Bilal’i kurtarmak

Bilal’i evlatlıktan reddetmeyi bile düşünmüş.

Bakın öyle diyor babası

“Benim evlatlarımdan bir tanesi bir yolsuzluğa karışsın, bir saniye bile yanımda tutmam, evlatlıktan reddederim!”

Sakın ha! Yapma öyle bir şey. Sakin ol.

Bilal’i kurtarmak için önce babasını kurtarmak gerekiyor.

Çocuklar daima babalarına özenirler, babaları gibi olmak isterler. Hele ki makamı, önemli bir mevkisi, gücü varsa.

Evlatlarının yolsuzluğa karıştığını bilmen için oğlunun ifade vermesini sağlaman, ilgili savcıları sürgün etmemen gerekir. Yoksa nasıl anlayacaksın?

Bence biraz daha bekle evlatlıktan red konusunu.

Belki ters teper, oğlan seni babalıktan reddeder.

“Ben her şeyi babamın bilgisi altında yaptım” derse. Hani bir bakanın öyle demişti ya, istifasını istediğin. Sizi kastederek, “başbakan da istifa etsin” gibi garip açıklama yapmıştı.

Habere bakın:

“Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan ile birçok iş adamının adının karıştığı ikinci yolsuzluk ve rüşvet soruşturması dosyası ve şüphelileri hakkında mahkeme kararıyla yayın yasağı konuldu.” (Yurt, 19 Ocak)

Hoşgeldiin yeni Kenan Evren genelgesi. O da böyle yapardı. Darbeci iktidarı döneminde bazı haberlere yasak koyardı.

Gazeteci olarak tepki gösterir, ancak, “faşist darbenin başıdır, bundan her şey beklenir” der, kaygılanır, kızardık.

Şimdi benzer yasaklamalar getiriliyor.

Yoksa oğlunu evlatlıktan reddetme ihtimali mi görünüyor da bu soruşturmaya yayın yasağı getiriyor. İfade vermeye de göndermiyor.

Yineliyorum, reddetme çocuğu evlatlıktan falan.

Çocuk suçlanan işleri tek başına yapmadı.

Babası da haklı. Bir batağın içine düşmüş. En yakınları sırtından hançerlemiş. Ortaya çıkan bu rezaletten sonra intihar mı eder, Japonya’dan yeni dönmüşken Harakiri mi yapar, ülkeyi mi terk eder? Bunları ben bilmem.

Ancak kendisi mutlaka bir şeyler düşünüyor olmalı, bu işlerden sıyırmak için.Benim akıl vermem uygun olmaz.

Bir de bu evlatlıktan red açıklamasından sonra çok kişi Tayyip Beye evlat olmak için adeta sıraya girmiş. Sosyal medya bunu gösteriyor.

Eee, haksız da değiller. Geçim zor. Herkes mal, mülk, arazi derdinde. “3-5 gemicik de bize düşer mi” derdinde olanlar var.

Başbakan da zor durumda. Ne yapsın? Çok paran mı var derdin var.

Adamın başındaki bir dert değil ki.

Derler ya, işler ters gitmeye görsün, her aksilik üst üste gelir.

TIR’lar dolusu silah, mühimmat ihbar üzerine yakalanıyor. Savcı, jandarma, polis durduruyor. Birileri çıkıyor, “ben MİT’im aratmam” diyor.

Polis devletinin adı oldu MiT Devleti.

Tırlarla Suriye’ye silah, mühimmat taşınıyor. Savaş için, toplu cinayetler işlenmek için.

“İnsani yardım”ın adı oldu, “devlet sırrı”

“Savaş suçlusu” başlıklı faturanın arkadaşın önüne konulması yakındır.

Salona topladığı Büyükelçilere diyor ki “Gidin, bulunduğunuz ülkelerde hükümetimize ve bana darbe yapıldığını anlatın.”

Onlara deyin ki

-Yargı içindeki illegal örgütü yok ediyoruz.

-Medya içindeki, Barolar içindeki, TMMOB, TTB içindeki illegal örgütü yok ediyoruz.

-Üniversiteler içindeki, sendikalar içindeki illegal örgütleri yok ediyoruz.

-Diğer siyasi partiler içindeki illegal yapıları yok ediyoruz.

Deyin ki bize oy verenlerin dışındakileri yok ediyoruz.

Deyin ki, taraf olmayanları bertaraf ediyoruz.

Anlatın işte, her şeyi devletten, her şeyi benden beklemeyin.