Erdoğan: Benden daha Alevisi olamaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'da "Gençlik Buluşması" etkinliğinde konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MÜSİAD'ın Almanya'da düzenlediği Karlsruhe "Gençlik Buluşması" etkinliğinde konuşuyor. 

Yurtdışında yaşayan vatandaşlara oy kullanma çağrısında bulunan Erdoğan 'oy kullanmak bir külfet değil, bir ayrıcalıktır' ifadesini kullandı. Yurt dışında yaşayan vatandaşların 6 milyon oy potansiyeline sahip olduğunu hatırlatan Erdoğan, hiç bir parti bunu ihmal edemez. Bunu ihmal edersek 6 büyükşehirin oyunu ihmal etmiş oluruz dedi. 

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

İçeride ve dışarı bu milletin değerlerine düşman olanların olduğunu biliyoruz, şahsım ve hükümet değil bütün vatandaşlarımız yaptıkları saldırılara maruz kalmıştır. Almanya'da yaşayan 1 milyon 450 bin seçmen seçimlerde belirleyici bir role sahip olacak. Biz yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerdeki temsilciliklerde oy kullanmalarının önünü açmış bulunuyoruz. Oy kullanmak bir külfet değil; tam tersine bir imkandır, ayrıcalıktır, fırsattır. Gücünüzü en iyi göstereceğiniz yer dağlardaki silahlar değil sandıktır.

Biz silahları kullanarak iktidar olmadık. Birileri silahlı terör örgütlerini kullanarak bir şeyler yapmaya çalışıyor 

Almanya Cumhurbaşkanı'yla dün bir telefon görüşmesi yaptım. "Türkiye'nin refah düzeyinin ne denli arttığını görüyorum. Bunu Türkiye ziyaretinde de hissettim" dedi. Artık 50 yıl önceki Türkiye yok. Sizler bu yeni vatanın alperenlerisiniz.

Bunlar sevemezler. İnsan öldürende sevgi olur mu? İnsanları katledende sevgi olur mu? Öyleyse oyuna gelmemeniz lazım.

Onlar tek millet diyebilir mi? Tek bayrak diyebilir mi? Tek vatan diyebilir mi? Tek devlet diyebilir mi? O zaman 7 Haziran'da bunu diyemeyenlere gereken cevabı benim Almanya'daki kardeşlerim vermelidir.

BENDEN DAHA ALEVİSİ OLAMAZ
Yavuz Sultan Selim Köprüsü bile onları rahatsız etti. Avrupa’da da Ali’siz Alevilik’ten bahsediyorlar. Eğer Alevilik Hz. Ali'yi sevmek ise benden daha Alevisi olamaz. Ancak Alevilik bir dinse Tayyip Erdoğan orada yok.

Marmaray şu ana kadar 73 milyon kişiyi taşımış durumda. Biz Fatih'in torunlarıyız. Dedemiz Fatih gemileri karadan yürüttü. Biz de metroyu denizin altından yürütüyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli gelirimizi 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkarttık. Yurtdışına iş gücü gönderen Türkiye artık yurtdışından iş kurmak, çalışmak için gelinen bir ülke haline döndü. Eskiden bizim evlatlarımız üniversite için yurtdışına gidiyordu, Şimdi 13 bin 500'ü bizim verdiğimiz bursla olmak üzere 50 bin civarında uluslararası öğrenci ülkemizdeki üniversitelerde eğitim görüyor.Siz milli bir sessiniz onun için buna ihtiyacımız var. Kalkıp da Ermeni meselesinde Avrupa Parlamentosu'nda ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunanlar gibi değil tavrı koyanlardan olan ses. Ben işte sizleri öyle görüyorum. Kardeşlerim eğer milletimizin inancına, değerlerine, tarihine, kültürüne bağlı siz kıymetli insanlar, bu imkanı etkin bir şekilde kullanmazsak gelir başkaları bunu kullanır. Şu anda sahada harıl harıl çalışanları görüyorsunuz değil mi? Sizler alanı boş bırakırsanız, birileri gelir doldurulur.
İşte o zaman hem Türkiye'de hem burada muhatap onlar olur. Buradaki ve Avrupa'nın tüm ülkelerindeki, tüm şehirlerindeki kardeşlerimin böyle bir duruma asla izin vermeyeceklerine inanıyorum. Hakkınıza, hukukunuza, geleceğine sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Ben bu konuda sizlere güveniyorum."dedi.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Yurtdışında yaşayan kardeşlerimizi artık gurbetçi olarak değil, yurtdışındaki gücümüz olarak görüyoruz. Sizler sabrınız, azminiz ve gayretinizle gurbeti vatan haline dönüştürdünüz. Sıkıntılarınızın olduğunu biliyorum. Artık sizler için 50 yıl önceki Almanya yok bunu biliyorum. Yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz her yer bize vatandır. Almanya Cumhurbaşkanı ile dün bir görüşme yaptım. O görüşmede, 'Türkiye'nin refah düzeyinin ne denli arttığını görüyorum, bunu ziyaretimde de hissettim', 'Almanya'da bulunan Türk kökenli vatandaşlarımızla ve burada bulunan soydaşlarınız ile münasebetlerimiz çok daha farklı, çok daha olumlu bir bakış sergiliyoruz. Bunu özellikle bilmeniz gerekir' dedi. Artık 50 yıl önceki Türkiye yok. Sizler bu yeni vatanın alperenlerisiniz, bunu böyle bilmenizi istiyorum. Türkiye'nin bölgesel ve küresel gücünün en önemli kaynağı da sizlersiniz. Sirkeci'den kalkan trenlerin ardından yakılan ağıtlar yerini bugün bu ay sonunda sayısı 55'e yükselecek olan havalimanlarımıza inen uçaklarla taşınan sevinçler aldı, umutlar aldı."

