'Soma faciasında yaşam hakkı ihlal edildi'

İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Temsilcisi Emma Sinclair-Webb, "Manisa'nın Soma İlçesi'ndeki maden faciasında işçilerin yaşam hakları ihlal edildi. İşçi sağlık ve işçi güvenli Türkiye'de ciddiye alınmalıdır. Bizim amacımız bu" dedi.


DHA

Soma'da 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili araştırma yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Temsilcisi Emma Sinclair-Webb, hayatını kaybeden işçilerin aileleri ile yaralı kurtulan madencilerin avukatlığını yapan Manisa Barosu eski Başkanı Zeynel Balkız'ı ziyaret etti. Balkız'dan bugüne kadar yapılan hukuksal çalışmalar ve tutulan raporlar hakkında bilgi aldı.

'DAVAYA GÖZLEMCİ OLARAK KATILABİLİRİZ'
Facianın yaşam hakkı ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Webb, "Bir ay sonra Türkiye için önemli olan bir Soma Davası başlıyor. Bu dava tüm maden kazasında mağdur olan aileler için önemli bir fırsat. Çünkü herkes adaleti görmek istiyor. Soma'da çok büyük bir trajedi yaşandı. Bu aynı zamanda bir insan hakları ihlali olarak görüyoruz. Bir insanın yaşam hakkı ihlali olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Belli bir sorumluluk var ortada. Burada sadece şirketin değil devletin sorumluluğu da var. Denetim sorumluluğu üzerine sorunlar var. Bu denetim sorumluluğunun üzerine bir araştırma yapılması lazım. Biz bunu araştırıyoruz. Bu araştırma henüz tamamlanmadı. İlk olarak Manisa ve Soma'da bir saha araştırması yapacağız. Soma'da işçilerle, madenci ailelerinin görüşlerini alacağız. Yaklaşık dört günlük bir çalışma yapılacak. Önce araştırıyoruz, soruşturuyoruz. Sonra bir kısa rapor yazacağız. Zamanlama çok önemli. Amacımız Soma'yı unutturmamak. Yargı boyutu çok önemli. Soma Maden kazası davası, bu ülkede trajik kazalar engellenebilecek olması açısından çok önemli. Raporu davaya kadar yetiştirmeyi düşünüyoruz. Davaya gözlemci olarak katılabiliriz" diye konuştu. 

YAŞAM HAKLARI İHLAL EDİLDİ
Türkiye'de mağdur odaklı bir adalet sisteminin olmadığını söyleyen Webb, "Bizim için önemli olan maden işçileri ve ailelerini dinlemek. Onların ne görmek istediğini, bu davadan ne beklentilerini öğrenmek amacımız. Hepsi adalet peşinde. Türkiye'de ne yazık ki mağdur odaklı bir adalet sistemi yok. Türkiye'nin diğer davalarında bunun olmadığını çok net bir şekilde gördük. Böyle bir sistem geliştirilmemiş. Mağdurların sesleri davalarda duyulması gerekiyor. İnsan hakları boyutlarına bakıyoruz. Bu kişilerin yaşam hakları ihlal edildi. Bu çeşit trajik olayların, yani maden kazaları veya riskli işyerlerinde kazaların Türkiye'de ne kadar sık olduğunu biliyoruz. Son bir senedir kaç işçi öldü? Yetkililere ve idareye nasıl bu kazaları engellemeyecek misiniz diye soruyoruz? Bir sürü ders çıkabiliriz Soma davasından. İşçi sağlık ve işçi güvenli Türkiye'de ciddiye alınmalıdır. Bizim amacımız bu" dedi.

MÜFETTİŞLERİN DE YARGILANMASI İSTENECEK 
Manisa Barosu eski başkanı Zeynel Balkız, kendisini ziyarete gelen İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Temsilcisi Emma Sinclair-Webb ile facia sonrası maden kazasıyla ilgili bugüne kadar alınan kararları, yapılan çalışmaları ve hazırlanan raporları paylaştıklarını söyledi. Soma ve Akhisar Cumhuriyet Başsavcılıklarına yarın Soma maden kazazında ihmalleri olduğu belirtilen müfettişlerin yargılanması için dilekçe vereceklerini söyleyen Balkız, "Soma ile Akhisar Cumhuriyet Başsavcılıklarına kazada ihmalleri olduğu tespit edilen müfettişlerinde yargılanması için yazılı dilekçe ile başvuruda bulanacağız. Danıştay'ın bir kararı olmasına rağmen gerek Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın gerekse Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın halen müfettişlerle ilgili soruşturma izni vermemesini bir hukuki eksiklik olarak görüyoruz. Mahkeme kararlarına bu ülkede herkesin, özellikle idarenin uyması gerektiği noktasından hareket ile Cumhuriyet Başsavcılarımızın, kamu görevlileri ile ilgilide ihmallerinden dolayı ceza soruşturmaları başlatmalarını isteyeceğimizi bildirdik" şeklinde konuştu.

İnsan Hakları İzleme Örgütü ile karşılıklı fikir alışverişinde bulunacaklarının altını çizen Balkız, "Temelimiz insan hakları ihlalin önlenmesidir. Burada Türkiye ile ilgili olan hususta yapısal bir sorun ortaya çıkıyor. Bu yapısal sorunda şudur. Türkiye'yi hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir ülke haline getirmek istiyoruz." ifadelerini kulladı.