Kemal Okuyan: ‘Sermaye Erdoğan’sız AKP rejimi istiyor’

Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programına konuk olan Kemal Okuyan, 7 Haziran seçimleri ve sonrasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Okuyan, sermaye sınıfının Erdoğan’sız bir AKP rejiminin devamından yana olduğunu söyledi.

Haber Merkezi

Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programına konuk olan Komünist Parti Merkez Komite Üyesi ve soL yazarı Kemal Okuyan, 7 Haziran seçimleri ve sonrasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘ESAS SORUN ERDOĞAN’IN YERİNE NE KONULACAĞI’

Okuyan, ABD ve Avrupa Birliği’nin Erdoğan’ın iktidara gelişinde büyük bir payı olduğunu hatırlatarak, “Şimdi aynı güçler bir takım nedenlerle desteklerini çekseler, Erdoğan bir günde yalnızlaştırılır. O kadar basit değil belki ama Erdoğan çok yıprandı ve bu mümkün” diye devam etti.

Egemenler açısından esas sorunun Erdoğan’ın yerine ne konulacağını belirlemek olduğunu vurgulayan Okuyan, “Erdoğan’a yönelik öfkenin nerelere gidebileceği Haziran’da görüldü. [Egemenler] Halkla oynanmayacağını gördüler” dedi.

Kemal Okuyan, uluslararası sermayenin Erdoğan’ın yerine “daha makul bir alternatif” aradığını ifade ettiği sözlerine, “Bu seçimde yapılmak istenen de böyle bir alternatifin yaratılabileceğini göstermek” diye devam etti.

AKP’DE DAĞILMANIN NEDENİ

Programın Fehmi Koru’nun AKP’de dağılma işaretlerine ilişkin yazısının değerlendirildiği kısmında Okuyan, AKP’nin bu seçimde ancak bazı çılgınlıklar yaparak sonucu etkileyebileceğini, Suriye’ye yönelik bir saldırının bu tip bir çılgınlığa örnek olabileceğini ifade etti.

AKP’deki dağılmanın nedensiz olmadığını belirten Kemal Okuyan, “Bu iktidarla kurulan model çöktü. Bunu kabullensinler. Ancak bu karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi azaltmıyor, aksine artırıyor. Her türlü çılgınlığı yapabilirler. Ancak tarih açısından bakıldığında Erdoğan bitmiştir” diye konuştu.

Kemal Okuyan, sermaye sınıfının Erdoğan’sız bir AKP rejiminin devam etmesi için çaba sarf ettiğini vurguladı ve Kemal Derviş’in yeniden gündeme getirilmesi gibi örneklerin sermaye sınıfına bu açıdan verilen güvenceler olduğunu ifade etti.

‘LAİKLİĞİ YENİDEN KAZANMAK ZORUNDAYIZ’

Kemal Okuyan, “Erdoğan’ın gitmesiyle Türkiye dinci faşizmden uzaklaştırılabilir mi” sorusunu, “Her zaman büyük dönüşümler uçları zorlar, ama sonra geriye çekilir. Genellikle ileriye doğru gidişler de geriye doğru gidişler de böyledir. Türkiye bir karşı devrim yaşadı. Örneğin laiklik elden gitti. Erdoğan’ın düşmesiyle laiklik falan geri gelmez. Laikliği yeniden kazanmak zorundayız” diye yanıtladı.

Okuyan seçim sürecinde barajı geçme iddiasında olan bütün partilerin dinsel bir söylem kullanmalarını, Türkiye’de siyasetin getirildiği durumu gösterdiğini söyledi.

Kemal Okuyan laikliğin önemiyle ilgili olarak da, “Laikliğe hep inan insanlarla devlet arasındaki bir sürtüşme olarak algılandı. Hiç alakası yok. Sorun şu: Din, siyasal alanı bozan bir unsur. Benim inancım ya da inançsızlığım kimseyi ilgilendirmez. Ama ben gücünü kutsallardan, dinden alan bir Erdoğan’la mücadele etmekte zorlanıyorum. Din ve para siyaseti kirletiyor ve ikisinin de siyasetten dışarı çıkarılması gerekiyor” dedi.

‘KOLAY BİR ÇÖZÜM YOK’

Kemal Okuyan, Ayşenur Arslan’ın “Haziran heyecanını 8 Haziran’da yeniden kazanabilecek miyiz” sorusunu, “Türkiye’den umut kesilmez. Ben bu düzeni değiştirmek isteyen bir partinin üyesiyim. Ben bu düzeni AKP’li de AKP’siz de istemiyorum” diye yanıtladı.

Erdoğan’ın toplumu yorduğunu söyleyen Okuyan sözlerini, “Belki AKP’de de birçok insan ‘kurtulalım şu adamdan’ demeye başladı. Erdoğan’ın yarattığı öfke topluma büyük bir enerji verdi. Bu öfkeden korktular ve toplumun heyecanını düşürdüler. ‘Oy vermek yeterli’ dediler, oysa yetmez. Oy vermek önemlidir, ama 4 yılda bir yapılan seçimlerle hiçbir şey değişmiyor. Kolay bir çözüm yok. Çözüm yolu örgütlenmekten geçiyor. Herkesin bunu görmesi gerek” diye sürdürdü.

Okuyan toplumda ciddi bir çürüme olduğunu, aynı toplumun Haziran Direnişi gibi bir güzelliği de, ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetlerini de ortaya çıkarttığını vurguladı. Toplumun dönüşümü ve düzen değişikliğinde kadınların rolüne işaret eden Kemal Okuyan, “Komünist Parti bu nedenle seçimlerde 550 adayını da kadınlardan seçti. Çünkü şunu gördük; bu toplumun dönüşümü için en duyarlı olanlar kadınlar. Bunu biraz da Erdoğan’a borçluyuz. Türkiye’de kadınlar tehdidi çok iyi algılıyor. Çünkü bu sistem en fazla kadınlara saldırıyor ve insanlar bu saldırılara boyun eğmeyecektir” dedi.

‘TÜRKİYE’Yİ BAŞTAN AŞAĞI YENİDEN KURMAK İMKANSIZ DEĞİL’

Programın sonunda Türkiye’yi baştan aşağı yeniden kurmanın imkansız olmadığını vurgulayan Okuyan, Komünist Parti’nin bu iddiayla hareket ettiğini belirterek şöyle devam etti: “[Komünist Parti] Oy avcılığına çıkmış bir parti değil, barajı aşma şansı da yok. Ama çok büyük bir iddiası var. Biz son 15 yılda attığımız her adımda doğrulandık. Son 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkışımız da bu iddianın ürünüydü. Biz Erdoğan’a ‘sen karar veremezsin’ demek için çıktık o meydana. Dolayısıyla izleyicilerimize seçimlerde Komünist Parti’yi de düşünün derim.”