TKP'den Kartal'da coşkulu seçim mitingi: Binlerce kişi bir araya geldi

Türkiye Komünist Partisi'nin 31 Mart seçimleri öncesi Kartal Meydanı'nda gerçekleştirdiği mitinge binlerce kişi katıldı. Oldukça coşkulu geçen mitingde 31 Mart seçimlerinde TKP adaylarına oy verme, karanlığa boyun eğmeme çağrısı yapıldı.

soL - Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi (TKP), İstanbul Kartal'da coşkulu bir seçim mitingi düzenledi.

Seçimlere "Paranın saltanatı varsa halkın TKP'si var" ve "Aynı gemide değiliz" sloganıyla girecek olan TKP'nin Kartal mitingi için binlerce kişi Kartal Meydanı'nda bir araya geldi.

Mitingde ilk olarak Yapıcılar grubu sahne aldı.

Yapıcılar grubunun ardından mitingin sunucusu tiyatro sanatçısı Orhan Aydın sahne aldı.

Hırsızlarla, sömürücülerle aynı safta yer almayanların bir araya geldiğini vurgulayan Aydın, "Eşitliğin, özgürlüğün ve sosyalizmin bayrağını inadına havaya kaldıranlar hoş geldiniz. Flormar, Cargill işçileri hoş geldiniz" dedi.

'YENİ BİR TÜRKİYE KURACAĞIZ'

Aydın, kürsüye TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ı davet etti.

Okuyan, "Ülkenin durumu ortada, karanlık… Bugünse hava güneşli… Karanlığın biteceğini müjdeliyor bize. Bitecek elbette, büyük şairimizin, Nazım Hikmet’in dediği gibi dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet…" dedi.

Meselenin özünün yeni bir Türkiye yaratmak olduğunu belirten Okuyan, "Yeni derken şu suyu çıkarılan “yeni”den söz etmiyorum. Biliyorsunuz, yeni Türkiye yaratacağız dediler meğer yeni dedikleri yeni Osmanlı özlemiymiş, 100 yıl öncesinin kafasıyla ülkeyi yeniden tasarlamaya kalktılar. Sonra ana muhalefet de kendisini yenileyecekti. Hatta adını da koydular Yeni CHP diye… Meğer yeni CHP dedikleri de daha sağcı, liberal, piyasacı, laiklikten iyice uzak bir partiymiş. O yüzden “yeni” derken bu kavramı bir yurtsever gibi, devrimci gibi, komünistçe kullanıyoruz. Bizim için yeni daha ileri, daha gelişkin, daha aydınlık, daha güzel olandır. Ve iddia ediyoruz ki yeni bir Türkiye kuracağız. Çünkü sevgili ülkemize bu karanlık, bu adaletsizlik, bu eşitsizlik hiç yakışmıyor" ifadelerini kullandı.

'BUNDAN BAŞKALARINI SÖMÜRENLERİN KAYGI DUYMASI GEREKİYOR'

Memlekette insanın insanı sömürmesinin ortadan kalkacağını vurgulayan Okuyan, sözlerine şöyle devam etti:

Soruyorum buna itiraz eden olabilir mi? Ya da biri açıkça çıkıp hayır insan insanı sömürsün, başkalarının sırtından zengin olsun diyebilir mi? Diyemez çünkü insan olan başkasını sömürmez. Size soruyorum siz başka bir insanı sömürmek ister misiniz? Demek ki memlekete ve bütün dünyaya yakışan insanın insanı sömürmemesi.

Ancak eğer fabrikalar, tarımsal araziler, madenler, akarsular, bankalar, ticaret özel şahısların, şirketlerin elindeyse insanın insanı sömürmesi kaçınılmaz oluyor. Çok basit, başka partilerin asla söyleyemeyeceğini biz söylüyoruz. Ekonomiye özel sektör hakimse insanın insanı sömürmesi kaçınılmazdır. Demek ki bütün diğer partiler insanın insanı sömürmesinden yana… Belki çok sert, çok radikal geliyor bazı kulaklara ama “bütün zenginlikler topluma aittir” sözü boş bir söz değil.

Bundan başkalarını sömürmeyenlerin kaygı duyması gerekmiyor. Yurt dışındaki bankalarda milyarlarca lirası olanlar, onar onar konut alanlar, dev holdinglere sahip olanlar, on binlerce dönüm tarımsal araziye konanlar, banka sahipleri, rantçılar, emek hırsızları korksun. Sosyalizm insanların mutlu-mesut yaşayacağı evleri olması, bunun için bedel ödememesi demek. Sosyalizm kent içi ulaşımın, eğitim, sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması demek. Sosyalizm herkesin sağlıklı beslenmesi demek. Sosyalizm kimsenin işsiz kalmaması demek. Sosyalizm bilimin, sanatın, kültürün önünün açılması demek. Sosyalizm kadınların eşitliği demek, kadınların özgürlüğünün kısıtlanmaması demek.

