Bunun adı AKP demokrasisi

Sorumlu mevkideki kişiler tutum ve davranışlarıyla hem kendilerini hem temsil ettikleri kurumları rezil de ederler vezir de..
Geçen haftanın İlk örneği, Genelkurmay’dan geldi.
Genelkurmay Basın ve Halkla ilişkiler Daire başkanı Tuğgeneral bilmem kim, RTE’nin ve iktidarın yanaşması, tetikçisi olan, S.Arabistan’da ölen Akit yazarı ve yöneticisi Hasan Karakaya’nın ailesini arayıp üzüntülerini bildiriyor.
Vah,vah.Çok da üzülmüşler.
Bu ölen kişi,”dik duruşundan (?)” asla taviz vermemiş.
Sizin günahınız her zaman çok  da, bu olayda akla gelen ilk soru şu; Genelkurmay adına bugüne dek hangi gazeteci, yazar için böyle bir girişimde bulundunuz?
Hiç duymadık.
Örneğin Yaşar kemal,ilhan Selçuk,Fikret Otyam, Aziz Nesin, Hrant Dink..
Bunlar ve daha birçokları için hiç taziye girişiminizi duymadık.
Genelkurmay’ın gazeteci, yazarlar için böylesine hassas olduğunu hiç görmedik.   
Ancak,  RTE’nin, iktidarın sallabaş yazarına gelince bir hoş olmuşlar.
Maşallah!
Senin eski Genelkurmay Başkanını, paşalarını içeri atan bu iktidar, seni bu tutumun nedeniyle daha büyük yerlere getirir elbette.
Yanaşmalığın sonu yok.
Kişi yaptığı işle kendisini ve kurumu rezil de eder vezir de dedik.
Bir başka rezil örnek Diyanetten.
 Diyanet ve başındaki kişi her ağzını açtığında yeni bir skandala imza atıyor.
Bunun son iki örneği, geçtiğimiz hafta yaşandı.
Diyanet başkanı diyor ki, “ Cemevleri bizim kırmızı çizgimiz. İbadethane olamaz.”  Sonra, Camiye alternatif olurmuş.
Olursa da olur.
Aleviler Camiye değil Cemevine gidiyorsa size ne?
Aleviler, bu açıklamadan sonra, “bizim de kırmızı çizgimiz Camidir” derse ne yanıt vereceksiniz.
Diyanet’in tek skandal açıklaması bu değil.
Fetva isteyen birine verilen yanıt şu; “Alevilerle evlenilmez, çünkü onlar Müslüman değil”
Değilse değil, size ne?
Kimin kiminle evleneceğinden ya da evlenmeyeceğinden size ne?
Birbirini seven, birlikte yaşamak isteyenler arasına ”düşmanlık” barajları koymak sizin ne haddinize!  
İşte sizin bu anlayışınız toplu cinayetlere, saldırılara destek oldu, cesaret verdi.
Sivas’ta, Çorum’da, K.Maraş’ta, Madımak’ta toplu cinayetlerin teşvikçisi, koruyucusu oldu.  
Sadece bu iki açıklama ve tutum bile Diyanet’in kapatılması için yeterli nedendir.
Tabii ki, bundan önce, Laik bir ülkede, toplumu, insanları ayrıştıran, birbirine düşman gören bu anlayışın sahibi Diyanet İleri Başkanının derhal görevden alınması gerekmez mi?
“Alevilerin sorunlarını çözeceğiz” diye açıklamalar yapan, “çakma” Alevi temsilcileriyle oturup yemek yiyen, İktidarın başı Davutoğlu’nun, bu açıklamalar için birkaç cümlesi olacak mı?
Davutoğlu, dün partisinin TBMM grup toplantısında yine “ hükümetimizin hedefi daha çok demokrasi” dedi.
“Daha çok demokrasi”de, o ülke insanlarının bazılarının diğer bazılarıyla evlenmesini yasaklayan Diyanet İşleri Başkanını daha ne kadar görevde tutacaksınız?
Sizin hayranlık duyduğunuz, örnek aldığınız S.Arabistan yönetimi 47 kişiyi idam etti.
Sizin sözünü ettiğiniz demokrasi hangisi?
İdamlı demokrasi mi?
Sizin hoşunuza gitmeyen inançtakilerle evlenmenin yasak olduğu demokrasi mi?
Halkın can güvenliğinin olmadığı, devlet terörünün cinayetleri, insanları evlerinden, yurtlarından topluca göç ettirdiği demokrasi mi?
Hangisi?
 Sizin demokrasi anlayışınız, bunların hepsi mi?
Özellikle Güneydoğuda yaşananları AHİM eski yargıcı Rıza Türmen iyi özetliyor:
“AKP iktidarı Türkiye’yi uluslar arası alanda büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacak hukuk ihlallerine imza atıyor. Önümüzdeki günlerde AHİM’e açılan davalarda bir patlama yaşanacağı ortada.1990’lı yıllara geri dönüldü.
Sivil, asker, kadın, çocuk ayırımı gözetmeyen, hiçbir kural tanımayan bir öldürme çılgınlığı yaşanıyor. Devletin sivilleri koruyacak önlemleri almanın yanı sıra orantısız güç kullanarak suç işleyen görevlileri cezalandırması gerekiyor.” (28.12.2015, Birgün)