Erdoğan 'seçim mitingi' yapıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan Denizli'de yaptığı konuşmada ne açıklamalarına tepki gösteren Arınç'a yanıt verdi ne de Öcalan'ın Newroz mektubuna değindi. Erdoğan, 7 Haziran'da seçime girmeyecek olsa da 400 vekil istediğini belirterek başkanlık sistemi propagandası yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Denizli'deki Çınar Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptğı konuşmada yine başkanlık sistemine değindi. Bir parti lideri gibi yaptığı icraatları anlatan Erdoğan, ''Ben şu parti, bu parti için demiyorum. Gelin 400 milletvekili verin bu dönem parlamento bu işi bitirsin diyorum'' ifadelerini kullandı. 

Erdoğan konuşmasında Gezi eylemlerine değinmeden edemedi ve şöyle dedi: "12 yılda 3 milyar 250 milyon ağaç ve fidana baksınlar. Bunları bu iktidarımız döneminde toprakla buluşturduk.  Vatandaşlarımızı nefes almak için kurduğumuz şehir ormanlarını ziyaret etsinler. Gelsinler bu yıl 250 milyon yeni fidandan birini de onlar sahiplensinler. Ağacı sevmek böyle olur, ormanı korumak böyle olur. Kuru gürültü ile çevrecilik yapılmaz. Taksim’de Gezi Parkı’nda 12 ağacın yeri değiştiriliyor diye dünyayı ayağa kaldırıp, ortalığı yakıp yıkanlar diktiğimiz 3 milyar 250 milyon  fidan ve ağacı dikmezler çünkü onların derdi ağaç değil."

Arınç'ın bugün Erdoğan'a tepki göstererek yaptığı "hükümeti yıpratıyor" açıklamasına dair bir söz söyleyemen Erdoğan, Öcalan'ın Diyarbakır'da okunan Newroz mektubuna da değinmedi. 

Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Yeni bir seçimin arifesinde Türkiye bu ihtiyacı konuşuyor. Ben şu parti bu parti için demiyorum. Gelin 400 milletvekili verin bu dönem parlamento bu işi bitirsin diyorum. Bu meseleyi çok süratli şekilde çözümü kavuşturacak alt yapıya sahibiz. Bu kararı hayata geçirecek çoğunluğa ihtiyaç var. 7 Haziran’da bu mesele de çözüldü mü Türkiye yeni anayasasına kavuşacak demektir. Yeni anayasa ile birlikte başkanlık sisteminin de gündeme gelmesi gerekiyor.

BU GÖMLEK BU BEDENE DAR GELİYOR

Bugünkü Türkiye demokrasiden ekonomiye kadar çok farklı bir yere geldi. Artık bu gömlek bu bedene dar geliyor.  Bu sistemi bırakıp, başkanlık sistemine geçmeliyiz. Ben büyükşehir belediye başkanıyken bile birilerini tüyleri diken diken oluyor.

“Tek adam,  padişahlık” diyorlar. Siz hangi dönemde yaşıyorsunuz. Bu millet diktatörlük heveslilerine eyvallah der mi. Biz de tek adamlık olmaz. Onların kültüründe var milli şef. Onların derdi başka. Başkanlık sisteminden diktatörlük çıkmayacağını onlar da gayet iyi biliyor. Onların derdi endişesi başkanlık sisteminin doğrudan milletini iradesine dayalı yapısı.

"BİRİLERİ ÇIKIYOR..."

Güçlü bir Meclis’in olduğu yerde bugün yaptıkları gibi sistem kitlenmeyecek. Bunu çok iyi biliyorlar. Birileri de çıkıyor Türkiye’ye has başkanlık sistemi olmaz diyorlar. Kendi kültürümüzü güçlendirilmiş bir başkanlık sistemi oluşturamaz mıyız? Başkanlık sistemi bizim kültürümüze yabancı değil. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki veya başka bir ülkedeki sistemi neden aynen kopyalayalım.  İşte medeni kanunu İsviçre’den tercüme yoluyla alıp uygulamaya kalkmışız, ceza kanunu Roma’dan alıp uygulamaya kalkmışız. Bu kanunu değiştire değiştire kendimize uydurabildik. Pek çok konuda aynı sorunu yaşadık. Müslümana aynı delikten iki defa ısırılmak yakışmaz. Aynı sistemi aynı şekilde anlamaya gerek yok. Başkanlık sistemi hakkında aynı hatayı bir kez daha yapma mecburiyetimiz mi var?"