'KADINLARI ÖVERKEN BİLE AŞAĞILIYORLAR'

"Kadınların erkeklerle eşitliği konusunda dürüstçe diyorlar ki, kadınla erkek eşit olamaz" diyen Okuyan, "Önceki gün ekonomiden sorumlu damat “kadınlarla toplantıya gittim bana ev ekonomisinden söz edecekler sanıyordum, meğer ekonomi konusunda erkeklerden daha bilgililer” dedi… Kendince kadınları övüyordu… Överken bile aşağılıyorlar. Bu tür bir lafı bizim partide söyleyen kişiyi bir gün partide tutmazlar, kulağından tutup atarlar. Neyse ki bizde ne damatlar var ne kadın özgürlüğünü ayaklar altına alanlar" diye konuştu.

'DÜRÜSTÇE SÖYLÜYORUZ... YIKACAĞIZ!'

Sosyalizmde gericiliğin hüküm sürmeyeceğini dile getiren Okuyan, "İnsanların inançları kendine, inanma ve ibadet özgürlüğü olacak ancak din işleri siyasetten ve kamusal alandan çıkarılacak. Başka? Sosyalizm bağımsızlık ve egemenlik demek. NATO’dan çıkılacak. Şimdi efendim gerçek değilmiş, çıkmak için 15 yıl gerekirmiş, dünyadaki dengeler izin vermezmiş. Ne münasebet! ABD ve bütün yabancı üslere el konacak. Türkiye’nin AB kapılarında sürünmesi sona erecek. O AB Türkiye ekonomisini daha da kırılganlaştırdı, tarımı çökertti… Sosyalist bir Türkiye gerçekten bağımsız ve egemen bir ülke olacak" dedi.

Okuyan sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu mümkün değilse, o zaman bırakın kardeşim sabah akşam Kurtuluş Savaşı güzellemelerini. 1919’da Türkiye açık işgal altındaydı işgal! Bütün dünyayı karşımıza alamazmışız, öyle diyorlar. Bütün dünya dedikleri dünya nüfusunun yüzde biri, bilemediniz yüzde ikisi. Zenginliklerin üzerine çöreklenmiş. Biz bütün dünyayı değil sömürücüleri, emperyalistleri karşımıza alıyoruz; insanlık bizimledir, halklar bizimledir. Nedir bizim sloganımız Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin… 

Şimdi soruyorum: Bütün bunlar kötü mü? Sömürüsüz, adil bir Türkiye’de yaşamak ister miyiz? Evet mi hayır?

Evetse, bu akşamdan itibaren her birimiz “komünistler evimizi arabamızı elimizden alacaklar, onlar sadece yıkmayı bilirler, her şeye itiraz ederler” diyenlere tane tane anlatalım, sabırla, dostça…

Evet biz eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, krizler, savaşlar üreten bu köhne düzeni yıkacağız. Dürüstçe söylüyoruz. Yı-ka-ca-ğız!

Yenisini, güzel olanı, adil olanı yapmak için.

'PARANIN SALTANATI VARSA, HALKIN TKP'Sİ VAR'

Yerel seçimlere ve TKP adaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "Bu düzenin belediyeciliğine meydan okumaya karar verdik. Halkçı belediyeciliğin olabileceğini göstereceğiz, bu düzende bile. Rantçıların, ihalecilerin tekerine çomak sokunca, halkla beraber karar verince, halk için karar verince elbette bazı şeyler değişir. Birlikte hareket edince elbette değişir. Ve dedik ki belediye meclislerine halkın sözcülüğünü, gözcülüğünü yapacak, bekçiliğini yapacak TKP’lileri sokalım. Türkiye’nin her yerinde belediye meclisi adaylarımız var. Bu seçimlerde gelin umudu, örgütlülüğü, aydınlığı çoğaltalım. Çünkü Türkiye’nin buna gereksinimi var. Küçücük Ovacık’ın yarattığı etkiyi gördük. O zaman devamını getirelim. Biz böyle dedikçe… Oyları bölmeyin diyorlar.  Böleceğiz kardeşim, seçim dediğin oylar bölünsün diyedir. Oylar bölünmesin diye diye vıcık vıcık bir siyaset kültürü yaratıldı. Partiler iç içe geçti. Kim kimi destekliyor, kim kimin adayı belli değil. Herkes “ben” diye konuşuyor" ifadelerini kullandı.

