Özgür Şen: CHP ve HDP'nin programı, AKP ile aynı

Türkiye'de kriz tartışmaları devam ederken, Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde, soL yazarı Özgür Şen'in katılımıyla 'Türkiye’de Kriz Nereye Gidiyor?' başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Şen, AKP'nin krizden çıkış için önerdiği yöntemlerle CHP ve HDP'nin önerdiği programın benzer olduğunu söyledi ve devrim fikrinin işçi sınıfı tarafından yeniden gündeme…

soL - Ankara

Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, kriz tartışmalarını konu alan bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. soL yazarı Özgür Şen'in katılımıyla "Türkiye’de Kriz Nereye Gidiyor?" başlığıyla düzenlenen etkinliğe yoğun katılım oldu.  

'MARX'A DÖNMEK ZORUNLU'

Konuşmasına krizi konuşmak için Marx'a dönmenin zorunlu olduğuna dikkat çekerek başlayan Şen, Marx'ın kapitalizmin krizine ilişkin kurşun geçirmez tespitler yaptığını dile getirdi. "Türkiye krizin içinden geçiyor" denildiğinde kapitalizmin tekil bir krizinden söz edildiğini vurgulayan Şen, kapitalizmin kendisinin genel bir krizin adı olduğunu, bunun tekil örneklerinin bu genel krize bağlı olarak ortaya çıktığını belirtti.

"Kapitalizm kendisini sermayenin  birikimiyle var ediyor. Sermayenin birikimi dediğimiz olgu kapitalizm için olmazsa olmaz. Sermaye bu sistemde sürekli büyümek zorunda. Bu kapitalizm için hareket yasası" diyen Şen, "Bu kişisel bir özellik değil, sermaye bu sistemin yaşaması için birikmek ve büyümek zorunda. Sermaye yalnızca bir yolla büyür, artık emeğe el koyarak. Bunun başka yolu yok. Genel olarak kriz dediğimiz, kapitalizmin genel olarak krizi dediğimiz nokta, sermaye birikim sürecindeki aksaklıklar. Sermaye var olan toplusal düzenin sürekliliğini sağlayacak asgari düzeyde büyüyemiyor, sıkıntıları bu. Burada çok temel bir doğrunun altını çizmek gerekiyor: Sermaye birikemiyorsa, büyüyemiyorsa da öz kaynağına geri dönecek, artık emeğe, işçinin emeğine daha fazla saldıracak. Sermaye birikim sürecinde bir aksaklık çıktığında sermaye  emeğe daha fazla saldırmak zorunda, başka bir yolu yok. Sermaye sadece emeğe el koyarak büyüyor" diye konuştu.

'KAPİTALİZMİN EN İYİ BAŞARDIĞI ŞEY KRİZİ YÖNETMEK'

Şen, "Kapitalizmin krizinden çıkış yok, çözümü yok. Bu yapısal bir kriz, genel kriz. Bu çözümsüz genel kriz zaman zaman tahmin edilemeyen zaman aralıklarında kendisini tekil krizler olarak gösteriyor. 2008'de ABD'de yaşanan piyasa çöküşü, Yunanistan'da yaşanan borç krizi, Türkiye'de aralıklarla yaşanan krizler... Demek ki belli aralıklarla kapitalizmin genel krizi tekil kriz olarak kendisini dışa vuruyor. Bu genel krizin uzantısı olarak, sistemin genel krizi olarak çıkıyor karşımıza" ifadelerini kullandı.

Tekil krizlerin genel krizi yönetmek üzere geldiğini vurgulayan Şen, "Kapitalizm çözülemeyen sorunlarını yönetiyor, en mahir olduğu, en iyi başardığı şey de bu. Kriz kapitalizmin ta kendisi, krizi çözemezler. Krizin çözülmesi için kapitalizmi yok etmeniz lazım. Kapitalizmin bu sorunları yönetebiliyor, bunun yolu da tekil krizler. Tekil krizler bir noktada kapitalizme hizmet eden, sermayenin çıkarına hizmet eden olaylar. Bir adım ileri giderek söyleyelim, teker teker bazı patronların zarar görmesi, bir bütün olarak patronlar sınıfının çıkarıdır. Biz bunu sermayenin merkezileşmesi olarak tanımlıyoruz" dedi.

'SERMAYE SINIFI AKP İKTİDARINDA LİG ATLADI'

Kriz dönemlerinin işçi sınıfına yönelik saldırıların en ağır şekilde hayata geçirildiği dönemler olduğunu dile getiren Özgür Şen, "Kriz dönemleri emeğe saldırı için bir fırsat haline geliyor. Bu fırsat, genel krizi yönetmek için bir fırsata dönüşüyor" diye konuştu.

Kapitalizmin var olan krizi çözmek için attığı adımların kalıcı olmadığını, yeni krizleri yaratan şeyin, verili krizi çözmek için atılan adımlar olduğunu vurgulayan Şen, "2001 krizini aşmak için finansal yapıda birçok değişim yapıldı, kapitalizm hızlıca finansallaştı. Bu olgu 2001 ile 2018 arasında kolay borçlanmanın aracı olarak kullanıldı. Muazzam bir borç yükü ile Türkiye kapitalizmi karşı karşıya kaldı. O dönemde krizi yenmek için ortaya atılan bir manevra, bugün bela olmuş durumda. Bu krizi çözmek için Türkiye kapitalizmi borçlanmak zorunda. Bu borçlanmayı dünya piyasalarındaki ortalamanın üzerinde faiz vererek yapıyor" ifadelerini kullandı.

