Dünkü müjdenin yine bir fiyasko olduğu ilan edildi hemen. Yanlış yapmış oluruz. Söylenenlerin tamamı doğru olsa bile yanlış. İsterse dün akşam üzerinden beri fiyaskoyu işaret etmek üzere söylenen her şey doğru olsun, yine de ortada gülünüp geçilecek bir durum bulunmuyor.

Müjdenin kazananı kim?

AKP karşıtları arasında yaygın bir yaklaşım var. Buna göre memleketin bir yarısı meczup, iktidar çıkarcısı, cahil ve yobaz. Diğer tarafta aklı başında muhalifler var… 

Dünkü müjdenin yine bir fiyasko olduğu ilan edildi hemen. Bu kaçıncı keşfedilen petrol yatağı, bu kaçıncı doğal gaz rezerviydi. Zaten çıkarması pek güçtü ve konuşmanın sonunda doların yeniden yükselişe geçmesiyle piyasaların da yüz vermediği görüldü… Özetle Karadeniz’in derinliklerinden gelen müjde memleketin “rasyonel” yakasına pek hitap etmiyor. Neredeyse gülüp geçeceğiz…

Yanlış yapmış oluruz. Söylenenlerin tamamı doğru olsa bile yanlış. İsterse dün akşam üzerinden beri fiyaskoyu işaret etmek üzere söylenen her şey doğru olsun, yine de ortada gülünüp geçilecek bir durum bulunmuyor.

Bir; iddia olunan doğal gaz rezervi hakkında havada uçuşan milyar metreküpleri kim neden aklında tutsun? Uzmanlar, meraklılar ve sayılarla arası çok iyi olan bir avuç yurttaş dışında kimse milyon mu milyar mı, küp mü kare mi ezberleyemeyecek. Dolayısıyla bulunduğu iddia olunan rezervin ekonomik karşılığına ilişkin bütün hesaplar birkaç güne unutulacak. Bu, birinci maddenin kazananı olmayacak anlamına gelir. Keşke maç berabere devam etse!

İkinci olarak, peki diyor muhalefet, bu doğal gaz hakikaten çıkartılacak mı? Teknik ve ekonomik olarak mümkün mü? Türkiye’nin elinde buna uygun teknoloji var mı?

Bu tartışma da suya yazılan yazıyla aynı kaderi paylaşacak. Bir kere, AKP’liler “yarın doğal gazı evlere bağlıyoruz” falan demiyorlar. “Aklı başında” muhaliflerin önemli kısmı ise 2023’e kadar çıkarılmasının mümkün olmadığını tartışmaya koşuyor!

Doğal gazın 3 yılda mı 23 yılda mı, Türk sermayesiyle mi yoksa Japonlarla veya Ruslarla ortaklık içinde mi kullanıma girebileceği tartışmasında sıradan insanın gönlü umuda yatacaktır. Bir bakan kalkıp, işte dese, bunlara hiçbir şey beğendiremiyoruz, aklında sayı ve ekonomik rantabilite kurallarını tutmak istemeyen büyük çoğunluk hak verir. Sonra bir başka bakan da, taş koydular, umutsuzluk yaydılar, ondan olmadı diyebilir ve haklılık perçinlenir! Keşif iddiasının yüzde birinin tutması durumunu düşünmek bile istemiyorum… 

Üç; sıradan ve günümüz koşullarında siyasi iktidardan acısını dindirecek bir şeyler beklemeye eğilim gösteren kalabalıklar “bulduk” diye atılan çığlıklar karşısında “elle gelen düğün bayram” diye hissedeceklerdir. Durum o kadar kötü ki, yolda giderken cüzdan bulmak, cüzdanı geçtim aradan düşen birkaç lira bile ilaç gibi gelmez mi? Eğer öylesine sıraladığım, müjdeyle bağlantılı maddeler birer yarış gibi düşünülürse, bulduk çığlığını atanların ipi göğüslemesi kaçınılmaz değil midir?

Dört; üstelik “haydan gelen huya gider” diye bir deyiş de var. Bulduk ama çıkarması zormuş, bütün dünya bize karşıymış, yine sabotaja uğramışız… Sonuçta en fazla rezervler huya gider. Bazı spor dallarında AKP’nin doğal gaz rezervi bulma müjdesi türünden hareketlere “kayıpsız hamle” deniyor. Başarısız olsa da kaybetmiyorsunuz. İzleyiciler haydan gelen huya gitti diyorlar, en fazla tüh be…

Beş; bitmiyor… “bulduk” diye bağıran birini gören çaresiz, borca batık, yarını belirsiz vatandaşın kendisini özdeşleştireceği kimlik ne olabilir dersiniz? İyi ihtimalle piyango veya define avcılığı, kötü ihtimalle yağmacılık! Gerçeğinden ayırt edilemeyecek banknot basmanın inceliklerini bilseler kalpazanlık da bir seçenek olurdu… 

Bu yarışlarda kazanan ne yazık ki AKP’dir. 

Konunun fiyaskoyla ilgisi ise hiç ama hiç yoktur. 2020 yılında neden bir sabah AKP’nin yönettiği Türkiye, kitleler için bir cennete dönüversin? Neden ve nasıl çekilen acılardan mutluluklar saçılsın? Bu olsa olsa bir rüyadır ve AKP iki gün rüya pompalayarak kazanmıştır! AKP umut vermekte, muhalefet bundan umut çıkmaz demektedir. Mesele bu düzende umudun yalnızca demagojisinin olabileceğinin görülmesidir.

Başa dönelim ve dikkat edelim: Türkiye aklı başında ve dolayısıyla AKP’ye muhalif olanlar ile meczup, iktidar zengini ve yobaz AKP yandaşları biçiminde ikiye bölünmüş değil. Son müjde meczup, iktidar zengini ve yobazlara değil, Türkiye’nin çaresiz, yoksul, umutsuz insanlarına yönelik bir seslenmeydi.

Kendisini akıllı zanneden muhalefetin akla inandığı, bu anlamda klasik aydınlanmacılardan oluştuğu ise doğru değil. Bu muhalefetin en popüler temsilcilerinden biri İmamoğlu’dur ve doğal gaz rezervi için yayınladığı tebrik mesajı umutsuz insanlara seslenme tekelini AKP’ye bırakmamak gerekliliğiyle aklanmaktadır.

Türkiye’nin muhalefetinin önemli bir bölmesiyle AKP’yi buluşturan tam da budur. Bu muhalifler umudu yeşertmenin sınıfsal olarak imkânsız olduğunu kavramış ve kabullenmiş bulunuyorlar. Hem sermaye düzeninden yana -veya en fazla sermaye düzenini düzeltmekten yana- olacaksın, hem de umutsuzluğun temellerini kurutmak için gerçek bir tutum alacaksın, mücadele edeceksin… Olacak iş değil. 

Oysa olabilecek tek şey, bu karanlıktan tek çıkış yolu burada. 

Türkiye kendi kaynaklarına dayanarak kalkınabilir! Türkiye halkı kendisini besleyebilir, kentlerini, tarımını geliştirebilir, daha iyi, yaşanası bir ülke kurabilir! Türkiye halkı devasa bir dayanışmayla örgütlenebilir. Erdoğan’ın abuk sabuk müjdelerini boşa düşürecek olan ne metreküp hesapları ne umut demagojisi yarışlarıdır. Bu düzenin değiştirilebileceğine yönelik gerçek bir umut dalgası halk kitleleri içinde örgütlenebildiğinde düzenin sahipleri, meczupları, yobazları ülkeyi terk etme sırasına girecekler ve gerçek müjde bu olacak.