Emekçi halkın oylarını düzen partilerinden ayıracaklarını dile getiren Okuyan, "Yurtseverlerin oylarını koruyacağız. Karanlıkla aydınlık aynı oyda birleşmeyecek. İleriyle geri, iyi ile kötü, güzel ile çirkin aynı oyda buluşmayacak. Çünkü aynı gemide değiliz. Onlar bu halk kürek çekmeye mahkum olsun, kendileri keyif çatsın istiyorlar diye aynı gemide olmak zorunda değiliz. Onlarınki saltanat gemisi. Saltanat gemisinde birileri keyif çatar birileri küreklere asılır. Biz ise kimse kürek mahkumu olmasın, herkes refah içinde, kardeşçe, özgürce yaşasın istiyoruz. Paraya tapanlara, saltanat düşkünlerine inat diyoruz ki; Paranın saltanatı varsa, halkın TKP’si var!" diye konuştu.

MAÇOĞLU: TEKERLERİNE ÇOMAK SOKACAĞIZ

Kemal Okuyan'ın konuşmasının ardından TKP Dersim adayı Fatih Mehmet Maçoğlu ve Mazgirt adayı Derya Öz kürsüye çıkarak mitinge katılan yurttaşları selamladı.

Ardından söz alan Ovacık Belediye Başkanı ve Dersim Belediye Başkan adayı Maçoğlu, yaptığı konuşmada "Ovacık'ta yakılan ateşin burada pekiştiğini görüyoruz. Bugün ülkede tarımı yok edenler kapitalistlerdir, emperyalistlerdir. Onlara karşı bilimi, aydınlığı kuşananlar olarak buradayız. 8 yıldır savaşta olan Suriye'den patates alıyoruz. Bu ülkenin emekçilerini yok etmeye çalışanların karşısına biz sosyalistler, yurtseverler, komünistler olarak çıkacağız, onların tekerine çomak sokacağız. Yeni güzel bir dünya için mücadele edeceğiz, yani yaşamı savunacağız. Derelere, ovaları ne varsa sattılar, şimdi de umudumuzu satmaya çalışıyorlar, buna izin vermeyeceğiz" dedi.

Gittikleri her yerde yaptıkları çalışmaları ütopya olarak tanımladıklarını söyleyen Maçoğlu, "Ütopyamıza ulaşana kadar mücadele edeceğiz, onun ütopya olmadığını herkese göstereceğiz. Artık büyük bir havuza vicdanların dolduğunu görüyoruz, hepimizin vicdanı orada buluşacak, bu havuz taşacak, ülkemize, ülkemiz dışında mazlum halklara taşacak. Şimdi sosyalistler geliyor, şimdi komünistler geliyor. 31 Mart'ta komünistleri destekleyin, TKP'ye oy verin yoldaşlar. Sizleri üyesi olduğum SMF adına selamlıyorum" ifadelerini kullandı.

Maçoğlu'nun ardından söz alan Mazgirt adayı Derya Öz, Ovacık'ta yanan ateşi her yerde harlamanın görevleri olduğunu vurgularken, kadınların bu mücadelenin en ön safında olduğunu dile getirdi.

Öz, "Zenginler zevk sefa içinde yaşarken, emekçilere açlığı reva görenlere inat yeni yaşamı var etmek için çalışacağız. Bugün bu meydanı nasıl doldurduysak, 31 Mart'ta da bu ateşin memleketin dört bir yanında yandığını görmek bizim borcumuzdur, bu borcu ödemenin zamanıdır yoldaşlar. 31 Mart günü oylar söz, yetki, karar kadınların diye komünist kadınlara. Oylar 31 Mart'ta Türkiye Komünist Partisi'ne dostlar" dedi.

Öz ve Maçoğlu'nun ardından Yapıcılar grubu yeniden şarkılarıyla sahne aldı.

