Komünist Parti'den 1 Eylül açıklaması: Emperyalizm varsa barış yoktur / Heke emperyalîzm heye aşîtî tinne

Komünist Parti, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle Kürt sorunundaki son şiddet sarmalı ve barış hakkında bir açıklama yayımladı. Açıklamada "emperyalizm varsa barış yoktur" denirken, işçi sınıfının Balkanlar'dan Ortadoğu'ya ve Kafkasya'ya doğru uzanan bir coğrafyada vereceği barış mücadelesinin önemi vurgulandı.

Haber Merkezi

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yapılan açıklamalar sürüyor.

Komünist Parti Merkez Komitesi imzasıyla yayımlanan açıklamada, Kürt sorununda güncel durumun sorumluları arasında Kürtleri inkar ve imha politikaları ile devlet etrafında örgütlenen Türk milliyetçiliği ve Kürt halkının özgürlük ve barış özlemini kendi hegemonyası altına almakta olan Kürt burjuva unsurları gösterildi.

Kürt sorununda emperyalizmin rolünün ve etkinliğinin arttığına dikkat çeken Komünist Parti, "Bir kez daha emperyalistler, savaşın kışkırtıcılığını yaptıktan sonra barışın anahtarını ellerine almaktadır" dedi.

"Ya sosyalizm, ya barbarlık" diyen Komünist Parti açıklaması şöyle:

Kan Denizinin Ufkunda/ Di îzana behra xwînê de

EMPERYALİZM VARSA BARIŞ YOKTUR/ HEKE EMPERYALÎZM HEYE AŞÎTÎ TİNNE

Ortadoğu’da savaş ve “barış” emperyalist siyasetin temel aracıdır. 

Emperyalistlerin, silahlandırdığı, kışkırttığı, desteklediği ya da göz yumduğu silahlı aktörler savaş güçlerini her zaman emperyalist ülkelerin ve bölgenin mülk sahibi sınıflarının güvenini kazanmak için kullanmıştır. Bu paralı askerliğin bir türüdür ve başta İslamcı katliam şebekeleri, Ortadoğu'nun devletli ve devletsiz yapıları bunu çokça yapmıştır. Kirli savaş pazarlıkları bu bölgede hiç eksik olmamıştır.

Barış ise yine Filistin'de, Irak'ta gördüğümüz gibi uzun süredir emperyalizmin pazarlık konuları arasındadır.

Emperyalist barış, toplantılar, uluslararası konferanslar, ikili-üçlü görüşmeler eliyle sunulan tatsız ve hemen biten bir havuç olagelmiştir. Başta ABD, emperyalist merkezlerin doğrudan etkisi ya da yönetimi altında olan güçler, "kurtarıcı" rolünü oynayan emperyalist ülkenin "barış getirme" hamlesi ile geri çekilmekte, karşılığında yoksul halklar teslim alınmaktadır.

Filistin'de birden çok kez oynanmış olan bu oyun Filistinlilere ve bir bütün olarak Arap halklarına sadece yeni yıkımlar getirmiştir.

Kürt sorununda da aynı mekanizmalar devrededir. 

Kürt sorunu, şüphesiz ki halkların kardeşliği ve halklar arasında barış özlemlerinin karşılık bulduğu bir siyasal sorundur.

Kürtler üzerindeki baskılar, yıllar içinde derinleşip onulmaz yaralar açmış olan çatışmalar ve ülkemizdeki Kirli Savaş gerçeği temel bir siyasal-toplumsal soruna işaret etmektedir.

Kürt sorununun emperyalizmin bölge siyasetinde tuttuğu yer ise kimse için sır değildir. Emperyalistler Kürt sorununu Irak işgalinin gerekçelerinden birisi haline getirmiştir. İran'a dönük emperyalist müdahaleler içinde Kürt sorunu da aynı şekilde araçsallaştırılabilmektedir.

Tersinden, örneğin bu konudaki baskıcı politikalarına göz yumulması karşılığında Türkiye'den emperyalizm adına istenen hizmetler bilinmez değildir.

Burada sorumluluk elbette en başta on yıllardır süren inkar ve imha politikaları ile Kürtlerle Türkleri birbirine düşman eden faşist devlet politikaları ve devletin çevresinde örgütlenen Türk milliyetçiliğidir.

Artık bunun kadar açık ve inkar edilemez olan bir gerçekse Kürt halkının özgürlük ve barış özlemini kendi hegemonyası altına almakta olan Kürt burjuva unsurlardır.

