Mehmet Görmez 15 Temmuz'da neden MİT'te olduğunu açıkladı

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, katıldığı televizyon programında, 15 Temmuz gecesi neden MİT'te olduğuna ilişkin açıklamada bulundu.

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Habertürk'te katıldığı bir programda 15 Temmuz akşamı neden MİT'te olduğunu açıkladı.

"Benim dönemimde büyük olaylar yaşandı. Ben Bingöl'den 10 tane gencimizin neden DAEŞ'e katıldığını öğrenmek zorundayım. Bunu MİT Müsteşarı ile konuşmalıyım. Emniyet tarafının da bunu öğrenmeye ihtiyacım var. Hangi hadis, ayet yanlış anlaşılıyor da bunlar oraya gidiyor? Bu süreçlerde biz çok bir araya geldik. İlk gidişim değildi" diyen Görmez, "Kendisinin de başkanlığımızı ziyareti oldu. Benim o gece orada olmamın nedeni biz yine 2013 yılında DEAŞ'ın ortaya çıkışıyla bir inisiyatif kurduk. Dünyadaki 200 büyük alimden oluşuyordu. 10 kişilik temas grubu oluşturuldu. Temas grubu üyelerinden biri Muaz el-Hatip. 3 ayda bir toplanıyorduk. Bana 'Bende bilgiler var’ dedi. 'Bunları cumhurbaşkanımızla paylaşmam lazım yardımcı olur musunuz?' dedi. Ben de ‘cumhurbaşkanımız yoğundur' dedim. Bu 15 Temmuz'dan 3-4 gün öncedir. MİT Müsteşarı randevu verdi. Randevu 15 Temmuz günü akşam 20.30. Ben nikah şahitliğinden hemen sonra çıkacaktım. Dediler ki 'Sayın müsteşar başka bir yerde hocamız ayrılmasın" ifadelerini kullandı.

Sonrasından ne yaptığına dair de konuşan Görmez, şöyle konuştu:

"Muaz el-Hatip ile gittik. MİT Müsteşarı geldi. Tedirgin hali vardı. Sordu 'Misafir ne kadar zaman istiyor.' Dedi ki 'Hocam mümkünse 20 dakikada bitirsin.' Muaz el-Hatip sunumunu yaparken sürekli notlar geliyordu. Kendisi önemli konular takip ediyordu. Mekan değiştirdik, orada görüşülen konuları maddeler halinde görüştük. Oradan aldığı şeyleri, talimata geçirmek için notlar alıyordu Müsteşarımız. Sonra 'Beni Genelkurmay başkanına bağlayın' dedi. Bağlayamadılar. Biraz sonra artık saat 22.00'yi geçti. Bize 'Kısa tutun' dedi. Ama biz hocalar sözü uzatıyoruz tabi. Bir süre sonra 'Sayın Başbakan arıyor' dediler. Bir kaç cümle duyar duymaz. 'Hocam buradan ayrılmayın, burada oturun, dua edin' dedi ve bizi terk etti.

Biz anlam veremedik. Bir kaç dakika sonra helikopter sesleri duymaya başladım. Ben kalktım oradaki görevlilere 'Ne oluyoruz' dedim. 'Bir saldırı ile karşı karşıyayız' dediler. 'Müsteşarımız karargahına geçtiler' dedi. İkinci bir ses geldi, 'Sığınağa inmemiz gerekiyor' dedi. Hakan Fidan 'Ben her an ayrılabilirim' demişti, o cümleyi kurduğunu hatırlıyorum. Sığınağa giderken eşim aradı. 'Darbeden söz ediliyor' dedi. Aşağı iner inmez arkadaşlar 'Benim Diyanet'e gitmem lazım' dedim. 'Güvenlik sorunumuz var olmaz' dediler. Bir zırhlı araç getirdiler kapıya. Telefon çaldı. Arayanın peşine düşmedim. Numarayı verdim, gereğini yaptıklarını düşünüyorum. 'Bu gece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir gece, beni 3-5 dakika dinlemeniz gerekiyor' dedi. Ben bir vatandaşım dedi. 'O zaman otur duanı yap' dedim. Bir kez daha çaldı. Arkadaş 'Açmayın yer tespiti yapıyor olabilir, telefonu iptal edin' dedi. Eşim aradı 'Neredesin, eve gelme, evin çevresi tekin görünmüyor' dedi. ‘Büyük kızımızla buluşalım' dedi. Tekrar o ses aradı. Ben tekrar kapattım.