızı düşürdün özür dil görüşelim” dedi. Devam etti, “ sen İşid’i petrol alımı-satımı için aracı kullanıyorsun, koruyorsun” dedi.

O kadarı da fazla. “Özür” ne demek?

Ancak yine de akşam saatlerinde son bir haber gönderdi. “ Uçak krizinin aşılması için görüşebiliriz” dedi.

Yanıt “Red” oldu.

Hatta Putin işi o kadar ileri götürdü ki, 140 ülkenin  devlet ve hükümet başkanının katıldığı aile fotoğrafında bile yer almadı. Gelmedi salona.

Neden?

Çünkü salonda, o fotoğraf çekilenler arasında bizimki de var ondan.

Biliyor ki, fotoğraf çekilen o salona girerse, bizimki ne yapar eder yanına sokulur, o karambolde sadece, “How are you?” bile dese, görüştüm diyecekti.

“Rusyakaya Slujba Novostey” haber ajansı ve Rusya’da yayınlanan Trud (emek) gazetesi, Putin’in Erdoğan ile aynı karede yer almamak için fotoğraf çekimine gelmediğini yazdı. (1 aralık Hürriyet)

Aslında Putin’in de Paris’te işi zordu.

Bulunduğu binanın salonlarında, koridorlarındaki köşe başlarında kendisiyle karşılaşmayı düşünen RTE’e görünmemek  için adeta saklambaç oynadı.

Hatta başka bir salonda konuşmasını yaptıktan sonra binaya bir daha dönmediği öğrenildi.

Ancak her şey bir yana RTE’ye bu yapılmamalıydı. Dünya liderliğine oynayan, en azından onlar arasında olmayı azmetmiş bir kişinin şevkini kırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bunu yapanın yanına da bırakılmazdı.

Ne oldu? Putin cevabını  ağır şekilde aldı.

Türkiye İşid’in petrol satışlarına aracılık yapıyormuş, Rus uçağını İşid’i korumak için düşürmüş. Bunları söyleyen Putin’e ağzının payını verdi RTE.

Dedi ki; “Böyle bir şeyi ispat etsin, Ben bu makamda durmam, istifa ederim. Ama sayın Putin, ispat edemezsen o makamda durur musun? “

Gerçi kimi kıskanç çevreler diyecek ki, uluslar arası bir toplantıda, böylesine taşra, kasaba politikacısı sözleriyle tarihe geçen bir durum oldu. “Cübbeni çıkar çık karşıma”gibi bir şey bu. Bu sözler Muhtarlar toplantısında işe yarar da Paris’te söylenecek söz mü?

Bu sözler Sultan’ı çekemeyenlerin boş sözleri.

Bizimki dünya liderliğine oynuyor. Belki Rusya’da da seçimlere girecek, nereden biliyorsunuz? Rusya dediğin aha şurası. Karadeniz’in arka yakası. Bilmem kaç kilometre de sınırımız var.O tarafa da bir “güvenli bölge” gerekebilir.

Gerçi bir küçük sorun yok değil, var.  bizim sultan her yerde rakiplerine, “ben halkın  yüzde 50 oyu ile başkan seçildim” diyor. Putin de halkının yüzde 63.6 oyuyla seçilmiş. Ama bunu Türkiye’de kaç kişi biliyor ki? Arada kaynar gider.

Aslında RTE’nin belalısı sadece Putin değil. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden de daha geçen ay, Türkiye’nin İşid terör örgütüne silah yardımı yaptığını yineledi.

Düşman bir değil ki. Yüzünü nereye dönse hainlerden, casuslardan geçilmiyor.

İster misiniz, Hem Putin hem Biden için de, devletin sırlarını açıkladığı için dava açsın.

Can Dündar ve Erdem Gül’ü içeri attırmak onu kesmez.

Düşman bir değil ki, yüzünü nereye dönse aynı manzara.

Lanet olsun,”kaçayım, artık gidip kafa dinleyeyim” dese nereye gidecek?

Gidecek bir tek yer kaldı, orası da çok güvenli değil ve onlar da çok ileri gittiler.

Kafa mafa kesiyorlar.