Emperyalizmin rolü ve değişen inisiyatifi tabloyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Kürt sorununda emperyalistlerin gücü ve etkinliği artmaktadır.

Bir kez daha emperyalizm, önemli bir bölgesel sorunda karar verici konuma geçmektedir.

Bir kez daha emperyalistler, savaşın kışkırtıcılığını yaptıktan sonra barışın anahtarını ellerine almaktadır.

Ve bu durum bir kez daha çatışmaları ve savaşı körüklemektedir.

Türkiye’de hükümet ABD emperyalizminin tam desteğini almak için her türlü ödünü göz kırpmadan vermektedir. İncirlik üssünde emperyalistler, bir kez daha Türkiye'yi bir uluslararası saldırının odağı ve hedefi haline getirebilecek yetkilere kavuşurken, Türkiye'deki İslamcıfaşist hükümet "PKK'nin terör örgütleri listesinde kalması” ya da "Kandil'in boşaltılıp Suriye'ye taşınması" gibi ihtimallere sevinmektedir.

PKK, bu oyunda saf dışı bırakılması ihtimaline karşı harekete geçmekte ve İslamcı-yayılmacı-yeni Osmanlıcı militarizmin savaş angajmanını karşılıksız bırakmamaktadır.

Ve bu tablodan bir kez daha emperyalist barış arayışları çıkmaktadır!

Barzani'yi bir yandan güçlendirip, bir yandan İran'dan uzaklaştırmak ve ABD emperyalizminin Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerindeki kontrolünü artırmak için Suriye'ye doğru yayılan bir Kürt siyasal statüsü öne sürülebilmektedir.

Türkiye'de barış için emperyalistlerin elindeki kozlar ve beklentileri bellidir.

Suriye'deki Kürt gücünün sadece IŞİD'e değil, meşru Suriye hükümetine karşı da savaşması, "koalisyonun" bir parçası haline gelirken IŞİD dışındaki İslamcı gruplarla, Özgür Suriye Ordusu denilen paralı asker güruhu ile işbirliği yapması isteniyor.

Kürt hareketinin sıkça dillendirdiği "Türkiyelileşme"nin bile bir tarafında paradoksal denilebilecek şekilde emperyalistlerin teşviklerinin bulunduğu bir sır sayılmaz.

Şüphesiz, bu konuda ortaya konulabilecek tüm gözlemler, tespit edilecek tüm olgu ve süreçler çok kısa süre içinde değişebilir, ortadan kalkabilir ya da karşıtına dönüşebilir.

Değişmeyen gerçek ise Ortadoğu'da savaş kadar barışın da emperyalizmin hareket alanı içinde olduğudur.

Emperyalist barış hiçbir zaman kalıcı ve halkları huzura kavuşturan bir nitelikte olamaz. Ortadoğu'da emperyalist etkinliğin kuralı savaş, istisnası ise barıştır.

Komünist Parti, halkların barış ve özgürlük özlemine sadıktır.

Komünist Parti, bu özlemin istismar edilmesine, aslında barışı ve özgürlüğü daha uzaklara iten emperyalist hamlelerde kullanılmasına karşı halklarımızı uyarma görevine sahiptir.

Emperyalizmle barış gelmez.

Türkiye kapitalizminin Kürt sorununu barışçı bir biçimde çözmesi mümkün değildir.

Komünist Parti, geniş bir coğrafyada işçi sınıfının ve onun sınıf partilerinin işbirliği ve ortak yükselişi dışında barış umudu olmadığını iddia etmektedir.

Kasım ayı başında ülkemizde "yeniden" seçim yapılacaktır.

1 Kasım aynı zamanda Türkiye'de yapılacak olan Uluslararası İşçi ve Komünist Partileri Yıllık Toplantısı’nın da son günüdür.

Komünist Parti, Balkanlar’dan Ortadoğu'ya ve Kafkasya'ya uzanan coğrafyada işçi sınıfının inisiyatif alacağı, emekçi halkların bu sınıfın öncü güçleri çevresinde toparlanacağı bir barış mücadelesi öngörmektedir.

Ötesi yalandır.

Ötesi İncirlik üssüdür. Ötesi bitmeyen IŞİD tehdidi ve İslamcı örgütlerle işbirliği zorlamalarıdır. Ötesi emperyalist işgaldir.

