Kapitalistler öyle bir barınma sistemi kurmuş ki İrlanda yurttaşlarından toplanan vergiler doğrudan bu şirketlerin cebine gidiyor. Ülkesinden yeni bir yaşam umuduyla İrlanda adasına gelen bir insanın varlığından dahi para kazanmanın yolunu bulmuş kapitalizm.

İrlanda rüyadan uyanıyor: Mülteciler açlık grevinde

İrlanda’da 100 yıllık diktatörlük iktidarı kontrol etmeye devam ediyor. Fianna Fáil, Fine Gael ve Green Party üçlü bir koalisyon oluşturdu ve erken genel seçimlerde ortaya çıkan değişim rüzgârını tamamen dağıttı. Bu koalisyonun anahtarı ‘yeşiller hareketi’ (Green Party) oldu. Burjuva diktatörlüğü zora düştüğünde sol gibi görünen tüm güçler, burjuvazinin iktidarda kalması için üzerlerine düşen görevi yerine getirirler. Geçtiğimiz haftalarda yeşiller hareketi lideri Eamon Ryan’ın mecliste (Dáil Éireann) uyurken çekilen fotoğrafı, sosyal medyada İrlandalıların alay konusu oldu.

Tatlı Rüyalar Eamon Ryan

Tüm bu yaşananlar İrlanda Cumhuriyeti’nin kendi kara mizahıdır ve hep birlikte bu acı güldürüye katıla katıla gülmekteyiz. İrlanda’nın bugün yaşadığı sorunların tamamı geçmişle bağlantılı sorunlardır. İktidarı elinde tutan kavgalı kardeşler Fianna Fáil ve Fine Gael iç savaş yıllarında sınıfsal gerilimlerin ve güçlü ayrılıkların sembolü oldular. İrlanda bağımsızlığını kazanırken burjuvazi önemli bir yol ayrımına girdi. Bağımsızlık sürecinde sınırsız bir güç kazanan ve cumhuriyet fikrinin tohumlarını atan sosyalistler adadan temizlenmeliydi. Bağımsızlık sonrasında başlayan iç savaş döneminde (28 Haziran 1922 – 24 Mayıs 1923) burjuvazi kendisine tehdit olarak gördüğü tüm sosyalistleri adadan temizledi. Bağımsızlık sürecine öncülük eden ‘Sinn Fein’ yani İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA/ Irish Republican Army), içerisinde yer alan burjuva güçler bağımsızlık sonrası IRA’dan ayrıldı ve kendi siyasi hattını oluşturdu. Cumhuriyet ordusunun içerisinde sadece sosyalistler kaldı. Onlar krala bağlılık yemini etmemeyi, birleşik bir İrlanda’yı ve gerçek bir cumhuriyeti hayal etmişlerdi.

İç savaş sonrası kilisenin de desteğiyle IRA ve cumhuriyetçiler ülkeden tamamen tasfiye edildi.1 Fianna Fáil hareketinin kurucu lideri Éamon de Valera, kurulacak olan diktatörlüğün önemli bir ayağı haline gelecekti. Yazının odak noktası İrlanda’nın tarihi süreci olmadığı için tarihi olaylara daha fazla değinmeyeceğim. Günümüze ait sorunları okurun doğru yorumlayabilmesi için tarihi olaylar hakkında kısa bilgiler vermeyi uygun gördüm.

Başbakan (Taoiseach) ve Fianna Fáil lideri Micheál Martin, geçmiş iktidarlarda da olduğu gibi yerine getiremeyeceği sözler vererek, oluşturdukları hükümet programıyla koalisyonunu ayakta tutmaya çalışıyor.2 Koalisyon hükümetinin en önemli vaadi şirketlere ait toplama kamplarını kapatacağını söylemek oldu. İrlanda’da mültecilerin barındırıldıkları bu yerlere ‘Doğrudan Hüküm Merkezi’ (Direct Provision) deniyor. Kapitalistler öyle bir barınma sistemi kurmuş ki İrlanda yurttaşlarından toplanan vergiler doğrudan bu şirketlerin cebine gidiyor. Ülkesinden yeni bir yaşam umuduyla İrlanda adasına gelen bir insanın varlığından dahi para kazanmanın yolunu bulmuş kapitalizm. Tekil bir örnekle bu kazancı anlamaya çalışalım. Evsizlerin konakladığı bir merkezi işleten şirketin kazancı şu şekilde:

2019 yılında sözde evsizlere yardım eden bir kuruluş yılda 1.4 Milyon avro gelir elde etti. Bu kuruluş bir kişi için aylık 2 bin 435 avro kazandı.3 Şirketler aynı kazancı mülteciler üzerinden de kazanıyor. Evsiz İrlandalı yurttaşlar ve mülteciler şirketlerin kazanç fetişizminin kurbanı haline gelmiş durumdalar. Bahsedilen bu kazançlarla evsizlere ve sığınmacılara rahatlıkla sosyal konutlar inşa edilebilir. Bazı çalışmalara göre sosyal konutların yapılması şirketlere harcanan paradan daha düşük maliyetli. Tüm bu çalışmaların İrlanda’da acilen başlaması gerekiyor; zira iki hafta içinde altı evsiz yaşamını yitirdi.

