SDG: Türkiye saldırırsa topyekün savaşa döner

Suriye Demokratik Güçleri'nin genel komutanı Mazlum Kobani, Türkiye'nin olası bir operasyonuna ilişkin, 'Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu topyekün bir savaşa dönüşecek' derken, ABD'nin müdahaleyi önlemeye çalıştığını söyledi. Kobani, 30 kilometrelik güvenli bölge talebine ilişkin Türk askerinin devriye…

Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) genel komutanı Mazlum Kobani (Ferhat Abdi Şahin) Haseke'deki karargahında BBC Türkçe'den Fehim Taştekin'e açıklamalarda bulundu.

'ABD ÖNLEMEYE ÇALIŞIYOR'

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suruç ve Akçakale'ye yaptığı askeri sığınak ve olası bir operasyonu değerlendiren Kobani, müdahale halinde SDG'nin itici gücü YPG'nin tamamen kuzeye çekileceğini, bunun IŞİD'le mücadeleyi durduracağını, dahası IŞİD'in yeniden toparlanacağını, oluşacak boşluğu Suriye ordusunun dolduracağını, bunu istemeyen Amerikalıların Türk muhataplarıyla görüşerek müdahaleyi önlemeye çalıştığını söylüyor.

'AFRİN'E BENZEMEZ'

Kobani bununla birlikte ABD'ye bel bağlamadan Türkiye ile başbaşa kalacakları senaryoya hazırlandıklarını belirtirken, "Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Yerden göğe kadar fark var. Uluslararası faktörler bir kenara Türk ordusu ile başbaşa kalsak bile durum farklıdır. Aylarca hatta yıllarca süren bir savaş olacaktır. Burası geniş bir alan. Afrin'de stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin'le sınırlı tutmak istedik. Fakat burada öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere saldırırsa bu topyekün bir savaşa dönüşecek" dedi.

'BUNU KİMSE KABUL ETMEYECEK'

Kobani TSK'nin saldırısı halinde, Derik'ten Menbic'e kadar bir cephe oluşacağını belirtirken, "Bu bizim kararımızdır, herkese söylemişiz, Türkler de biliyor Amerikalılar da Fransızlar da. Bunu kuzey için değil sadece Rojava için söylüyorum. Türkiye ile yaklaşık 600 km sınırımız var, buralarda genel bir savaş olacak... Bunu (müdahaleyi) kimse kabul etmeyecek; ne uluslararası güçler ne bölgesel güçler ne Körfez ne de Suriye" diye konuşuyor. 

'AMERİKALILAR DİPLOMATİK ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYOR'

Kobani, "Türkiye önümüzdeki 2 hafta ciddi bir baskı yapacak, kışkırtacak. Fakat (müdahale gibi) bir hata yapacağını zannetmiyorum. Şu anda yığınak yapıyor, biz de yapıyoruz. Bu gerilim içinde birileri hata yaparsa bu kıvılcım ateşe dönüşebilir, böyle bir tehlike var. Onun için Amerikalılar provakasyonla kontrol dışı bir savaşın önünü almak için diplomatik çalışmalar yürütüyor" diyor.

HAKAN FİDAN İDDİASI

Erdoğan'ın Aralık ayında operasyon için tarih vermesi ve sonrasındaki gelişmeler sırasında Hakan Fidan ile doğrudan görüşmeler yaptığı iddiasına ilişkin ise Kobani şöyle dedi:

"Erdoğan Aralık'ta çıkıp 3 gün sonra operasyona başlayacaklarına dair ciddi bir açıklama yaptı. Biz savaş olacağını bekliyorduk. 'Türkiye'ye karşı tehlike var, bu beka sorunudur' diyor. Biz de 'Erdoğan ne istiyor?' diye sorduk. 'Paylaşamayacağımız ne var?' Görüşme konusunda inisiyatifi biz başlattık. Müttefiklerimizden 'Ne istiyorlar?' diye sormasını ben istedim. 7 yıldır savaştayız, ikinci bir büyük savaş istemiyoruz. Yani talep bizden geldi. Bunun üzerine dolaylı görüşmeler oldu. Arabuluculuğu ABD Özel Temsilcisi James Jeffrey üstlendi."