Ötesi Tayyip Erdoğan'ın provokasyonlarıdır. Ötesi bu provokasyonları sabırla izleyip kendi alanını genişletmek için kullanan ABD emperyalizmidir.

Diktatörlerin sonunu getirecek olan da bölgemize kalıcı barışı getirecek olan da aynıdır.

Ya sosyalizm, ya barbarlık.

Komünist Parti
Merkez Komite

***

Di rojhilatanavîne de şer û ''aşîtî'' hîme wesiteya sîyaseta emperyalîstan e.

Di emperyalîstên çek kirin û kişkirîn û piştgirî kirî an jî deng nekirinên çekdar an, tim li û pêşiya hemû tiştan  hêzên xwe ji bo bawerîya emperyalîstan û kar kirina ewletîya  çînên xwedîya milken herêma bikaranîn e . Ev çeşnê leşkerîya peretî ye. Û di serî de hatinên komkujîyên çekdarên islamî,bi dewletî u bê deweletîyen unsûran rojhilatanavîn vê pir çêkirin e.

Aşîtî ku disa li Filistîn û Êraqê de  dîtîya wek me, wextê dirêj e di nav destên mijara bazara emperyalîzmê de ye.

Di aşîtîya emperyalist, bi destê  dualî-sêalî mûzakereyan û civînan û konferansên navneteweyî re anî pêşkêş kirinên bê tam û di cÎ de xelas dibinên gizêrekek bû ye heta niha. Di serî de ABD, an di bandora rasterasta navenda emperyalîstan an jî hêzên bindestên raveberiyan wan, ''rizgarker''ê welatê emperyalîst bi pêngava '' aşîtî anîn'' re divekişînin.Di bersiva vê gelan tên derdest kirin.

Ji gelşa Kurd jî sazgêran eynî dewrê de ye.

Ji Filistînê de yekcarî zêdetir hatî ev leyîstina ev lîstik, Filistîn û wek binavandinên bindesta vegîrtîya axa Filistîn de jin dibinên Erebên İsrail re bi tenê hilweşanên nû anîn e.

Gelşa Kurd, bêguman ku biratîya gelan û di nav gelan de hatî dîtina bersiva bêrîyên aşîtî gelşek sîyasal e.

Di bêguman ku, Kurdên jin dibi yên ji hemê welatan rizgar birina  ji zordestî û tunehî hatî hejmartin û ji îmha kirinê pir mafdarek daxwazîya sîyasal-civakî ye.

Ji welate me jî him zordestîya serê Kurdan him jî çendik û çend salan şerên  kûr bûnenên  vekirinên  birînên kûr bûyî û rastîya Şerê Pîs hîmek gelşê sîyasal-civakî ye.

Di gelşa Kurd, cig girtîya sîyaseta herêma emperyalîzmê ku ji bo hemû kesî ne raz e. Di emperyalîstan gelşa Kurd ji bo vegirtina Êraqê anî ye gerekîyek. Ji bo îranê di nav têkilayîyen emperyalîst gelşa Kurd jî dîsa wek berê dikarê bikaranîn e.

Ji berepaş, wekî mînak di bersiva ji vê mijare ku nedîtîya polîtîkaya zordestî, li ser navê emperyalîzm ji Tirkiye hatî daxwazîyan xizmetan na nezanî ye.

Li vir de berpirsî helbet li serî peşî bi salan e hatî didom inkar û bi polîtîkayen imha re Tirk û Kurdan bi hevre kirî dijmin polîtîkayen dewleta faşîst û derdora dewletê de hatî rêxistinen netewepereste Tirk e.

Êdî wek vê arî û naye hatin inkar kirinek rastî ku bêrîya aşîtî û azadîya gelê Kurda hatî stendina bindestê xwe yan hêmanen burjuvayê Kurdin en.

Di rola emperyalîzme û însîyatîfa hatî guherînan wê,vê tabloyê hin jî tevlihev dike. Ji gelşa Kurd de hêz û çalakîya emperyalîstan zêde dibe.

Carek din jî emperyalîzm, ji gelşa pirî jêya  herêmî de pozîsyona biryar dayîne re derbas dibe.

Carek din jî emperyalîstan, piştî çêkirina kişkirana şer, mifteya aşîtîye dike destê xwe de.

Û ev rewş carek din jî lêkdan û şer kiş dike.

