Sosyal medya saldırısı büyüyor: soL'dan haber, TKP'den açıklama paylaşmak suçmuş!

AKP'nin sosyal medya paylaşımlarını gerekçe göstererek yaptığı gözaltı saldırısına her gün bir yenisi ekleniyor. Ocak ayından bu yana binden fazla kişi sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alınırken, onlarca kişi de tutuklandı. Bu sabah saatlerinde yeni bir operasyon daha yapılırken, hukukçular sosyal medya avcılığını soL'a değerlendirdi.

Haber Merkezi

AKP'nin sosyal medya mesajları üzerinden gözaltı operasyonları sürüyor.

Sadece Ocak ve Şubat aylarında sosyal medya paylaşımları nedeniyle 845 kişinin gözaltına alındığı açıklanırken, bu sayı her geçen gün artıyor.

Geçtiğimiz aylarda Halkevleri, EMEP, ÖDP, SYKP, HDP, DİSK, Eğitim Sen ve İHD üyelerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı, onlarca kişi tutuklanmıştı.

Sosyal medya operasyonları ocak ve şubat aylarıyla sınırlı kalmazken, özellikle Mart ayında birçok kişi sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı.

Toplam gözaltı sayısı bini aşarken, geçtiğimiz hafta iki TKP üyesi sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınmış, 28 Mart'ta ise TKP üyesi Saime Yılmaz, sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek Erdoğan'a hakaret iddiasıyla tutuklanmıştı.

Bugün sabah saatlerinde Ankara'da yapılan operasyonda ise iki EMEP ve bir TKP üyesi sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek gözaltına alındı.

'SOSYAL MEDYA KULLANIMI TEHDİT YOLUYLA AZALTILMAK İSTENİYOR'

Sosyal medya avına ilişkin soL'a değerlendirmelerde bulunan Avukat Başar Yaltı, medyadaki iktidar tekelleşmesinin Doğan Medya'nın satışıyla tamamlanmış olduğunu söylerken, muhalefetin ve gençlerin kullandığı sosyal medyanın da yeni hedef olduğunu söyledi.

Muhaliflerin kullanabileceği en önemli alanlardan birinin sosyal paylaşım siteleri olduğunu belirten Yaltı, "Halkın haber alma hakkını kullanacağı yerler azaldı. Sosyal medya bu anlamda giderek önem kazanıyor. Bu yüzden siyasi iktidar burada da muhalefetin sesini kesmek için bu tip adımlar atıyor. İfade özgürlüğü, düşünceyi açıklama özgürlüğü, basın özgürlüğünden geriye bir şey kalsın istenmiyor. Anayasal güvence altındaki haklar gözaltı gerekçesi yapılıyor" ifadelerini kullandı.

Suç içeren paylaşımların elbette yargılama konusu olabileceğini dile getiren Yaltı, "Ancak son yaşananlar iktidarın muhalefeti sindirme hareketinin bir parçasıdır. Sosyal medya kullanımı iktidarın tehdidi yoluyla azaltılmak isteniyor. Hükümet seçime giderken karşısında muhalif unsurlar ve alanlar kalsın istemiyor" dedi.

'ORGANİZE BİR ÇALIŞMA SÖZ KONUSU'

Hukukta Sol Tavır Derneği Başkanı ve Anayasa Mahkemesi eski raportörü Ali Rıza Aydın, "Sosyal medya özü itibariyle bireysel iletişim ağı olarak tanımlanır. Dolayısıyla internet üzerindeki yayınlarla bireysel iletişimin karıştırılmaması gerekiyor. Nitekim RTÜK yasasında internet üzerinden yapılan yayınlara getirilen denetim içinden bireysel iletişim çıkarılmıştır. RTÜK internet üzerinden yayını denetleyecek ancak bireyleri denetleyemeyecek" ifadelerini kullandı.

Buradaki değerlendirmenin düşünceyi açıklama özgürlüğü üzerinden olması gerektiğini belirten Aydın, "Özellikle son birkaç ay içinden sosyal medya taraması yapılarak ev aramaları, iş yeri aramaları ve gözaltılar yaygınlaşmıştır. Burada anayasal anlamda düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü açısından çok büyük bir sorun olmakla birlikte, uygulamada da çok büyük hukuksuzluklar karşımıza çıkmaktadır. Bir kere sorulması gereken soru şudur, Buna kim karar veriyor, kimlerin evinin aranacağına, kimlerin gözaltına alınacağına karar veren kim? Burada organize bir çalışma söz konusu" diye konuştu.

