Bülent Arınç: Saraylar da yapsanız içinde adalet yoksa kıymeti yok

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç yaptığı açıklamada, "Saraylar da yapsanız içinde adalet duygusu yoksa, adaletin güven kazanmamışsa sarayların çok fazla bir kıymeti yok" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, tutuklanan hakimler ve görevden ihraç edilen savcılar ile ilgili "Suç işleyen, kadına şiddet uygulayanlar bile artık 'ben adalet mağduruyum' diyor. Niye? Çünkü örneklerini gördü, HSYK'nın yaptıklarını gördü, savcıların yaptıklarını gördü, hakimlerin yaptıklarını gördü. Sahte delil üretenleri gördü bu yargıya güven kalmadı. Onun için saraylar da yapsanız içinde adalet duygusu yoksa, adaletin güven kazanmamışsa sarayların çok fazla bir kıymeti yok" dedi.

Arınç Diyarbakır'da yaptığı açıklamada, çözüm süreci ile ilgili "Bu silahlı güç silah bırakmadıkça, Türkiye topraklarından çıkmadıkça, Türkiye'ye karşı eylem yapmama kararından vazgeçmedikçe hiç şüphesiz bu sürecin belli aktörlerle devam etmesini uygun buluyoruz. Kandil'de kabul edebileceği, eğer önder olarak kabul ettikleri şahsın sözü onlar için de geçerleriyse varılan kararların uygulanması gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Diyarbakır'da görev yapan gazetecilerle Polisevi'nde bir araya geldi. Toplantıya, Vali Hüseyin Aksoy, AKP Diyarbakır Milletvekilleri Oya Eronat, Mehmet Hamzaoğulları, Emniyet Müdürü Halis Böğürcü de katıldı.

'ADALETİN GÜVEN KAZANMAMIŞSA SARAYLARIN KIYMETİ YOK'
Gazetecilerin adalet ve yargı cephesinde son yaşanan gelişmelere ilişkin sorularını yanıtlayan Arınç, "Adalete ve yargıya güven yüzde 20'lere kadar düştü. Bu hakimler, bu savcılar yüzünden, bu yapılan yargılamalar yüzünden, kumpas dediler en ağır cezalar verildi. Sonra yeniden yargılamalar yapıldı hepsi beraat etti. Böyle bir mahkemeye kim inanır, böyle bir mahkemeye kim güvenir. Suç işleyen, kadına şiddet uygulayanlar bile artık 'ben adalet mağduruyum' diyor. Niye? Çünkü örneklerini gördü, HSYK'nın yaptıklarını gördü, savcıların yaptıklarını gördü, hakimlerin yaptıklarını gördü. Sahte delil üretenleri gördü bu yargıya güven kalmadı. Onun için saraylar da yapsanız içinde adalet duygusu yoksa, adaletin güven kazanmamışsa sarayların çok fazla bir kıymeti yok" dedi.

'SÜREÇ ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL'
PKK'nin silahlandırmayı dondurduğu yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Arınç, şunları söyledi:

"Bunları değerlendirmeye gerek yok. Bunlar adım, adım giden bir süreçtir. Bu süreci biz hükümet kanadı olarak çok ciddi buluyoruz, önem veriyoruz, bu iş çocuk oyuncağı değil. Buradaki muhatabımızın da kim olduğunu da herkes gayet iyi biliyor. HDP'li milletvekilleri ne zaman gitmek isterlerse adaya gidiyorlar. Öcalan'la görüşüyorlar, Öcalan'ın mesajları bir şekilde başka noktalara gidiyor. Şüphesiz bu konuda verilen kararların uygulanmasını istiyoruz. 2013'ün Nevruz gününde okunan bildiri veya mesajın ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak bu bildiri ve mesajda öngörülenler yerine getirilmedi. Bazı olaylar bunları engelledi, buna rağmen biz süreci bitirmedik, devam ettik. Bu sene yine Nevruz gününde buradan verilen mesajla bahar aylarında PKK'nın bir kongre toplantısı ve bu kongrede alacağı kararların ne olduğu açıkça ilan edildi. Bu konuda bahar aylarında gelen seçime gidiyoruz. Bu toplantının yapılmadığını biliyoruz. Ama yapılacağını düşünüyoruz. Seçimden sonra sürecin ivme kazanacağına, başarıya götürüleceğine inanıyoruz. Şüphesiz ki, Kandil'de örgütün silahlı yöneticilerinin veya o noktada ismi çokça geçen insanların farklı mesajları, düşünceleri ve farklı talimatları oluyor. Bunlar süreci baltalayan mesajlardır ve tavırlardır. Dolayısıyla elinde silahlı gücü bulunduranların çözüm sürecini isteyip istemedikleri konusunda bir süreci takip edenler olarak bir kanaat sahibiyiz. Ama vatandaşlarımız da bilsin ki bu silahlı güç silah bırakmadıkça, Türkiye topraklarından çıkmadıkça, Türkiye'ye karşı eylem yapmama kararından vazgeçmedikçe hiç şüphesiz bu sürecin belli aktörlerle devam etmesini uygun buluyoruz. Kandil de kabul edebileceği, eğer önder olarak kabul ettikleri şahsın sözü onlar için de geçerliyse, varılan kararların uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Yani onlardan çokça bahsetmek, onların zaman zaman gazetelere röportaj vererek, bazen de kendi ajansları haber kanalları marifetiyle nasıl talimatlar verdiklerinin silahlı eylem gruplarını nasıl talimatlar vererek eylem yaptırdıklarını biliyoruz. Ama biz bu süreç içerisinde asıl belirleyici olanların onlar olmadığını görüyoruz. Onlar provokasyonlar yoluyla 6-7 Ekim benzeri olayları veya onların benzerlerini hâlâ yapmak istiyorlar. Hâlâ yapmayı düşünüyorlar ama bu konuda destekleri olmadığından eskisi kadar güçlü değiller. Biz onların ne söylediklerini ne yaptıklarını istihbarat gruplarımızla çalışma gruplarımızla değerlendiririz ama muhatap olarak onlara herhangi bir cevap verme ihtiyacını duymuyoruz."