Ji hukûmeta Tirkiye ji bo alîkarî jê stendina emperyalîzm hemû tawîzan bi çavê xwe neniqîne dide.Ji binkeya asîmanîya Încîrlîkê de emperyalîstan,gava ku carek din anî bîne li Tirkiye nîskoka êrîşa navneteweyîyek rayen bûn xwedî,ji hûkumeta îslamî û faşîsta Tirkiye wek îhtimalen ''Di nave PKK anî were cem rêxistinen terör'' an jî '' Bi Qandîl were vala kirin û ji bikişîne Sûrî'' re kêf dibine.

PKK vê lîstikê de li bersiva îhtimala were  berteref bûna berdanê, dest dihilîne û angajmana şerê îslamî û dagirker û Osmanîyen nû re bê bersiv na hêle.

Û ji vê tabloyê carek din gerên aşîtîyên emperyalîst derdikeve!

Li alîyekî Berzanî  bi zexm bike, li alîyek din ji bo li Îranê dûr bike û di emperyalîzma ABD zêde kirina kontrola li ser Rêvebirina Herêma Kurdistan nêzî li Sûrî hatî raxistin statûya sîyasalek Kurd tê karin berpêş bibe.

Li nav Tirkiye ji bo aşîtî qoz û bendewarîyen emperyalîstan eşkere ne.

Di hêzên Kurden li nav Sûrî na bi tenê DAİŞê, dixwazin bi bersiva rewa hûkumeta Sûrî re jî şer bikin û gava ku bibin parçeyek ''koalîsyon'' bi komen îslamîyen derveyî DAİŞ, bi xirtolen leşkeren bipereyen ÖSO re çêkirina desthev girtin tê dixwazin.

Di tevgera Kurd ku timikî anî ser zimanên xwe ''bi Tirkiye bûn'' jÎ li alîyekek de li şeklê tê gotinen bi paradoksî  handanên emperyalîstan heyî na razê hejmar e.

Di bêguman, li vê mijare de bê danîna hemû çavderîyan, were peytandinen hemû diyarok û pêvajoyan li wexten nêzik dikare were guherandin û xelas bibe an jî bi hemberê xwe we veguherîne. 

Ne hatî guherîna rastî ku di nav rojhilatanavîn de wek şerê, aşîtî jî li nav herêma tevgera emperyalîzmê de ye.

Di aşîtîya emperyalîst qat wext payîdar û gelana bigihîna aramîya hev re naye. Ji nav rojhilatanavîn de rêzika çalakîya emperyalistan şer e, di awetina wê ku aşîtî ye. 

Partîya Komûnîst , bêrîya azadî û aşîtîya gela re sozdar e.

Partîya Komûnîst,li hember vê bêrîya îstismar kirine, di eslê xwe de aşîtî û azadîye dûrtir aveştinen pêngaven emperyalîstan re were bikaranîn,wezifeya agahkirina gelên me re xwedî ye.

Dî aşîtî bi emperyalîzm re naye.

Di kapîtalîzma Tirkiye  gelşa Kurd bi weke aştîxwaz bi derixistine ne mumkûn e.

Partîya Komûnîst, li erdnîgariyek mezin de çîne karker û desthev girtina partîyen çînen wê û di derê hevpara hilbûn hêvîya aşîtî nabûn angaş dike.

Di serê meha Sermawez  li welate me de ''disa'' hilbijartin dê çêbibe.

Di 1 Sermawez ji eynî wext li nav Tirkiye dê çêkirina civîna  Navneteweyî Karker û Partîyen Komûnîstan jî roja dawî ye.

Partîya Komûnîst, li Hêrêma Balkanan heta Rojhilatanavîn û Qefqaza li erdnîgaren  direj dibe de çîne karkeran dê însiyatîf bistîne,di gelên kedkaren bi dora  pêşdaren  hêzên vê çîne dê kom bûna re tekoşînek aşîtî darpêş dike.

Di aliyê din derew e.

Di aliyê din binkeya asîmanî ya Încîrlîkê ye. Di aliyên din xelas nebû yen gefa 

DAİŞ û zorandina desthevdarîya rêxistina îslamî ne. Di aliyên din vegirtina emperyalîst e.

Di aliyê din provakasyona Erdoğan e. Di aliyê din vêprovakasyonan bi sebir re temoşe kir û bikaranîna ji bo bandora xwe mezin kirîyen emperyalîzma ABD ye.

Di qedandina dîktatoran dê bînin jî û di herêma me re aşîtîya payîdar dê bînin jî eynî ye.

An sosyalîzm an hovîtî!

Partîya Komûnîst
Navenda Komîteya