Yakılan kitabevinin Kırşehir için önemini soL 2012'de yazmıştı: 'Kitapçılar ve tiyatrolar nefes aldırıyor'

Kırşehir'de faşistlerin saldırısı sonucu küle dönen Gül Kitabevi'nin Kırşehir için önemine dair soL Gazetesi'nin 1 Ekim 2012 tarihli ilk sayısında "Kitapçılar ve tiyatrolar nefes aldırıyor" başlıklı bir haber yayımlanmıştı. Bu haberi soL Portal okuyucuları ile paylaşıyor, soL Portal olarak Kırşehir'in ilerici kamuoyuna geçmiş olsun diyoruz.

Haber Merkezi

Küçük kentlerdeki kitapçılar kapsamlarından bağımsız olarak kentin kültürel dünyasında büyük bir etkiye sahipler. Muhafazakarlık için yasak bölge olan kitapçılar gençler için yeni ufukları raflara taşıyor. Tiyatroların da benzer bir rolü var.

 

Küçük kentlerin kültür ve sanat alanlarının yetersizliği ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Büyük nüfusa sahip olan ve aslında okur yazarlık oranının da yüksek olduğu bazı yerleşimlerde, kitap alınabilecek tek bir dükkan bile olmayabilir. Kitap okurluğunun düşük seviyelerde olmasına bağlanabilecek bu tablo, kentlerdeki muhafazakarlık tartışmalarına da veri sunuyor. Daha önce hiçbir kitap dükkanının bulunmadığı bazı yerleşimlere açılan kitapçılar, sanıldığından çok daha fazla ilgi görüyor. Ortaya çıkan tablo şaşırtıcı değil; ilgi gösterilmesi için önce imkan sunulması gerekiyor.

KIRŞEHİR’DE İKİ KİTABEVİ

Kırşehir’deki iki kitapçıdan biri olan Gül Kitabevi, benzer bir misyonu yerine getiriyor. Kitabevi adına görüşünü aldığımız Sait Akıllı, insanları kendilerini bulabilecekleri yayınlara, kitaplara ulaştırmayı hedeflediklerini ifade ediyor. ‘’Buna yönelik özellikle çocuk edebiyatında öne çıkmış aydın ve ilerici yazarlarımızla imza günü ve söyleşiler organize etmeye çalışıyoruz. İnsanlarla kitap üzerine söyleşilerimizde ve sohbetlerimizde çıkan sonuç mutluluk ve umut verici. Ülkemizin ve kentimizin aslında bu tip etkinliklere çok açık olduğunu hissediyoruz’’ diyen Akıllı, kentteki diğer kitabevinin cemaate ait NT mağazasında olduğunu da ekliyor. Gül Kitabevi daha köklü ve geniş bir mekan kullanmasıyla aradaki mücadeleyi önde götürüyor.

Başka birçok kentte, solcuların işlettiği bazı kitapçılar (özellikle kafesi olanlar) kentin soluk alma mekanları olarak biliniyor.

TİYATRO VARSA İLGİ ÇEKİYOR

Anadolu’nun muhafazakar bilinen kentlerinde, insanların sinema, tiyatro gibi sanatsal faaliyetlere gösterdiği ilgi dikkat çekici. Erzurum’da öğrenciler ile yerel halkın iki farklı dünyada yaşadığı biliniyor. Buna karşın, yerel halkın eğlence yerleri arasında çok az sayıda olsa da bazı barlar var. Kadınlarınsa toplumsal yaşamdaki yerleri tahmin edileceği gibi bir hayli az. Muhafazakarlığın temel ölçütlerinden biri olan kadınsızlaştırmayı sabote eden olgulardan biri tiyatrolar. Kente gelen Brecht oyununu izlemeye gelenlerin önemli bir bölümünün muhafazakar ailelere mensup kadınlar olması ilgi çekici bir örnek. Trabzon'da Devlet Tiyatrosu’nun gördüğü büyük ilgi de dikkate değer. Günlük yaşamdaki kuşatılmışlığı bir nebze olsun hafifleten tiyatroların siyasi iktidar tarafından ısrarlı bir biçimde budanması, onlara zorluk çıkarılması yeterince açıklayıcı. Tiyatro, AKP Türkiye’sinde gereksiz falan değil, düpedüz zararlı!

Türkiye’nin muhafazakar bilinen kentlerinde, gerici uygulamaların toplumu şekillendirici etkileri ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bu uygulamaların toplumda karşılık bulduğu söylenebilse de, aynı uygulamaların halkın hassasiyetleri gereği gündeme getirildiği iddiası tartışılır.

HALKTAN ÖNCE KURULLAR GERİCİ 

Birçok Anadolu kentinde belediyenin işletmecilere kiraladığı çay bahçelerinde çay satışı zabıtaların baskısı sonucu Ramazan ayı boyunca yasaklandı. Örneğin Kırşehir’de müşterilerin şikayetlerini alan zabıta üyelerinin ‘’bu konu bizi aşar’’ cevabı verdikleri söyleniyor. Ramazan ayında benzeri engellemeler Konya, Trabzon, Niğde, Yozgat gibi kentlerde de yaşandı. Kamusal hayatın dinsel kurallarla şekillendirilmesi, AKP’nin toplum mühendisliği için kullandığı yollardan başlıcası.