Emin Çölaşan 'Cemaat' suçlamasıyla hakim karşısında

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, Cemaat suçlamasıyla yargılandığı davada, 'FETÖ ve herhangi bir terör örgütüyle hayatım boyunca ilgim olmadı. 42 yıllık gazeteciyim. Cemaat hakkında binlerce yazı yazdım. Herhangi biri adına dava vs olmadı. FETÖ ve Zaman gazetesi beni defalarca mahkemeye verdiler herhangi ceza almadım hepsinden aklanarak çıktım' dedi.

Sözcü yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile Sözcü Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, sozcu.com.tr Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin ve Haber Koordinatörü Yücel Arı’nın yargılandığı Cemaat davası, bugün 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Kimlik tespitinin yapılmasının ardından talep olmaması nedeniyle iddianame okunmadan savunmalara geçildi.

Mahkeme başkanın kimden başlayalım sorusu üzerine mahkemeye yazılı olarak da savunma veren Emin Çölaşan SEGBİS sistemi üzerinden görüntülü savunma yaptı.

Emin Çölaşan savunmasında şunları söyledi:

“FETÖ ve herhangi bir terör örgütüyle hayatım boyunca ilgim olmadı. 42 yıllık gazeteciyim. Cemaat hakkında binlerce yazı yazdım. Herhangi biri adına dava vs olmadı. FETÖ ve Zaman gazetesi beni defalarca mahkemeye verdiler herhangi ceza almadım hepsinden aklanarak çıktım. Söz konusu yazım. 3 yazımdan söz ediliyor iddianamede. Birinden kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. Fadime Danışman isimli kadınla ilgili yazdığım yazımla ilgili hakkımda dava açılmasına karar veriliyor.

Hangisinden başlayacağımı bilmiyorum. FETÖ’cü ve cemaatçiliği reddediyorum. İddianamede yer alan hususlar yazdığım binlerce yazı arasından cımbızla çekilen kısa bilgilerdir. Hiçbirinde FETÖ’ye yardım yoktur. Cezaevinden bir kadın 2016’da bir faks gönderiyor. 3 ve 6 yaşında çocuğu 8 aylık bebeği var. Bana ‘sekiz aylık çocuğumla cezaevine soktular’ diyor. Bir annenin dramı başlığı ile bunu yazıya aktarıyorum. 3 ve 6 yaşındaki çocuğu kendisinden ayrılmış 8 aylık bebeği ile cezaevine konulmuş. Bana mektup gönderen kişinin mektubunda FETÖ’den yargılandığı yazmıyordu. Tamamen insancıl bir yazıydı. Avukatım yazılı savunmamı takdim edecek. Orada detaylarıyla anlattım”

Mahkeme Başkanı Çölaşan’a daha önceki yazılarını da okuduğunu söyleyerek, “Köşe yazılarınızı da okudum. 2013’e kadar F Tipi yapılanma Fetullahçılar adliyeyi ele geçiriyor. En son bu hafta başı yazınızda bunlardan bahsettiniz. 17-25 Aralıkta ilk kez FETÖ darbe girişiminde bulundu. Bizim başaramadığımızı Fetullahçılar ve ekibi başardı diyorsunuz. 17-25 Aralık ile 15 Temmuz sonrası yazılarınızda farklılaşma var. Bakış açınız mı değişti?" diye sordu.

Emin Çölaşan: Bizim yapamadığımızı cemaat başardı yazısı 23 Aralık 2013’te. Darbeden 3 yıl önce. Bu yazıdan sonra bana herhangi bir dava açılmadı. Neden? yolsuzluklar vardı Türkiye’de. Biz bunları biliyorduk. Bakanlar rüşvet alıyorlardı. O sırada yapılan operasyonlarla bu olaylar ortaya çıkarıldı. Bu operasyonları kimler yaptı ben bilemezdim. 4 bakan ya istifa ettirildi ya görevden alındı. Niye çünkü tüm hırsızlıklar, yolsuzluklar ortaya döküldü. Zarrab ile ilişkileri rüşvet iddiaları hepsi belgelendi.

Mahkeme Başkanı: Fetullahçılar ve ekibi başardı derken bunu mu kastediyorsunuz?

Emin Çölaşan: Evet

Mahkeme Başkanı: Bunların montaj olduğu takipsizlik kararı ile anlaşılıyor. Şimdi cemaati savunma yazısını hangi amaçla yazdınız?

Emin Çölaşan: O yazıdan bir gün önce cemaatin bütün yayın organları polis tarafından basılmıştı. Kim olursa olsun gazetecilerin polis tarafından gözaltına alınmasına karşıyım. Bugün de yandaş basına aynısı olsa aynı tepkiyi ortaya koyarım. Ama cemaat bunlara hep çanak tuttu, iktidar devlete yerleştirdi diye eleştirdim. İki üç cümle cımbızla çekiliyor ve terör örgütüne destek veren gazeteci olarak huzurunuzda yargılanıyorum. O güne kadar devlet bunların terör örgütü olduğunu açıklamamıştı. En sonunda MGK tarafından resmi kararlar alındı ve darbe olayında gördük ki gerçekten terör örgütüydü. Biz terör örgütü diyorduk ama bunu gösteren belge yoktu elimizde. Darbe olduğu zaman biz de gerçekleri gördük.

Mahkeme Başkanı: 27 Aralık 2013 kaseti gördüm köşe yazısında ben bir gün önce Aydınlık’tan bir haber okudum cemaat ve hükümetin birbirine gireceğini ve kasetlerin ortaya çıkacağını anlattıklarını söylüyorsunuz. Bize bir kaset geldi, izledik diyorsunuz. Hangi amaçla size kaset göndersin?

Avukat Celal Ülgen soruya itiraz etti: İddianamede olmayan konunun iddianamede varmış gibi sormanız ama müvekkilim cevaplayabilir.

Emin Çölaşan: Biz gazeteciyiz bize her tülü belge gelir. Hatta kasetler de çok ender olmakla birlikte gelir. Bana da günün birinde adıma kaset gönderildi. Açtık baktık ve şaşırdık. Çok önemli kişinin yakınının yatak sahneleri vardı. Gönderen belli değildi mi? Tabi belli değil. Açtık baktık şaşırdık hepimiz. Herhalde bunu bana gönderdiklerine göre benim yazmamı ya da değinmemi istiyorlar. Başkasının eline geçer diye üzerine basarak ezerek içeride imha ettik. O yazıdan sonra Fetullah beni mahkemeye verdi. Beraat ettik. İnanılır gibi değil.

Av Celal Ülgen: Sözcü gazetesine yazma süreciniz nasıl olmuştur? Yönetim tarafından herhangi bir konuda içerik kısıtlamasına uğradınız mı? Ya da şu konuda yaz diye telkin verildi mi?

Emin Çölaşan: 2007 Ağustos’ta Hürriyet’ten kovuldum. Hırsızlıktan yolsuzluktan değil. Bunu kitaplarımda da yazdım.Burak Akbay ve Metin Yılmaz’ın isteği ve ısrarı ile yazmaya başladım. Hiçbir zaman hiçbir konuda baskı değil, telkinde bile bulunulmadı. Keşke bulunsalardı. O zaman yazıları büyük gösterirler, birinci sayfada yayınlarlardı.