İnatçı bir devrimcinin ardından: Adem Güler...

'Kırıkkale’de kimse bir şey yapamaz, solcular nefes alamaz denilirken, boyun eğmeden, kafa tutarak, inatla bir mücadele başlattık. Adem de bu mücadelenin en gözü karasıydı ve günün birinde, adı anılmayan, adı bilinmeyen bu genç devrimcilere verdiğimiz sözümüz yerine gelecektir elbet...'

soL - Ali Ufuk Arikan

Kırıkkale’nin Kulaksız Köyü’nde yaşayan yoksul bir ailenin çocuğuydu Adem Güler. 

23 yıl sürdü sadece yaşamı, onun için dolu dolu olan bir 23 yıl…

Sosyalizmle tanışması kardeşi İsmail’le başladı. Kardeşi, Kırıkkale’de solcu Halk-Der’e giderken, Adem’in arkadaş çevresi ise Kırıkkale için şaşırtıcı olmayan şekilde milliyetçilerden oluşuyordu.

Halk-Der içinde solcu örgütlerle bağ kuran İsmail, abisi Adem’in baskılarına da maruz kalıyordu o günlerde.

Adem dernekte yatıp kalkmaya başlayan kardeşini bir gün döverek eve götürmek bile istemişti. Yaşanan bu kavgalar, kardeşinin ısrarla mücadele içinde olması Adem’i de mücadelenin içine çekmeye başladı. Kardeşinin okuduğu kitaplara merak sardı, haftalarca kardeşinin getirdiği kitapları okudu.

Türkiye’de devrimci mücadelenin yükseldiği günlerde, 1977’ye gelindiğinde Adem de artık ülkücü arkadaş grubundan ayrılmış ve devrimci mücadeleye katılmıştı artık.

Önce Makina Kimya Fabrikası’ndan işçi örgütlemeye, dergi dağıtmaya başladılar kardeşiyle. 

“Gözü kara biriydi abim” diyor İsmail, 1977’nin sonunda Sosyalist Gençlik Birliği’nin düzenlediği mitinge ateş açıldığında, Adem’in saldıranların üzerine koşup kovaladığını anlatıyor.

“Hem gözü karaydı abimin hem de çok sevilen bir gençti. Solcu bir öğretmen, bir genç tehdit edildiğinde gider tek başına alır, evine kadar, işine kadar eşlik ederdi. Korkarlardı da abimden, çok cesur bir devrimciydi” diyor.

12 Eylül yaklaşırken faşistlerin Kırıkkale’deki saldırılarının arttığını belirten İsmail, abisinin TÖB-DER, TİP ve Maden-İŞ’in ortaklaşa oldukları merkezdeki binaya giderken 20 kişilik bir grubun saldırısına uğradığını, silahını çekerek direndiği ve bir binanın üst katına sığındığını aktarıyor. Kuşatılan binayı daha sonra polisler çevrelerken, olay yerine gelen savcının teslim olmaya çağırdığını ama abisinin buna yanaşmadığını söylüyor. Çevredeki tüm binaların kuşatılması sonrası abisinin kendilerinin de yaptığı çağrı sonrası teslim olduğunu belirten İsmail, daha sonra Adem’in tutuklanarak Mamak Cezaevi’ne gönderildiğini anlatıyor.

Abisinin tutuklanmasından hemen sonra kardeşi İsmail de tutuklanıyor. Yaklaşık 8-9 ay cezaevinde kalan Adem tahliye olduğunda kardeşi hâlâ cezaevindeydi.

Kırıkkale’ye geri döndüğünde artık en önemli yoldaşı, kardeşi yanında değildi.

İnatla, yalnız kalsa da, 12 Eylül öncesindeki büyük baskı onu hedef alsa da mücadeleye devam edecekti Adem.

Kırıkkale Yenimahalle’de, solcuların o dönem yoğunlukta olduğu bir mahallede, bir akşam vakti yazılamaların silinmemesi için dolaşan Adem, Kuyu durağında silahlı bir saldırıya uğrayacaktı.

Tarih 20 Temmuz 1980…

Bundan tam 39 yıl önce.

12 Eylül’e bir buçuk ay kala vurularak öldürüldü Adem.

Adem’i polislerin mi vurduğu, faşist bir grubun mu saldırısına uğradığı hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı. 

İsmail, abisi Adem’in katılamadığı cenaze töreninin Kırıkkale’de o döneme kadar yapılan en büyük cenaze töreni olduğunu aktarıyor.

Kırıkkale’nin devrimci Adem’i yıllar sonra da bu kentte mücadele verenlerin aklında olacaktı…

“Kırıkkale’de kimse bir şey yapamaz, solcular nefes alamaz denilirken, boyun eğmeden, kafa tutarak, inatla bir mücadele başlattık. Adem de bu mücadelenin en gözü karasıydı ve günün birinde, adı anılmayan, adı bilinmeyen bu genç devrimcilere verdiğimiz sözümüz yerine gelecektir elbet” diyor İsmail.