Bugün, İrlanda adasında Nisan 2020 Irish Refugee Council verilerine göre toplamda 7400 sığınmacı bulunmaktadır.4 Bu sığınmacıların yarıya yakını çocuk ve bu çocukların kendilerine ait bir dünyaları yok. Yine Ocak 2020’de BM ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılması komitesi yayınladığı raporda İrlanda hükümetini ‘Direct Provision’ denilen barınma yerlerindeki ölümler hakkında şeffaf olmaya çağırdı.

Küresel salgının etkisinin yoğun olduğu dönemde herkes kendini karantinaya almışken İrlandalı yoksullar ve mülteciler kendilerini karantinaya alamadı. Özellikle Kerry’de Skelling Star Hotel’de kalan mülteciler kaderlerine yani ölüme terk edildi. Konaklama yerinde kalan mülteciler günlerce eylem yapmalarına rağmen hükümete seslerini duyuramadı. Konaklama yerinde enfeksiyon ve salgın kol geziyor. İnsanların temiz suya erişimleri yok ve sağlık bakanlığı musluk suyunun bir dakika boyunca kaynatılmasını öneriyor. Bu oradaki sığınmacılar için bardağı taşıran son damlaydı. Sonunda burada kalan sığınmacılar açlık grevine başladılar. İrlanda tarihi açısından bu eylem tarzının önemi oldukça büyük. Kerry’deki sığınmacılar seslerini duyurabilmek için açlığa yattı. Yine Kildere bölgesindeki Newbridge konaklama merkezinde iki sığınmacının Covid-19 testi pozitif çıktı. Bu sığınmacılar köpek maması üreten bir fabrikada çalışıyordu. Aynı konaklama merkezinde test yapılan diğer sığınmacıların sonuçları henüz çıkmamış durumda. Kildere Now’ın haberine göre bahsi geçen fabrika derinlemesine temizlik amacıyla kapatıldı. Kildere bölgesinde son iki hafta içerisinde 26 koronavirüs vakası bildirildi.5 Kildere veya Kerry fark etmiyor; her iki bölge de bize güçlü bir mesaj veriyor. Kapitalizm hepimizi zembereği kurulmuş bir bombanın üzerinde yaşamaya zorluyor. Son gelen haberlere göre ise Kerry’deki konaklama merkezinin kapatılacağı ve buradaki sığınmacıların başka merkezlere aktarılacağı yönünde. Açlık grevindeki sığınmacılar transfer kararı kendilerine bildirilene kadar eylemi durdurmamakta kararlılar. Ve yetkililere güvenmemekte artık yeterli tecrübeye sahipler.6

Çiçeği burnunda eşitlik ve entegrasyon bakanı Roderic O’Gorman, 20 yıldır şirketlere balya balya para kazandıran konaklama sisteminin beş yıl içinde tamamen ortadan kaldırılacağını ve kâr odaklı değil insan odaklı bir sistemin getirileceğini söyledi.7 Yeşiller hareketine mensup olan O’Gorman’nın açıklamalarına bakarsak mülteciler 5 yıl daha çile çekmeye ve ölmeye devam edecek. Ayrıca böylesine kârlı bir organizasyonu şirketler neden terk etsin? Yeşillerin bakanı şirketlere daha fazla para getiren bir alternatif sunmak zorunda. Bu alternatif sunulmazsa İrlandalı evsizler ve mülteciler şirketlerin kazanç nesnesi olmaya devam edecek.

100 yıllık burjuva diktatörlüğünün iktidarı kaybetmesine engel olan sözde solcu ve çevre sorunlarına duyarlı yeşiller hareketi, mültecilerin 20 yıldır kangren haline gelen konaklama problemini çözeceğini iddia ediyor. İrlanda adasında toplamda 10 bin civarında evsiz var; bunların yarısı çocuk. Birileri sıcak evlerinde kendilerini izole ederek virüsten korunurken, mülteciler ortak tuvalet, banyo ve mutfakta salgından kendilerini sakınmaya çalışıyorlardı. Çevre sorunlarını ön plana çıkararak popülerlik kazanan ve hedefinde kapitalizm olmayan sözde sol yeşiller hareketi, Avrupa genelinde görevini iyi bir biçimde yerine getirmeye devam ediyor. Liderleri mecliste mışıl mışıl uyurken, İrlanda adasına gelen sığınmacılar Kerry’de konakladıkları yerde insanlık adına açlığa yatıyor. Paskalya ayaklanmasının güçlü liderleri torunlarının ırkçı ve acımasız sistemi karşısında tüm İrlandalı Cumhuriyetçileri yeni bir ayaklanmaya davet ediyor. Tasfiye edilen IRA ve evcilleştirilen Sinn Fein hareketine rağmen İrlandalı devrimciler silkinip yeni bir başlangıç yapmak zorunda.