AKP'nin bu krizde mutlak olarak rolü olduğunu dile getiren Şen, AKP'nin bir önceki krizin ardından, Türkiye kapitalizmin krize yanıtı olarak gündeme geldiğini söyledi. AKP'nin kamu varlıklarını talan ettiğini, reel ücretleri düşürdüğünü, siyasi iklimi gericileştirdiğini, hızlıca sermaye genişleme sürecinde rol aldığını vurgulayan Şen, Türkiye sermaye sınıfının AKP iktidarında lig atladığını ancak AKP'nin kendisinin bu sürecin sonunda bir krizin tetikleyicisi, bir kriz dinamiği haline geldiğini söyledi.

'CHP VE HDP'NİN ÖNERDİĞİ PROGRAMLA AKP'NİN PROGRAMI ARASINDA BİR FARK YOK'

"Sermaye sınıfının büyümesi işçi sınıfının emeği üzerinden gerçekleşti. Bir de yapay bir büyüme var, muazzam bir borç yükünün altına girdiler. Şimdi bu borç yükünü yine bize transfer edecekler. Bu borcu kamulaştırıp halka ödetmek isteyecekler" diyen Şen, "Türkiye'yi 16 yıl boyunca başka bir düzen partisi, bir sosyal demokrat parti de yönetseydi yerli sermayenin ve uluslararası sermayenin ihtiyacına denk düşen bu politikaları uygulayacaktı ve biz yine böyle bir krizle karşı karşıya kalacaktık. Krizden çıkmak için bu partiler aynı şeyi öneriyor. Ucuz kaynak bulacağız diyorlar, çalışma ortamında bir takım koşulları değiştireceğiz diyorlar. Bu ne anlama geliyor? İşçi sınıfı daha da fazla sömürülecek. Emek piyasası daha da esnekleşecek diyorlar. Sosyal demokrasinin önerdiği programla, HDP'yi de dahil ederek söylüyorum, AKP'nin önerdiği program arasında hiçbir fark yok. Biz kaynağı daha kolay buluruz diyorlar, farklardan biri buymuş. Böyle bir dünya yok. Uluslararası finans çevrelerinden borç aldığınız sürece, hiçbir şey değişmeyecek. CHP ve HDP'nin önerdiği de başka bir şey değil. Onlar da uluslararası sermayenin kurallarına uyacaklar" diye konuştu.

BÖKE VE HDP'DEKİ SOLCULAR NE DİYOR?

"Bugün CHP içinde 'sol' adıyla karşımıza çıkan isimlerden birisi Selin Sayek Böke, ancak Böke'nin sol adına konuşma yetkisi yok" diyen Şen, "Böke sermayenin fetiş karakterinin en büyük savunucusu. En büyük sermaye fetişisti. Üretim için sermayenin olmazsa olmaz olduğunu söylüyor da ondan bu böyle. Böke sermayeyi ikiye ayırabiliriz, bir ucunda rantçı sermaye var, diğer uçta üretken sermaye var diyor. Biz üretken sermaye için çalışacağız diyor Böke. Burada krizin bedelini yüzde 99'a ödetmenin en fetişist rolünü Böke üstleniyor. Daha beterini söyleyeyim, HDP'deki solcu arkadaşlar da sermayeye güven verirsek sermaye yatırım yapmaya devam eder diyor. Böyle bir dünya yok" ifadelerini kullandı.

'İŞÇİ SINIFININ SİYASİ VARLIĞINI HİSSETTİRECEK BİR NOKTAYA DOĞRU HAREKET ETMEMİZ LAZIM'

Krizde ısrarla sermaye sınıfının konuşulduğunu, kimsenin işçi sınıfını konuşmadığını belirten Şen, "İşçi sınıfının bu tartışmada olmaması bizim en büyük talihsizliğimiz. Sermayenin iç dengeleri önemlidir önemli olmasına ama yalnızca bir şartla, devrimci bir stratejiyle bakıyorsanız. Bunu da kurmak için önce işçi sınıfının kendi tarafına bakarak yaparsınız. İşçi sınıfı bu krize örgütsüz şekilde yakalandı. Havalimanı, Cargill, Flormar, Anı Tur direnişleri önemli, bu çölde her birinin değeri olağanüstü büyük. Ancak bu devam eden krizin dinamiklerini etkileyecek bir potansiyele henüz sahip değil işçi sınıfı. Biz yılladır Türkiye siyasetinde işçi sınıfı temsil edilmiyor diyorduk, bunun bedelini ödüyoruz. Bizim hızlıca sınıfın siyasi varlığını hissettirecek bir noktaya doğru hareket etmemiz, ettirmemiz lazım" diye konuştu.

Krizin kendilerine sunduğu olanakları en iyi şekilde kullanmaları gerektiğini ifade eden Şen, "Bunun yolu da düzeni onarmayı önermekten değil, bu düzeni baştan aşağı yeniden düşünmenin, toplumsal bir devrim, siyasal bir devrim fikrini tedavüle sokmaktan geçiyor. Bu fikri tartıştırmak için muazzam dönemlerin adıdır kriz zamanları" dedi.