Bugün düzenlenen basın toplantısında TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Valiliği'nden Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda çocuk işçi çalıştırılmasına dair yapılan açıklamaya karşılık verdi.
Candan, Valilik açıklamasının 2013-2014 eğitim-öğretim yılına referansla yapıldığına dikkat çekerek, Valilik açıklamasının referans aldığı tarihlerde Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın hizmete girmemiş olduğunu hatırlattı.
Tezcan, Ankara Valiliği'nden 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na hizmet için götürülen çocukların sayısını, sözleşmeleri mevcutsa bunların gösterilmesini, bu saatlerde eğitimde olmaları gereken çocukların neden Saray'da olduğunun açıklanmasını talep etti.
'SINIFSAL AYRIŞMA, MEKANSAL KARŞILIĞINA DÖNÜŞTÜ'
Candan, ''Bu konunun biz takipçisi olacağız ama asıl takipçisi sendikalar ve siyasi partilerdir. Çalışma hayatında çocuğun, eğitim sürecinde bir çocuk işçiliğinin artık gündeme geliyor olması ve bu çocukların ucuz işgücü olarak değerlendirilmesi, sigortaları yapılıyorsa bile bunların takip edilmesi, ne kadar maaş alıyorlar, maaş alıyorlar mı bunların takip edilmesi önemli. Zaten eğitim sistemindeki son değişiklikle birlikte yine iş kanunu ve iş yaşamıyla ilgili açıklanan programlarda görüyoruz ki, bu tür meslek okullarının, özellikle meslek okulu açanlara öğrenci başına beş bin lira vererek, ucuz iş gücü yetiştirmenin bir aracı haline geldiğini biliyoruz. O açıdan, bu hepimiz için önemli, çocuklarımızı sarayın hizmetkarları olarak yetiştirmememiz gerekiyor. Bu konuda kamuoyunun duyarlı olması gerektiğini düşünüyoruz.'' diyerek siyasi partiler ve sendikaları bu meselenin üzerine gitmeye çağırdı. Candan, artık meslek liselerinin eğitimdeki sınıfsal ayrışmanın mekânsal karşılığına dönüşmüş olduklarını da ifade etti.
Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Namık Kemal Kaya ise eğitimleri gereği bir otelde staj görmeleri gereken öğrencilerin, kaçaklığı tescil edilmiş bu sarayda sözde bir staja tabi tutulmasını zorbalık olarak nitelendirdi.
'AK SARAY'IN PARASAL KARŞILIĞI OLMAYAN MALİYETLERİ DE VAR'
Candan, Kaçak Saray'ın sadece bir kaçak yapı meselesi olmadığını, bir sistemin de tezahürü olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
Atatürk'ün vasiyetinin ihlal edildiği, gasp edildiği, kamusal kullanımın gasp edildiği örneklerden bir tanesi karşımızdaki ki önümüzdeki dönem başkanlık sistemi geldiğinde yaşanacakların bir küçük tezahürünü yaşıyoruz Kaçak Saray'da. Dolayısıyla orası herkes açısından önemli. Hukukun gasp edilmesi süreci var. Hiçbirimizin hukuksal bir hakkı yok artık başkanlık sistemi hayata geçerse, zaten yargı sürecine müdahaleler devam ediyor. Dolayısıyla bu hukuksuzluğun da mekânsal karşılığı olarak duruyor. Maliyetleri açısından, kamuyu zarara uğratan ve bir lüks içerisinde, insanları yoksulluk sınırında yaşarken yöneticilerin varsıllık sınırında yaşadığını gösteren çok önemli bir örnek olduğu için aslında başımıza geleceklerin önemli bir örneği, çocuklarımızın eğitim sürecindeki yaklaşımlarıyla birlikte aslında çocuk işçiliğinin örneği. Ankara Tabip Odası ruhsatsız revir işletiyor dediler Gezi'de, ama orada bir ruhsatsız sağlık hizmetinin olduğu, son alınan laboratuvar malzemeleriyle birlikte yiyecek analizlerinin bile yapıldığı bir sistemle karşı karşıyayız.
Candan, Kaçak Saray'ın karbon ayak izini açığa çıkarmak için bir yıllık karbondioksit ve sera gazı salınımını ölçen Kent İzleme Komisyonu'nun verilerini de paylaştı: Saray'ın bir yıllık elektrik ve doğalgaz tüketiminden yapılan hesaba göre sera gazı salınımı 12.000 ton civarında. Bu da 2526 aracın yaydığı, 4301000 ton çöpün yaydığı sera gazına, 615 geri dönüşüm çöp kamyonunun yaydığı sera gazına eşit. Saray'ın karbondioksit salınımı ise 5.846.616 kömür yakımıyla ortaya çıkan karbondioksit miktarına, 1095 evin yıllık tüketimiyle oluşan karbondioksit miktarına eşit. Candan, bu maliyetlerin parasal karşılığının olmadığını vurguladı.