Sürecin bu şekilde başladığını anlatan Mazlum Kobani, "Türkiye'ye saldırı olmadığını, varlıklarının tehlike olarak görüldüğünü" belirtirken, "Niye tehlike olsun ki?" diye itiraz ettiklerini söyledi.

Kobani, sürecin savaşı durdurmaya dönük olduğunu, sonra da Erdoğan ile Trump arasında güvenlik bölgesi meselesinin gündeme geldiğini belirtti. Mazlum Kobani şöyle devam etti:

"Biz de SDG olarak kendi önerimizi ABD'ye sunduk. Önerimiz çok makuldü. 30 km olmaz, 5 kilometre olabilir dedik. Buradaki YPG güçlerini çekebiliriz, yerlerine yerel güçleri koyarız. Bütün şehirlerde yerel askeri meclisleri bunun için kuruyoruz. 5 kilometre içindeki ağır silahları da çekebiliriz. Menzili Türkiye'ye ulaşan silahları da çekebiliriz. Mesela 20 km menzilli silahlarımız var, onları da 20 km uzağa indiririz. Buna karşılık Türkiye de saldırmayacağına dair tahhütte bulunsun. Bu alanda uluslararası güçler de olsun. Uluslararası güç içinde Türkiye'nin olmasını kabul etmedik. Tarafsız bir güç olmalı, Türkiye taraftır. Biz bu bölgelerdeki Suriyelilerin yerlerine dönmelerini de kabul ediyoruz. Gelsinler diye çağrı yaptık. Onlar diyor ki 30 kilometrelik alana mülteciler yerleşsin, Afrin'i işgal eden farklı güçler de gelsin, devriyeler içinde Türk askeri de olsun. Bunları kabul etmedik. İşi yokuşa sürükleyen, sabote eden taraf olmak istemiyoruz ama Türk askerinin buraya gelmesinin zemini yok."

'AFRİN'DE GELİŞME OLURSA TÜRK ASKERİNİN YERLEŞMESİNİ KABUL EDEBİLİRİZ'

"Afrin'e saldırmasaydı, siyasi sürece katılmamızı veto etmeseydi, düşmanlık yapmasaydı kabul edebilirdik" diyen Mazlum Kobani, Afrin ile ilgili bir gelişme olması halinde, "Türk askerinin yerleşmesini kabul edebileceklerini" belirtti. 

Kobani, "SDG içinde yüzlerce Afrinli komutan ve binlerce Afrinli savaşçı var. Bu insanlar bunu kabul etmez. Bütün Afrinliler istisnasız geri dönsün, el konulan mallar geri verilsin, dışardan getirilip yerleştirilenler çıkarılsın, dönüşler uluslararası güvence altında olsun, Afrin Meclisi de bu süreci kontrol etsin diye şart koştuk. Böyle bir gelişme olursa Türk askeri devriyelere katılabilir. Türk askerinin Afrin'den çıkması ile ilgili bir şart koşmadık. O daha sonraki bir meseledir. Artık top Türk tarafının sahasındadır. Bildiğim kadarıyla şu ana kadar olumlu bir gelişme yok" sözleriyle devam etti. 

MİT'LE GÖRÜŞMELER

Kobani MİT ile doğrudan görüşme iddialarına da şu şekilde açıklık getirdi:

"Haber asılsızdır demek istemiyoruz. Fakat (doğrudan görüşme) geçmişte olan bir şeydir. Yeni süreçte olduğu kast ediliyorsa bu doğru değil. Kobani sürecinde oldu. Ankara'dan bürokratlar vardı, Hakan Fidan kesinlikle yoktu. Bu son gerilim sürecinde (doğrudan) görüşme olmadı. Eskiden görüşme vardı, ilişkilerimiz de iyiydi, Türk ordusu geldi, Süleyman Şah Türbesi'ni alıp götürdü."

