'Erdoğan'ın genelev ziyaretini' yazdı

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fazıl Say konserine gitmesi sonrası gündeme gelen tartışmaları geçmiş hatırlatmalı ilginç bir yazıyla değerlendirdi. Terkoğlu, Erdoğan'ın 1989 seçimleri öncesi geneleve yaptığı seçim ziyaretini yazdı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fazıl Say konserine gitmesi sonrası gündeme gelen tartışmaları değerlendirirken, Erdoğan'ın geçmişte yaptığı ilginç ziyaretleri köşesine taşıdı.

Eski cumhurbaşkanlarının klasik müzik konserlerine gidişlerinden örnekler veren Terkoğlu, "Sahi, biz bu noktaya nasıl geldik? Bir cumhurbaşkanı ülkenin dünyada en çok tanınan müzisyeninin konserine gidiyor. Herkeste neredeyse “devrim oldu” havası…" ifadelerini kullandı.

Terkoğlu, "Erdoğan’ın gittiği genelev" başlıklı yazısının ilgili bölümünde ise, Erdoğan'ın ziyaretine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

1989 yerel seçimleri arifesi. Yine bir mart ayı. Beyoğlu’ndaki genelevde o gün sıra dışı bir hareketlilik var. 
Mahallenin Milli Görüşçü delikanlısından bir cılız ses duyuldu: 
“Biraz sonra belediye başkan adayımız Recep Tayyip Erdoğan sizleri ziyaret edecek.” 
Kadınlar şaşkındı. Kimileri başına tülbent aldı. Sarıklı cüppeli bir adam bekliyorlardı. İçeri takım elbiseli, tıraşlı Erdoğan girdi. 
“Biz sizi içine düştüğünüz karanlık dünyadan kurtarmak istiyoruz” sözleriyle niyetini anlatıyor, “oyunuzu, gönlünüzü, desteğinizi istiyorum” diye beklentisini aktarıyordu. 
Erdoğan’ın genelev ziyareti ilk olmadı. 5 yıl sonraki seçimde de gitti. Sadece oraya değil, meyhaneye de, birahaneye de gitti, içki masalarına daoturdu. Hatta Refah Partisi’ne ikna olan kadınlardan bazıları seçim çalışmalarına katılıp, partiye oy istedi. 

Menzilcilerin kahvesinden kovuldu
O kadar ilginç ki… 
Erdoğan, seçim gezisinde Menzil Cemaati’nin Eyüp yakınlarındaki kahvehanesine girerken durduruldu. Kahvehane sahibi durumu açıklıyordu: “Menzil’dekiler ‘Biz RP’ye değil başka partiye oy vereceğiz’ dediler. Bunun için sizi içeri alamayız.” 
Hep kazanan ata oynayan tarikatın müridi, Erdoğan’ın içerdekilere propaganda yapmasına izin vermiyordu. Kavga çıkmasını araya giren o adam önledi: “Efendim, benim dükkânım karşıdaki meyhanedir. Arzu ederseniz size ben orada çay ikram edeyim.” 
Erdoğan, Menzilcilerin kahvesinde bulamadığı sandalyeyi karşısındaki meyhanede buluyordu. Vedalaşırken “Biz de sizin gibi inançlı insanlarız. Biz de bu ülkenin kalkınmasını istiyoruz. Bizi ihmal etmeyin” sözleriyle uğurlandı. 
Bülent Arınç, o günleri “Meyhanelere birahanelere girmişimdir, şişeleri saklamaya çalışan insanlar görmüşümdür, tanıdığım insanların yüzleri kıpkırmızı olmuştur” diye anlatıyor, “İster oy versinler ister vermesinler, bu bizim toplumla barışma modelimiz oldu” sözleriyle devam ediyordu. 
Milli Görüş’e yakın gazeteci ve dönemin tanığı Fehmi Çalmuk’un Ruşen Çakır’la birlikte yazdığı “Recep Tayyip Erdoğan-Bir Dönüşüm Öyküsü”kitabında bunlardan daha fazlası da anlatılıyor. Konuştuğum Çalmuk, “18 kitabım arasından en az satanı” diye anlattı 2001’de çıkan kitabı. Genelev ziyaretine, İlahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın Kasımpaşalı kabadayı akrabalarının refakat ettiğini söyledi. Öyle ya, Erdoğan’ın rol modeli de belinde silahı eksik olmayan Kasımpaşalı kabadayı ağabey Sultan Demircan’dı.