Diyanet’in İsrail anlaşmalı Umresi: 265 dolara İsrail'e destek

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın daha önce Mekke ve Medine ile sınırlı olan Umre turuna bu yıl itibarıyla Kudüs de eklendi.

Haber Merkezi

AKP'nin İsrail ile ilişkileri gelişmeye devam ediyor. Filistin İçin İsrail’e Boykot Girişimi, Diyanet'in yeni projesine tepki gösteren bir açıklamada bulundu.

"Yüz binlerce Filistinli Kudüs’e gitme hakkına sahip değilken, Kudüs’ün yanı başında, Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler bu şehirde yaşama ve mülk edinme hakkında sahip değilken, Kudüs’te yaşayan Filistinliler ırkçı, ayrımcı, apartheid rejiminin baskısıyla karşı karşıyayken ve en önemlisi Kudüs de dâhil olmak üzere tarihsel Filistin toprağı işgal altındayken Kudüs’ü ziyaret etmenin, İsrail’e destek vermek olduğunu, işgalin meşrulaştırıldığını ifade etmiştik" denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Umrecileri taşımak üzere 12.40’ta İstanbul’dan kalkacak olan uçak Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı’na iniş yapacaktı. Bagaj teslim işlemleri için belirlenen C15 kontuarı levhasında “closed” (kapalı) yazıyordu! Umreciler, C15 olarak belirtilen Tel Aviv kontuarı yerine, Londra ve Manchester yazılı başka THY kontuarlarından bagaj teslim ediyordu. Tel Aviv’e gidecek Umreciler direk Kudüs’e gidiyormuş izlenimi vermek için “İstanbul Kudüs” yazılı uyarı levhası taşıyan Diyanet görevlileri, adeta Tel Aviv kontuarını görünmez hale getirmişti.

Umre’ye gidenlerle röportaj yapmak üzere görüntü almaya başlamamızın hemen ardından kontuarın güvenlik şefinden, Tel Aviv kontuarının, “İsrail yetkililerinin hassasiyetinden ötürü” görüntülenemeyeceği uyarısını aldık. Daha sonra işlemlerini bitiren insanlarla konuşmaya başlamamızın ardından çeşitli basın kuruluşları da görüntü almak için etrafta belirdi.

Basına yapılan konuşmalarda BDS üyeleri, Diyanet görevlilerine İsrail’den vize alınıp alınmadığını sordu. Buna karşılık görevliler, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İsrail devletiyle anlaşmalar yaptığını, vizelerin alındığını ve ilk turda iki kafile olarak gideceklerini” belirtti.  Basına konuşan görevlilere, bunun işgali meşrulaştırmanın bir aracı olduğunu ve bu nedenle Filistinlilerin boykot kapsamına girdiğini ifade edip ne düşündüklerini sorduk. Kendilerinin bu konuda fazla bir bilgisi olmadığını ve sadece görevli olarak gittiklerini söyleyerek bizlere kaçamak cevap verdiler.

Konya Merkez Cami Vaizi Burhan Şener ise yaptığı açıklamada kelimesi kelimesi şunları söyledi;“Diyanet İşleri Başkanlığımız, Filistinliler orada mahrum kalmaması için Umre bağlantılarını Kudüs bağlantılı yapmayı düşündü. Ve çok ucuz bir şekilde, 265 dolar gibi bir farkla 3 günlük Kudüs gezisi Umre’ye eklendi. Ve şu an da Filistinlilere manevi destek için, maddi destek için, her şey için bu yolculuğun ilk turunu yapıyoruz. Bizden sonra beş tur daha var. Bundan sonra devam edecek inşallah.”

Bu bağlamda kendisine Doğu Kudüs’te mi yoksa Batı Kudüs’te mi kalacaklarını sorduğumuzda, “Doğu Kudüs’te” cevabını verdi. Ancak daha sonra Diyanet’in programına baktığımızda kalınacak otelin, Yahudi yerleşimcilerin ağırlıkta olduğu Batı Kudüs’te olduğunu öğrendik. Yani Diyanet İşleri Başkanlığı adına Konya Merkez Cami Vaizi Burhan Şener açıkça yalan söyledi! Filistin ekonomisine katkıdan propagandası ile Kudüs’teki Yahudi yerleşimciliği desteklenecek ve bu bağlamda Siyonizm’e destek verilecektir!

Umre ziyaretçileri ile yaptığımız görüşmelerde pasaportlarını Diyanet’e teslim ettikleri ve vize ve benzeri organizasyon işlerinin Diyanet tarafından yapıldığı aktarıldı. İsrail vizesi ile işgali meşrulaştırdıklarını anlatınca bu ziyaretin “politik değil, dini olduğunu”, aynı zamanda Diyanet tarafından yapıldığını ve Türkiye’nin “başta Cumhurbaşkanı olmak üzere” Filistin hamisi olduğuna ilişkin cevaplar aldık. Hükümetin Filistin desteği yanılsamasına sorgusuz sualsiz kapılan vatandaşlar bilgileri dışında işgale katkıda bulunuyor.

Türkiye’nin bu adımı aynı zamanda İsrail’in Müslümanlara iyi muamele gösterdiği ve umre ziyaretlerine izin verdiğini açıklaysak, işgali meşrulaştıracak ve Uluslar arası BDS hareketinin uyardığı kendini arıklama politikası için önemli bir malzeme haline gelecektir.