"Milyonlarca diyebileceğimiz paylaşımların içerisinden aradan seçerek, daha çok gençlere yönelerek, bir nevi örnekleme yaparak soruşturma ve gözaltı kampanyasına başlamak organize bir hareket olarak görünüyor" vurgusu yapan Aydın, "Bu adımlar toplumu sindirme, bastırmanın bir aracı olarak atılıyor. Bu yönüyle hem hukuksal, hem siyasal hem de haklar yönünden karşı çıkılması gereken bir tablo söz konusu. Siyasal iktidar bunu bir korku aracı, bir tuzak olarak kullanıyor" dedi.

Buna ek olarak gözaltıların bireylerin kendi görüşlerini paylaşmasından çok siyasi partilerin açıklamaları ve haberlerin paylaşılması üzerine yapıldığını hatırlatan Aydın, "Buradan çıkacak sonuç da, siyasi iktidarın genel olarak saldırma düşüncesinde olduğu, saldıramadığı yerlere bireyler üzerinden gitmeye çalıştığıdır. Burada muhalefete gözdağının ötesinde, toplumun geniş kesimine aman düzene dokunmayın mesajı da verilmek isteniyor. Bu yüzden AKP'yi ve bu düzeni bir bütün olarak hedef alan paylaşımlar, açıklamalar ve haberler suç gibi gösterilmeye çalışılıyor" ifadelelerini kullandı.

soL'DAN HABER PAYLAŞMAK, TKP AÇIKLAMASI PAYLAŞMAK SUÇMUŞ!

TKP üyelerine yönelik gözaltılarda soL'dan yapılan haber paylaşımları suç ilan edilirken, Türkiye Komünist Partisi'nin yaptığı açıklamalar da benzer şekilde suçlama konusu yapıldı.

Haber paylaşmanın bile suç ilan edilmeye çalışılmasını son sayısının kapağına taşıyan Boyun Eğme gazetesinde, konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi:

"Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan TKP’liler oldu. Bir partili tutuklandı. Suç sosyal medyada işlenmişti! İşin ilginci 'suç unsuru' olan sosyal medya girişleri suçlanan kişilerin kendilerine ait değildi: soL Haber Portalı’nın bir haberini ya da TKP’nin bir açıklamasını paylaştıkları için suçlanıyorlardı. Binlerce insanın okuduğu, yüzlerce insanın paylaştığı yazılar için bir kişiyi suçlamak... Komünistlerin yaptıkları açıklamaları, çıkardıkları yayınları yasaklayamıyorlar. Bu açıklamalarda, bu yayınlarda söylenenlere açıktan karşı da çıkamıyorlar. Korku insana neler yaptırıyor! Düşünüp taşınıyorlar ve bu çok kurnazca(!) yöntemi buluyorlar: Türkiye Komünist Partisi’nin sözünü suç ilan edip partiyle kavga etmeyi gözleri yemeyince, bu sözü yayan partilileri 'sosyal medya suçlusu' ilan etmeyi deniyorlar. 'Twitter’da hakaret etmiş...' Bunu yaymak ve kabul ettirmek kolay görünüyor. İnterneti bir elektronik kanalizasyon çukuruna çevirecek kadar çok küfrü her saniye, bir kısmı maaşa bağlanmış binlerce Aktrol yayıyor. Bu kadar çok hakaretin, bu kadar rezilce bir saldırganlığın bizzat yandaşlar eliyle sergilendiği sosyal medyanın büyük bir itibar kaybı yaşadığı açık. Bu pisliğe komünistleri, onların sözlerini ortak etme kurnazlığına başvuruyorlar. Oysa biz, komünistler, gerici, piyasacı, Amerikancı iktidara “hakaret” sözleriyle saldırmaya tenezzül bile etmeyiz. Biz küfretmiyoruz, suçluyoruz! Tehdit etmiyoruz, ilan ediyoruz: Yargılayacağız. Bütün işlediğiniz suçların hesabını vereceksiniz"