HDP Silvan ve Nusaybin raporu: IŞİD'in Türkiye kolu Esedullah timi ile...

HDP, Diyarbakır’ın Silvan ve Mardin’in Nusaybin ilçelerindeki operasyonlarla ilgili raporunu açıkladı.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar dün Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek, Diyarbakır’ın Silvan ve Mardin’in Nusaybin ilçelerindeki operasyonlarla ilgili raporlarını açıkladı.

18 Ağustos-14 Kasım arasında Silvan’da 16 sivilin öldürüldüğünü savunan Baluken, şunları söyledi:

"Sokağa çıkma yasağı adı altında devlet terörü sürdürülüyor. 20 bine yakın insan Silvan’dan göç etmek zorunda kaldı. Bu operasyonlarda devlet güçleri dışında birtakım çete yapılanmaları, paramiliter güçler rol aldılar. IŞİD’in Türkiye kolu olan Esedullah timiyle birlikte insanlığa karşı suç işlediler.”

Sancar ise son 6 ayda 17 ilçe ve kent merkezlerinde toplam 117 gün sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini söyledi. Raporda, sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar sırasında bebekli annelerin sütten kesildiği belirtilirken, “Eczaneler kapalı olduğu için ilaç alamayan aileler, ateşleri düşsün diye bebeklerini buzdolabına koyarak tedavi etmeye çalıştılar" denildi.

HDP’nin parti raporunun “Sonuç ve Değerlendirme” bölümünde ise şu ifadeler yer aldı:

“İlan edilen geçici askeri güvenlik bölgeleri, özel güvenlik bölgeleri, sokağa çıkma yasakları gibi uygulamalarla Kürt halkı sindirilmek istenmektedir. Fiziksel hasarların yanı sıra halkta derin psikolojik hasarlar oluşmuştur. Sorun Kürtlerin geleceğinin ne olacağı sorunudur. Kürt halkı 21. yüzyıla statüsüz girmek istememektedir. 12 Eylül’ün faşizan anayasası Kürtlere bir gömlek dar gelmektedir ve Kürtler anayasal olarak da tanınmak istemektedir. Kürt halkı 21. yüzyıla girerken demokratik ve özgürlükçü bir anayasa temelinde statü talebini özyönetim ilanları ortaya koymuştur. Devlet ise bu talebe karşı top ve tankla karşılık verince bir halk kendi öz savunmasını ortaya koymakta, ölümü göze alarak direnmektedir. Kürdistan’da yaşanan direniş aslında statü isteyen özgür bir halkın doğuş sancılarıdır. Yaşanan çatışmaların bitmesinin yolu tahkim edilmiş bir ateşkesten geçmektedir. Dolmabahçe mutabakatına geri dönülmesi, taraflar arasındaki görüşme trafiğinin başlatılması gerekmektedir. Demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa temelinde halkın meşru taleplerinin masaya yatırılması sorunların çözümü için aciliyet gerektiren bir adım olarak önümüzde durmaktadır.”