ENVER AYSEVER: BU ÜLKEYİ KOMÜNİST KADINLAR YÖNETSİN

Yapıcılar'ın ardından gazeteci-yazar Enver Aysever söz aldı. "Değerli dostlar, güzel insanlar, yoldaşlar size kısacık konuşacağım çünkü gerçekten Türkiye’de sözü söz olan, Türkiye’de kavgası kavga olan insanlar sizin kürsünüzden size sesleniyor. Niye buradayım? Çünkü bir kız çocuğum var ve herkesin çocuğu, memleketin çocukları değerli. İstiyorum ki kız çocuğum sokaklarda taciz edilmesin. Öldürülmesin kadınlar özgür olsun o yüzden buradayım" diyen Aysever, "Buradayım çocuğum okula gitsin istiyorum ama çevremdeki bütün okullar imam hatip olmuş çocuğumu okula göndermek için okul parası vermeyeyim. Din dersi zulmü altında ezilmesin, bilimsel, ilerici eğitim alsın, kimseye muhtaç olmasın istiyorum. Buradayım çünkü hepimizin annesi babası var. Hepimizin sağlık sorunları var. Mutlaka hastaneye yolumuz düşecek. İstiyorum ki hasta olduğum zaman kimseye muhtaç olmayayım. Hastaneler bedava olsun. Halkın olsun insanlar sağlık hizmeti alsın" ifadelerini kullandı.

İnsanların tarikatler, cemaatler elinde sadakaya muhtaç hale gelmemesini istediğini belirten Aysever, şöyle konuştu:

İnsanlar onurlu yaşasın. Devlet de dahil olmak üzere insanlık onuru alınıp satılır olmasın. Kimse haysiyetinden vermesin. Buradayım çünkü bizim insanlarımıza inanıyorum. Bizim insanlarımız da dünyanın diğer insanları gibi zekidir, duyarlıdır. Üniversitelerimiz üniversite gibi olsun, hamasete kapılmasın, yalanların içine düşmesin. Boyun eğmesin dimdik olsun. Uzun konuşmayacağım ama şunu da söylemeliyim: 

Buradayım çünkü onlar gezi çocuklarına küfür ettiler. İki gün önce Antakya’daydım. Ali İsmail’i, Ahmet Atakan’ı, Abdullah Cömert’i unutamam. Onların arkasında olduğumu söylemek için buradayım. Unutmadım unutmayacağım. Onun için buradayım. Ve buradayım. Son cümlemi söyleyeceğim. Baktım seçeneklere. Bir bizim seçeneklere baktım. Türkiye’nin aydın güzel kadınları burada.  Türkiye’yi komünist kadınlar yönetsin. Hak ettikleri biçimde yönetsinler. O yüzden buradayım. Oyumu komünist kadınlara vereceğim. İnsan boyun eğmez!  Eğmedik eğmeyeceğiz! Selam olsun, bütün sosyalistlere!

Aysever'in ardından sanatçı Nejat Yavaşoğulları şarkılarıyla sahne aldı.

'ZALİMLE AYNI GEMİDE DEĞİLİZ'

Yavaşoğulları'nın ardından komünist şair Nihat Behram sahneye çıktı.

"Zalimle aynı gemide değiliz diyen, mazlumun mücadelesin omuz verenlere merhaba" diyen Behram, 31 Mart'ın kendisinin hiç unutamadığı bir gün olduğunu dile getirdi. 31 Mart'ta çıkan gazetelerin kanlı sayfalar olduğunu belirten Behram, "30 Mart'ta Kızıldere'de Mahirleri katledenlere elbette aynı gemide değiliz. O kanlı sayfaları unutmadık" dedi.

Mazlumun örgütlü olduğu bir toplumda yalakalığın bu kadar yaygınlaşamayacağını belirten Behram, en önemli sorunun mazlumun örgütlenme sorunu olduğunu ifade etti.

ZEHRA GÜNER: KADIN OLDUĞUMUZ İÇİN BU GERİCİ, PATRON DÜZENİNE KAFA TUTARIZ

TKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Zehra Güner, konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

"İki gün önce 8 Martı kutladık. Dünya emekçi kadınlar gününü. Buradan bir kez daha hep birlikte, boyun eğmeyen kadınların, sömürüye, şiddete karşı mücadele eden kadınların, emekçi kadınlar gününü kutlayalım" diyen Güner, "Bugün İstanbul’a baktığımızda kentte öncelikle gördüğümüz yağma ve talan, ama diğeri; ülkemizdeki gericileşmeye paralel gericileştirilen bir kent görüyoruz. Bu onların,  saltanat kayığında olanların İstanbul’u. Bakın, onların İstanbul’unda kızların kuran kursuna gönderilmesi var, kadınları eve kapatan projeler var, kadın emeği sömürüsü var, kadın cinayetleri var. Onların İstanbul’unda kadına verilen rol, ise itaat. AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım kadınlara “itaat et rahat et” dedi. Bu kadına yönelik şiddete onaydır, bu kadın cinayetlerine onaydır, bu kadın düşmanlığıdır.  Kadınlar size neden itaat etsin? Her şeyden önce kadın olduğumuz için bu gerici, patron düzenine kafa tutarız" ifadelerini kullandı.

