Geçen yaz Suriye ordusu İdlib’teki Cihatçı çetelere karşı operasyon başlatmıştı. Halep’i Lazkiye’ye bağlayan M4 ve Halep’i Şam’a bağlayan M5 Karayollarını kurtarmayı amaçlıyorlardı. Gerçekten kasaba kasaba ilerleyerek hedeflerine yaklaştılar. Daha önceki anlaşmanın sonucu olan Türk ordusuna ait gözlem noktaları cephe gerisinde ve Suriye ordusunun ortasında kaldı.

İdlib’teki krizi Türkiye yönetebilecek mi?

Pandemi dünyada sadece var olan toplumsal eşitsizliğin daha fazla artmasına ve emperyalizmin iktisadi krizinin bir çöküşe dönüşmesine de neden olmadı.

Aynı zamanda emperyalist dünyada gerilimi de katladı. Bloklaşmayı ve silahlanmayı artırdı. ABD kendi halkının yaşadığı trajediye bakmaksızın kendisini bağlayan uluslararası anlaşmalardan çekiliyor ve silah envanterini artırıyor.

Türkiye de ister istemez sadece iktisadi, siyasi bir krizle yüz yüze değil, pandemi öncesi dâhil olduğu bütün uluslararası ortamların kimyası değişmeye başladı.

İdlib örneğine bakalım. 2020’ye İdlib kriziyle girmiştik. Koronavirüs pandemisi öyle bir dünyayı kapladı ki, şimdi hatırlamıyoruz bile. Oysa daha 7 Mart’ta bu köşede “İdlib’te kriz ertelendi” diye yazılmıştı.

Gerçekten 5 Mart 2020 Moskova Anlaşması sadece krizi ertelemiş oldu.

Geçen yaz Suriye ordusu İdlib’teki Cihatçı çetelere karşı operasyon başlatmıştı. Halep’i Lazkiye’ye bağlayan M4 ve Halep’i Şam’a bağlayan M5 Karayollarını kurtarmayı amaçlıyorlardı. Gerçekten kasaba kasaba ilerleyerek hedeflerine yaklaştılar. Daha önceki anlaşmanın sonucu olan Türk ordusuna ait gözlem noktaları cephe gerisinde ve Suriye ordusunun ortasında kaldı. Türkiye bu yılın başında büyük bir askeri yığınak yaparak Suriye ordusunu karşısına aldı, ancak hava saldırılarında büyük bir kayıp verdi.

Bunun üzerine Türkiye Batı’dan beklediği desteği de alamayınca 5 Mart’ta Moskova Anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.

İdlib’te güncel durumu hatırlamak için aşağıdaki haritaya göz atalım.

Harita Suriye’nin İdlib eyaletinde 5 Mart Anlaşması sonrası durumu gösteriyor. Pembe alanlar Suriye’nin kontrolünde, taralı koyu pembe alanlar ise geçen yazdan bu yana Suriye’nın Cihatçılardan kazandığı alanları gösteriyor. Sarı noktayla işaretlenen Türkiye’nin gözlem noktalarının nasıl cephenin gerisinde kaldığı anlaşılıyor. M5 karayolunun büyük ölçüde Cihatçılardan kurtarıldığı da görülüyor. M4 ise 5 Mart Anlaşmasına göre Rus ve Türk ordusunun ortak devriye yaptığı ve ulaşımın sürmesinin garantörü olduğu karayolu. Harita aynı zamanda Cihatçı çetelerin ne kadar küçük bir alana sıkıştığını da gösteriyor.

5 Mart anlaşması ne kadar sürecek?

Çok sürmeyeceğinin birkaç belirtisi var.

ABD’nin Suriye özel Temsilcisi James Jeffrey kısa bir süre önce ABD’de verdiği bir konferansta açıkça Rusya’yı “düşman” olarak tanımladı ve “Benim işim bu savaşı Ruslar için bir çıkmaz haline getirmektir” dedi.

Daha ne kadar açık söylenebilir?

Diğer belirti ise Türkiye’nin bu yıl ödenmesi gereken dış borcunu çevirme güçlüğü içine düşmesi ve ABD ve AB bankalarından borcun çevrilmesine yarayacak takas işlemi talep etmesi ve bu desteğe karşılık ise “güvenilir müttefik olma” teminatının istenmesi.

Bu yeni durum, Türkiye’nin emperyalist dünyada elini zayıflatıyor ve Batı emperyalizmine yaklaştırıyor gözüküyor.

Bir diğer belirti ise Suriye ve Rusya’nın da İdlib’teki durumu geçici olarak görmesi ve Türkiye’nin bu bölgeden çekilmesini isteyecek olması. Cihatçıların son dönemdeki saldırıları bu isteği öne çekiyor.

Ayrıca Ortadoğu’da yeni kutuplaşmalar, yeni ittifaklar gözüküyor. Örneğin, Suriye Devleti’nin Arap dünyası ile ilişkilerini düzeltmeye, Suudi Arabistan, Mısır, BAE ile özellikle yakınlaşmaya başladığı belirtiliyor.

Öte yandan İsrail’in Bati Şeria ve Ürdün Vadisini ilhak planının yürürlüğe girmesi durumunda Ortadoğu’da ne gibi etkiler yaratacağını kestirmek hiç kolay değil.

Bu koşullarda önceki dönemde bir aktör olarak ortaya çıkan Türkiye’nin olaylara bağlı olarak sürüklenmesi ve yönetememe krizinin derinleşmesi çok olası gözüküyor.