ÖCALAN'IN MEKTUBU

23 Haziran seçimi arifesinde görüşme kanalı açılan Öcalan'ın yazdığı mektup da buralarda çok konuşuldu. 

Kobani, mektubu nasıl okuduklarını şöyle aktardı:

"Askeri ve siyasi açıdan büyük bir tıkanma vardır. Türkiye'nin belli bir stratejisi vardı, hep boşa çıktı. 2011'de başka Kürt güçlerle alana egemen olmak istediler. Başarısız oldular. 2012-2013'te Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üzerinden müdahale ettiler, biz daha da büyüdük. Sonra Nusra Cephesi üzerinden Derik'ten Afrin'e kadar saldırılar düzenlediler, hepsini püskürttük. Yine büyüdük. Son olarak DAİŞ (IŞİD) ile saldırı yönlendirdiler. DAİŞ'İ Kobani'den çıkarmakla kalmayıp Rakka ve Deyr el Zor'a kadar bütün bu alanı özgürleştirdik. Bu süreçte uluslarararası müttefiklerimiz de oldu. Bunlar Türkiye'nin başırısızlıklarıdır. Afrin saldırısı da kendi başına bir başarı değildir. Afrin'le sınırlı kaldı, halbuki Türkiye oradan Şehba ve Menbic'e geçip Fırat'ın doğusunda ta Derik'e kadar gelmek istiyordu. Kendileri de farkına vardı ki bu imkansızdır."

"Afrin ile sınırlı kalmanın, Türkiye açısından askeri anlamda büyük bir tehlike olduğunu" savunan Kobani, "büyük bir hareket başlatmaları halinde Afrin'i istedikleri zaman geri alabileceklerini" iddia etti.

TALEBİMİZ ŞAM'IN ÖZERK YÖNETİMİ KABUL ETMESİ

Mazlum Kobani "Gücümüz var. Savaş içi henüz karar vermiş değiliz. Çünkü Türkiye ile meselemiz sadece Afrin değil. Burada bir tıkanma var. Amerikalılarla çözmeye çalıştılar ve sonuç ortada. Şimdi Öcalan'ın çabalarına ihtiyaçları var. Detaylarını bilmiyorum. Öcalan 'Ben olumlu rol oynayabilirim' diyor. Sadece Suriye'yi değil Türkiye'yi de kast ediyor. Biz buna katılıyoruz. Öcalan'ın öyle bir gücü var. (Müzakerelerin önü açılırsa) derhal çözülür. Bu meselenin çözülmesi için Türkiye'nin hassasiyetlerinin gözetilmesi, güç kullanılmamasını istiyor. Biz de bunları gözetiyoruz. Öcalan'ın mesajlarından Türkiye ile sorunların masada diyalogla, karşılıklı tavizler verilerek çözülmesi gerektiğini anlıyoruz" diyor. 

Kobani ayrıca "Öcalan'ın sözlerinin kendilerine ters düşmediğini, kendilerinin de yıllardır aynı şeyleri söylediklerini" vurguladı ve şöyle devam etti; 

"Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız, ayrı bir projemiz yok. Tercihimiz merkezi hükümetle sorunlarımızın diyalogla çözülmesidir. İki talebimiz var: Şam'ın özerk yönetimi kabul etmesi ve SDG'nin kendi özerkliğini koruması. Öcalan da bu çerçeveyi böyle koydu. SDG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesini kabul etmiyoruz. Suriye ordusunun bir parçası olmasını kabul ediyoruz ama SDG'nin kendi bölgelerini koruması ve özerk olmasında ısrarlıyız. Aksi halde katliamlar olur."