Güner, konuşmasına şöyle devam etti:

"Biz boyun eğmeyen kadınlarız, biz sizin düzeninizi reddediyoruz, biz Flormar işçileri gibi sendika yasağını reddediyoruz, örgütlenme yasağını reddediyoruz, patron dayatmalarını, kadının sömürüsünü reddediyoruz, bize dayatılan kadın rollerini reddediyoruz.  Biz size itaat etmeyeceğiz, Bu dayattığınız düzeni yıkacağız, yeni bir düzen kuracağız. 

'BİR ONLARIN İSTANBUL'U VAR, BİR DE BİZİM YAŞADIĞIMIZ İSTANBUL'

Dostlar bakın, bir onların İstanbul’u var, bir de bizim yaşadığımız İstanbul. Onların İstanbul’unda yağma var, kamu mallarını yandaşlara, patronlara peşkeş çekilmesi var, talan var, yobazlar var, tarikat şeyhleri var, müteahhitler var. Paranın gücü ile onlar kendi İstanbul’unu inşa etti. Kentin tarihi, kültürel dokusunu ve doğal değerlerini yerle bir ettiler. Çevre katliamı yaptılar, kentin su kaynaklarını, temiz hava kaynaklarını yok ettiler, kentsel dönüşüm adı altında emekçilerin evlerine el koydular, kentin havasının kirlenmesine neden oldular, tarım arazilerini imara açtılar, kamu yararını hiçe saydılar ve kültürel değerleri yozlaştırdılar. Dostlar, onların proje düşkünlüğü kentimizin sonunu getirdi. Evet onların İstanbul’unda hak,  sadaka; vatandaş ise kul kabul ediliyor. Bizim yaşadığımız mı? Onlar bütün projelerini milyonlarca emekçiyi, yani bizi emeğimizi, değerlerimizi sömürerek yaptı. Onların projesi bizim daha fazla sömürümüz ve bizim için yaşanmaz, pahalı kent anlamına geldi. Onların her projesi milyonlarca emekçinin yaşamının hiçe sayılması anlamına geldi. Onların İstanbul’unda biz, havalimanı inşaatında iş cinayetlerinde ölen işçiler olduk, Onların İstanbul’unda aylarca projelerinde ücretleri verilmeden çalışanlar olduk, Onların İstanbul’unda yol yapıyoruz diyerek paraları yandaşlara, emperyalistlere verilenler olduk, Onların İstanbul’unda tarım arazileri imara açıldığı için pazardan alışveriş yapmaya parası yetmeyenler olduk, yol inşaatlarında üzerine viyadük çöken işçiler olduk, Kartal’da çöken binaların altında kalan vatandaş olduk, biz evine okuluna işine gitmek için hergün saatlerce izdiham yaşayarak yolculuk yapanlar, ev kiramızı ödemekte zorlananlar olduk. Biz bu kadar zor koşullarda istanbul’da yaşarken onlar bizden aldıklarını, patronlara aktardı. Bundan da hiç utanmadılar. Ama bilsinler, bilsinler dostlar, bu hesap burada bitmez. 

'TKP'YE VERİLEN HER OY, BOYUN EĞMEYEN KADINLARIN BARİKATINI GÜÇLENDİRECEK'

TKP’ye verilen her oy, boyun eğmeyen kadınların patron düzenine ve gericiliğe karşı kurduğu barikatı güçlendirecektir. TKP’ye verilen her oy, kadınların mahkum edildikleri kalıba sığmayacağını gösterecektir. TKP’ye verilen her oy, kadınların örgütlü mücadelesine onaydır. Biz kadınlar, ekmeğimize el koyanlara, geleceğini karartanlara, insanca yaşam hakkımızı elimizden alanlara karşı hepbirlikte  mücadele ederek geleceğimizi kazanacağız."

İstanbul’da milyonlar yaşıyor. Buradan çıkalım ve buradaki sesi o milyonlara ulaştıralım. 

İşçilerin emekçilerin kadınların, gençlerin, yaşlıların İstanbul’unu yaratmak için bu sesi milyonlara ulaştırın ki TKP’ye oy verenlerin sayısını artıralım. İşçiden ezilenden sömürülenden yana siyaset, TKP güçlensin ki, bu kentte, kadın düşmanlarının, çevre düşmanlarının, hayvan düşmanlarının, gericilerin sesi çıkmasın, biz güçlenelim ki, patronlar sussun, işçiler konuşsun.

Güner'in ardından bir kez daha Yapıcılar grubu sahne aldı.

Alandan ilk fotoğraflar: