Hukukçulardan 17 Aralık açıklaması: Unutulur deme sakın

Hukukta Sol Tavır Derneği, 17 Aralık'ın yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada "Unutmayın. Bizler varız, buradayız, unutmayacağız ve işlediğiniz tüm suçların hesabını soracağız" dedi.

17 Aralık yolsuzluk operasyonuna ilişkin Hukukta Sol Tavır Derneği'nden de açıklama geldi.

Derneğin açıklamasında şu  ifadeler yer aldı:

UNUTULUR DEME SAKIN!

17 Aralık 2013'te bir dosya açıldı. Gerici iktidarın "dünya malına" nasıl da düşkün olduğunu hep birlikte bir kez daha teyit ettik bu dosyadan çıkanlarla. Kanunlarda yer alan rüşvet, irtikap, görevi kötüye kullanma ve yolsuzluğa dair daha ne kadar suç varsa hepsi, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan meblağlarla karşımızdaydı. Her türlü delil sadece soruşturma evraklarından değil, oturma odalarımızdaki televizyonlardan, gazetelerdeki boy boy fotoğraflardan her birimizin ezberine kazınmıştı. Ayakkabı kutuları, kol saatleri, yatak odalarındaki para sayma makineleri, ses kayıtları ve daha niceleri...

İktidar, adeta organize bir suç örgütü gibi çalışmış, en aşağıdan en yukarıya örgütlü bir biçimde milyonlarca dolarlık yolsuzluk vakalarını gerçekleştirmişti. 

Sorumluların bir kısmı; bakan oğulları, iktidara yakın iş adamları gözaltına alındı. Dönemin başbakanının oğlu adına, hiç bir zaman hayata geçirilmeyen yakalama kararları çıkarıldı. Deliller sabit, suçlular belliydi. Dokunulmazlık zırhı altında olanlar dahil ilişkiler deşifre olmuştu. 

İki gerici kutbun çekişmesi sonucu ortaya çıkan tablo, "yesinler birbirlerini" diyerek kayıtsız kalınmayacak kadar vahimdi, zira çalınan bir halkın geleceğiydi. Soma'da saati 5 liraya maden ocaklarında çalışırken göçük altında kalan madencilerin, rezidans inşaatının asansöründe yere çakılarak ölen işçilerin, aydınlık ve özgür bir ülke için çıktıkları meydanlarda dövülerek, vurularak öldürülen Berkinlerin, Ali İsmaillerin geleceğiydi çalınan. 

Bugün 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun üzerinden tam bir yıl geçti. Gözaltına alınan tüm sorumlular çoktan serbest bırakıldı. Soruşturmayı yürüten polisler ve savcılar görevden alındı, çeşitli yaptırımlara uğradı. Basına konuya dair yayın yasağı getirildi, meclis bünyesinde kurulan soruşturma komisyonu "aklama komisyonu" olarak çalıştı ve gelinen noktada sübut olan suç cezasız bırakıldı.

Biz hukukçular, bir kez daha Ceza Kanunu'na dair bildiğimiz ne varsa "iktidarın işine gelmediğinde" unutmamız gerektiğini öğrendik. Kanun önünde eşitlik, adil yargılanma, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı... Hepsi iktidarın elinde eğilip büküldü, kanunların başına bir varmış bir yokmuş yazılmalıydı bundan böyle, zira hepsi birer masaldan ibaretti, egemenlerin isteğine göre, hukukun genel ilkeleri ve kuralları bir vardı, bir yoktu.

Biz hukukçular bu süreçten başka şeyler de öğrendik; hak mücadelesinin sadece pozitif hukukla verilmeyeceğini, adalet talebinin kanunları ve kanun yapıcıları aşan meşruluğunu, adalet hedefiyle örtüşmeyen her türlü "yasal" işlemin gayrimeşru olduğunu bir kez daha öğrendik. 

Ve şimdi, yap boz tahtasına çevirdiği kanunlarla, memur gibi görevden alıp, göreve atadığı hakim-savcılarla, özel ordusu haline getirdiği polisle kendini sonsuza kadar güvende zanneden iktidara kötü bir haberimiz var: Adalet talebinde zamanaşımı yoktur! Toplumsal hafıza zaman aşımına uğramaz! İşlediğiniz tüm suçlar bu ülkenin ilerici hukukçu birikimi tarafından bir bir ekleniyor vereceğiniz hesapların arasına. İhlal ettiğiniz her hak, halkın cebinden çaldığınız her kuruş, hapishanelerinizde özgürlüğümüzden gasp ettiğiniz her saat ve kast ettiğiniz her can işleniyor. 

Unutulur sanmayın sakın. Unutmayacağız. Bizim, yani bu ülkede adalet mücadelesi veren, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren hukukçuların varlık sebebi, sizden işlediğiniz her suçun hesabını sormak ve halkın adaletini tesis etmektir. 

Unutmayın. Bizler varız, buradayız, unutmayacağız ve işlediğiniz tüm suçların hesabını soracağız. 

17 Aralık 2013'te açılan dosya, biz kapandı diyene kadar kapanmayacak!