ABD'NİN MÜDAHALE EDECEĞİNİ SANMIYORUM

SDG Komutanı Kobani, "ABD ile ortaklığın derinleşmesiyle, üçüncü yol stratejisinden sapıldığı ve gelinen noktada Amerikalıların Şam'la müzakereyi engellediği" tespitini de kabul etmiyor:

"Sorun bizimle Şam arasındadır. ABD bu konunun tarafı değildir. Amerikalıların savunduğu şey Suriye rejiminin hala çözümden uzak olduğudur. Sonuçta biz Suriye ile çözüme gideceğiz, burada bağımsız bir devlet kurmayacağız. ABD'nin tutumu Suriye ile diyalog ve anlaşma olmaması yönünde değildir. Rejimin bu haliyle çözümden uzak olduğu görüşündeler. Bize 'Bekleyin' demiyorlar, 'Çabalarınızdan bir şey çıkmaz' diyorlar. Girişimlerden çıkan da ortadadır. Bunda gerçek payı var. Suriye ile ilişkimizi kesmiş değiliz, sürekli diyaloğumuz var, birlikte yaşıyoruz ama şimdiye kadar çözüm aşamasına ulaşmadık. Suriye tarafı adım atarsa biz de olumlu yanıt veririz. Bu konuda ABD'nin müdahale edeceğini sanmıyorum."

Mazlum Kobani "Bu konuda inisiyatifin yüzde 100 sizde olduğunu söyleyebilir misiniz?" sorusuna, "Evet. Şimdiye kadar bize bir şey yansıtılmadı, kimse bize bu konuda telkinde bulunmaz" yanıtını verdi.

'ÇÖZÜM OLURSA ABD ÇEKİLİR'

Mazlum Kobani Suriye'de 23 yerde konuşlanan ABD'nin askeri varlığının çözümün önünde engele dönüştüğü tespitine de katılmıyor: 

"Ben tersini düşünüyorum. ABD'nin varlığı kalıcı değil. Bir anlaşma yok. DAİŞ çerçevesinde buradalar ve DAİŞ var oldukça bu işbirliği de sürecek. Rejimin anlayışı şudur: Önce asker olarak girecek, kontrol altına alacak, sonra uzlaşma olacak ve işi bitirecek. Koalisyon burada olduğu sürece bu yöntem mümkün değildir. Uluslararası güçler burada olduğu sürece rejim bunun olmayacağını görecek. O yüzden bu güçlerin burada olması çözüm için faydalıdır. Ben Amerikalılara şunu söyledim: 'Çekilebilirsiniz, sorun değil, ama rejimle anlaşmaya vardıktan sonra çekilin. Biz de o zaman size 'Tamam görevinini yaptınız, artık başka bir süreci yürütmemiz gerekiyor' diyebiliriz. 

"Rejim neyi savunuyor? 'ABD'nin çekilmesi gündeme geldiğinde Kürtler bize gelip çözüm istedi.' Bu doğru değil. Tam tersi oldu. Rejim bize gelip 'ABD gidiyor, yerlerine Türkiye girmesin, biz gelelim' dedi. 'Afrin gibi olmasın, anlaşalım'. Diyalog onların talebi üzerine gelişti. Sonra geri çekilme olmayınca yaklaşımları değişti. Baktılar ki biz güçlüyüz, değişen bir şey yok. Güçlü bir Kuzeydoğu Suriye ile oturup anlaşmak istemiyorlar."

Mazlum Kobani, Şam'la anlaşma olduğunda ABD'ye git denildiğinde kendiliğinden çekileceğini düşünüyor. 

RUSYA, TÜRKİYE'DEN YANA

Kobani Ruslarla ilişkilerin iyi gitmemesini Moskova'nın çözüm getirmemesine ve Türkiye'den yana durmasına bağlıyor:

"Rusya rejimin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Afrin ve Şehba'da Türkiye tarafını tutuyorlar. Afrin'e karşılık diğer bölgelerin rejimin kontrolüne geçmesi üzerinde anlaştılar. İlişkilerimiz Afrin'de darbe aldı. Geri çekilme meselesinde de diyaloglarımız oldu. Samimi değiller, çözümleri yok. İlişkilerimiz iyi gitmiyor. Fakat Rusya büyük bir güç ve Suriye'nin geleceğinde rolleri olacak, bunun farkındayız ve ilişkilerimiz devam ediyor. Önerileri Rejimden çok farklı ve ileri değil."