Erdoğan, "1950'lerden 1960'lardan itibaren sizler akın akın buralara gelirken, Türkiye darbelerle, cuntalarla, muhtıralarla, ekonomik ve siyasi krizlerle, iç çatışmalarla sürekli savrulmalar yaşıyordu. Sizler burada gurbetin acısını yaşarken, Türkiye'de kardeşleriniz öz vatanında parya durumuna düşürülmüştü. Tek parti döneminden başlayıp 1970'den 1990'lar boyunca devam eden bu dönemin ülkemize her bakımdan çok büyük maliyeti oldu. Kendi içine kapanan, kendi derdine düşen Türkiye; coğrafyasını, tarihini, kardeşlerini adeta unuttu. Vizyonları
Kapıkule'nin, Gürbulak'ın, Habur'un, Cilvegözü'nün ötesine geçemeyenler Avrupa'ya gelen kardeşlerimizi de yalnız bıraktılar. Tuvalete 1 liraya giderken, 1 milyona gider hale geldik. Ne günler yaşadık. Altı sıfırı atma kararı verdiğimizde arkadaşlara dedim ki 'bu altı sıfırı atacağız. Bazıları muhalefet etti. Bazı köşe yazarları eğer altı sıfır atılırsa enflasyon patlar, çatlar, şu olur, bu olur dediler. Hele hele bir tanesi dedi ki 'eğer bu altı sıfırı atabilirlerse ben Taksim Meydanı'nda eşekler gibi anıracağım' dedi. Bekliyoruz hala anıracak" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Türkiye'nin ilerleme kaydettiğini belirterek: 
"Bu dönemde milli gelirimizi 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkarttık. Yurtdışına iş gücü gönderen Türkiye artık yurtdışından iş kurmak, çalışmak için gelinen bir ülke haline döndü. Eskiden bizim evlatlarımız üniversite için yurt dışına gidiyordu, Şimdi 13 bin 500'ü bizim verdiğimiz bursla olmak üzere 50 bin civarında uluslararası öğrenci ülkemizdeki üniversitelerde eğitim görüyor. Göreve geldik 76 üniversitemiz vardı, şuanda Meclis'ten geçen kararlarla birlikte hamdolsun üniversite sayımız 191 oldu. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Hani diyorlar ya, 'biz zorladık da yaptılar', geç o işi geç. Biz gerekli gördüğümüz için yaptık."dedi. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Milletimle ilgili hangi sorun varsa bunların çözümünde ben tarafım. Bu acıları, eksiklikleri göreceğim de ne yapacağım, sessiz mi kalacağım? Olabilir mi böyle bir şey? İşte bakın yazmışlar, 'milletin adamı', evet, ben egemen güçlerin adamı değilim, milletin adamıyım. Bu yolda da böyle yürüyeceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "Dedik ya, 'İş bilenin kılıç kuşananın.' Ne kadar? 29 yıllığına burayı işletecekler. Bizim verdiğimiz bir garanti var, 'şu kadar araç geçecek, eğer az kalırsa biz ödeme yapacağız, fazla olursa üzerini bize vereceksiniz.' Yan gelip yatmadık, çalıştık.
Öyle kalkıp kurusıkı atmakla devlet yönetilmez.SSK'nın hastaneleri vardı, ah ne çilelerçektik. O hastanelerin akıbetini bilirsiniz, genel müdürünü tanırsınız, o dönemin yönetimlerini tanırsınız" diye konuştu.

