MİT TIR’larıyla ilgili savcı ve askerlere müebbet istemi

MİT TIR’larının durdurulması nedeniyle tutuklanan savcılar ve jandarma alay komutanı hakkında iddianame hazırlandı. Şüpheliler hakkında müebbet istendi. MİT’in şikâyetçiler arasında yer almaması dikkat çekti.

Mühimmat yüklü MİT TIR’larının durdurulması nedeniyle 8 Mayıs’ta tutuklanan savcılar Aziz Takçı, Özcan Şişman, Süleyman Bağrıyanık ve Ahmet Karaca ile Jandarma Alay Komutanı Özkan Çökay hakkındaki iddianame hazırlandı.

‘DARBEYE TEŞEBBÜS’LE SUÇLANDILAR

grihat.com.tr’den Arzu Yıldız'ın haberine göre Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede savcılar ve Özkan Çökay hakkında “darbeye teşebbüs”, “gizli bilgileri temin ve ifşa" suçlamasıyla müebbet hapis cezası istendi.

ŞİKÂYETÇİLER ARASINDA MİT YOK

365 sayfalık iddianamede, şikâyetçiler arasında MİT’in yer almaması dikkat çekti. Şikâyetçi ve ihbarcılar şöyle sıralandı:

1) Bestami Tezcan, Hatay eski, halen Konya Cumhuriyet Başsavcısı, 

2) Mehmet Celalettin Lekesiz, Hatay eski Valisi, halen Emniyet Genel Müdürü

3) Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03/01/2014 tarih ve 2014-57/363 sayılı ile 07/01/2014 tarih ve 2014-212/149 sayılı ihbar yazıları 

4) HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığının 16/03/2014 tarih ve 2014/4 sayılı denetim emrine istinaden tespit olunan delil ve tespitler

5) Emre Akgül

6) Ahmet Özköse

İddianamede Aziz Takçı ve Özcan Şişman'a yönelik, "MİT'e ait TIR’ları durdurmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin itibarının diğer ülkeler nezdinde zarar görmesine sebep oldukları ve yürütülen soruşturmaya ait bilgilerin basın yayın organlarında yer almasına sebep olarak soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri" iddiaları dile getirildi, ancak bu iddialarla ilgili somut bir olay delil gösterilmedi.

'DEVLET SIRRI' EDEBİYATI

İddianamede "devlet sırrı" kavramının neredeyse edebiyat düzeyine varan bir şekilde tanımlanması da dikkat çekti. Önce "sır" kavramının tartışıldığı iddianamede şu ifadelere yer verildi:

Sır, başkalarınca bilinmesinde sakınca görüldüğü için bir olayın, bir bilginin, bir durumun vb. dışarıya karşı korunmasıdır. Bu koruma ihtiyacı, sırrın içeriğini oluşturan konunun, başkalarınca bilinmemesinde yarar görüldüğünü açığa vurur. İnsan için bilginin ve bilme durumunun dereceleri varsa; sır, gizlilik açısından en üstte yer alır. Gizlenen bilgi, üçüncü kişilerden özenle sakınılan bilgi, bir mahremiyet içerir. Başkalarına kapalı, alenileşmemiş, gizlenmesinde yarar görülen; bir bilgiye, bir olaya, bir duruma dair kapalı alandır sır. Tanrısal sırdan bahsederken, mitolojik öğelerin; doğadaki sırlardan bahsederken, yasaları henüz yeterince aydınlanmamış fenomenlerin; insana dair sırlardan bahsederken, özel yaşamın, devlete dair sırlardan bahsederken kamusal gizemin dilidir sır. Tanrısal sırlar; yaratıcı ile insan dünyası arasındaki bilgi düzeyinin hiyerarşik konumu gösterir. Üstelik mitolojik öykülere bakılırsa; insanın başına gelen belaların taşıyıcısı yine bu sırlardır.

Ardından "devlet sırrı" tartışmasına başlayan iddianame, devlet sırrıyla ilgili yasal düzenleme bulunmadığını ifade etti:

İnsan nasıl sır tutar? Bu bilgiyi saklayarak, koruma altına alarak ve bazen de unutarak. Hafızasının derin dehlizlerine hapsederek. Devletlerin de sırları vardır. Devletler, insanların hafızaları gibi biyolojik bir hafızaya sahip olmadığından “arşivler” gibi devasa suni hafızalar içinde korur sırlarını. Sır, hukukun koruma altına aldığı bir konudur. Özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında, sır kavramına ilişkin düzenlemeler vardır. Yasa koyucu, sır ve mahremiyet olgularını; açıklandığında veya ortaya çıktığında karşılaşılabilecek çeşitli durumları öngörerek tedbirli davranmıştır. Sır, hukuk tarafından farklı alanlarda düzenlenmiş bir kavramdır. Ancak devlet sırrının niteliği ve kapsamı hakkında Türkiye’de henüz yasal bir düzenleme yapılmamıştır.