'Sayıştay, denetim yapılıyor algısı oluşturmak için var'

Sayıştay, kendi hazırladığı denetim raporlarının basında haberleştirilmesinden rahatsız oldu. Raporlara yansıyan kimi usulsüzlüklerin medyada yer alması AKP'yi rahatsız edince, Sayıştay dün 'şaka gibi' bir açıklama yaparak, raporların haberleştirilmesine kızdı, bir de basını tehdit etti. Sayıştay eski denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev, konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı...

Haber Merkezi

Medyada birkaç gündür Sayıştay raporları tartışılıyor. Raporlardan alıntılar yapılarak devletin milyarlarca lira tutarında zarara uğratıldığı işleniyor.

Sayıştay Başkanlığı, raporlar hakkında "Gerçeklere aykırı değerlendirmeler yapılıyor" diye bir açıklama yaptı. Üstelik ahlak ve basın ilkelerine aykırı davranıldığını öne sürerek raporları yayımlayan basın kuruluşlarını tehdit etti.

Sayıştay'ın açıklamasında, "Meclis'e sunulan mali denetim raporlarında kamu zararı tespiti yapılamayacağı, 2017 yılı raporlarında idareler hakkında olumlu denetim görüşü verildiği, bütçe ödeneklerinin aşılmadığı" belirtiliyor.

KADİR SEV: SAYIŞTAY'IN İŞLEVİ FİİLEN KALDIRILDI

Tüm bu açıklamaları, Sayıştay eski denetçisi ve Devlet Denetleme Kurulu eski üyesi de olan soL yazarı Kadir Sev'e sorduk...

Sayıştay’ın bu açıklaması ne anlama geliyor? Raporlarına sahip çıkmadığını mı düşünelim?

Açıklamada yazılanlar çok da yanlış şeyler değil. Sayıştay, özellikle 2010 yılından bu yana idareyi aklama işlevi görüyor. Denetim yetkisi kısıtlandı, denetçilerin yazdığı raporlar çeşitli süzgeçlerden geçirildikten ve sakıncalı olabilecek bulgulardan ayıklandıktan sonra Meclis'e gönderiliyor.

Şunu söylemek istiyorum: Raporlarda dişe dokunur bir şey yok. Basın abartıyor.

Açıklamada "mali denetim raporlarında kamu zararı tespiti yapılamaz" deniyor. Yapılamaz mı gerçekten?

Sayıştay yasasında şöyle bir kural var: “Kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin yasalara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetler, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlar.”

Görüleceği üzere yasada açıkça kamu zararından söz ediliyor. Ama Sayıştay’a karşı sorumların tanımı değiştirildi. Sayıştay’ın yargılama işlevi fiilen kaldırıldı. Kamu zararına yol açıldığı kanısına varılmışsa savcılıklara bildiriliyor. Başka yapacak bir şey yok.

2010 yılında yapılan değişikliklerle "Sayıştay, idarenin takdir yetkisine karışamaz, yapılan iş yasalara uygunsa rapor konusu yapılamaz" diye bir kural getirildi. Düşünebiliyor musunuz? Akıl ve mantıkla bağdaşmayan işler, sırf yasaya uygun diye sorgulanamayacak.

Bir örnek vereyim, 2017 yılı raporlarından birinde yazıyor. Eczaneye yüz binlerce liralık fazla ilaç almışlar, hepsi bozulmuş. Alırken yasaya uygun davranılmışsa bir şey diyemezsiniz.

Üstelik aynı maddede şunlar yazıyor: “Denetim… kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasının…(değerlendirilmesidir.)”

'SAYIŞTAY DENETİM YAPILIYOR ALGISI OLUŞTURMAK İÇİN VAR'

Bu sözlerinizden, Sayıştay’ın denetim yapmadığını anlaşılıyor. Öyleyse Sayıştay ne için var?

Denetim yapılıyor algısı oluşturmak için var. Sayıştay gibi köklü bir denetim kuruluşunun raporları, İktidarların aklanabilmesi için özellikle kamuoyu oluşturulmasına çok elverişli. Bu amaçla AKP döneminde Sayıştay yasası iyice elden geçirildi. İstenmeyen hiçbir denetim bulgusu oradan geçemez.

Sayıştay denetimi ve raporları konusunda soL Haber Portalı'da çok yazdım. Hemen hepsinde, raporlarda yazılanlara kapılıp gidilmemesi görüşümü vurguladım.

Bir örnek vereyim: Sayıştay’ın 2017 yılı DSİ Raporunda, 116 milyon lira alacağın izlenmediği eleştirisine yer verilmiş. Bu para ne biliyor musunuz? Çiftçinin tarımsal amaçla kullandığı suyun parası. Tarım batırıldı, çiftçi yoksulluk içinde bunalıyor, bu arada sulama birliklerine su borcunu da ödeyemiyor. Sayıştay raporunda, çiftçinin üzerine çullanılmadığı için DSİ eleştiriliyor.

Önceki yıllarda da benzer konular yer alıyordu. Sözgelişi, geçtiğimiz yıl raporlarında kıdem tazminatı fonu çıkarılmadığı için kamu idarelerinin harcamalarını planlayamadığı belirtilerek, bir an önce çıkarılması gerekir denilmişti.

Dahası, Soma’da 301 madencinin ölümüne yol açan Soma Kömürleri AŞ, Sayıştay raporunda övülüyordu. Özetle şöyle bir gerekçe yazılıydı: "Soma Kömürleri AŞ, kendisinden önceki maden şirketine oranla daha çok çalışıyor, üretimi artırdı ve böylelikle kamu gelirini de artırmış oldu…"

Bu konuda çok sayıda örnek var. Uzatmayalım.

Sayıştay Raporları konusunda başka söyleyecekleriniz var mı?

Var elbette! Üstelik en önemlisi sona kaldı. Sayıştay, anayasa ve 6085 sayılı yasaya göre TBMM adına denetim yapıyor ama Meclis'in denetim yetkisi kaldırıldı. Yasasının, denetimin amaçlarının sıralandığı 34’ncü maddesinin daha birinci fıkrasında “Bütçe hakkının gereği olarak kamu idarelerinin faaliyet sonuçları hakkında TBMM’ne ve kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması” yazılı.

Meclisin bütçe hakkı da kalmadı. Sayıştay için "boşta kaldı" desek yanlış olmaz.