Erdoğan: "Ah benim kardeşlerim ya, ölü rehin alınır mı? Bu ülkede ölüleri bile rehin aldılar, 'Parayı getir cenazeni verelim' dediler. Biz bunları yaşadık. Şimdi bunları bize yaşatanlar bakıyorum da neler konuşuyorlar. 'Cumhurbaşkanı' diyorlar, 'Taraf olmaz.' Doğru, ama kusura bakmayın bak ben meydanlara çıktığımda ne dedim? Tabii ki ben şimdi her partiye eşit mesafedeyim doğru ama tarafım. Niye tarafım? Ben milletin tarafıyım. Milletimle ilgili hangi sorun varsa bunların çözümünde ben tarafım. Bu acıları, eksiklikleri göreceğim de ne yapacağım, sessiz mi kalacağım? Olabilir mi böyle bir şey? İşte bakın yazmışlar, 'milletin adamı', evet, ben egemen güçlerin adamı değilim, milletin adamıyım. Bu yolda da böyle yürüyeceğiz. 2023 hedeflerine ulaşabilmek için de yeni bir hamleye ihtiyacımız var. Biz buna 'yeni Türkiye'nin inşası' diyoruz. Yeni Türkiye'nin inşası için ülkemizdeki istikrar ve güven ortamını güçlendirmek ve kalıcı hale getirmek zorundayız. Geçtiğimiz 12 yılda milletimizin bize teveccühü sayesinde sağlanan istikrar ve güven ortamının Türkiye'yi nereden nereye getirdiğini birkaç örnekle ifade ettik. Ama bu yapısal değil tamamen itimada, teveccühe dayalı bir durum. Biz bugün varız, yarın yokuz, gelecek nesiller için Türkiye'yi güçlü ve sürdürülebilir bir yönetim yapısına kavuşturmak mecburiyetindeyiz. Bunun için biz
'Yeni anayasa ve başkanlık sistemi' diyoruz."

Erdoğan, başkanlık sistemi hakkında şöyle konuştu:
"Diğer tarafta ise oyların yüzde 12'sini alan bir parti bir milletvekili çıkartabilirken, çok enteresan, oyların yüzde 4,7'sini alan diğer bölge partisi 56 milletvekili çıkardı. Hale bak. Tabii seçimi kaybeden üç partinin lideri de hemen istifalarını verdiler. Biliyorsunuz, ben her seçime girdiğimde ne diyordum, 'Eğer bu seçimden birinci olarak çıkmazsak istifa edeceğim' sözünü veriyordum. Hatırlıyor musunuz o günleri? Ama diğerlerini de davet ediyordum, 'Siz de var mısınız buna' diyordum, hiçbirisi 'Evet, biz de varız' diyemiyordu. Neden? Çünkü onlar koltuğu sağlama almak istiyorlardı. Zaten liste başı kendilerinde, 'Buradan çıkarız koltukta da kalırız. Milletvekilliğimizi de kaybetmeyiz.' Dertleri bu. Şimdi bu seçimde de böyle bir söz veren muhalefet partilerine henüz rastlamadım ama Sayın Başbakan, 'Eğer birinci olamazsak ben bırakırım, istifa ederim' diyor. Buyrun. Türkiye acaba batıdaki bu anlayışa ne zaman ulaşacak. Ya bunlar tapulu mülk mü? Bunları artık anlayalım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere'de ortaya çıkan durumun ülkede hem istikrar hem de temsilde adalet tartışmalarını başlattığını ifade ederek, şunları kaydetti: "İki partili olarak işleyeceği tasavvur edilen sistem diğer partiler de devreye girince adeta çöktü. Bütün bunlarla bir şeyi anlatmak istiyorum. O da şu, başkanlık sistemiyle alakalı zannediyorlar ki 'ben kendim için böyle bir sistem' istiyorum. Ya ben ülkemin doğrudan milletin oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanıyım ve bugün varız yarın yokuz ama istiyoruz ki gelecek nesillere bir idari sistem bırakalım. Öyle bir sistem bırakalım ki bu sistemle ülkemiz inşallah on yılları, yüz yılları kucaklasın. Bu adımı atalım. Benim derdim ülkemin geleceği, milletimin geleceğidir."