16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla bir açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, açlık ve yoksulluğun tüm dünyayı tehdit eder hale geldiğini vurduladı.
DÜNYA GENELİNDE 830 MİLYON KİŞİ YATAĞA AÇ GİRİYOR
"Dünya Bankasının rakamlarına göre temel gıda fiyatları son üç yılda yüzde 83 yükselmiş durumdadır. Birleşmiş Milletler verilerine göre ise, 2018 yılında 830 milyondan fazla insan yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir" diyen Koramaz, "Dünyada yaşanan açlığın ve yetersiz beslenmenin nedeni üretim yetmezliği değil, üretim ve tüketimin adaletli bir şekilde sağlanamamasıdır" ifadelerini kullandı.
Çok uluslu şirketlerin dünya gıda piyasasına hakim durumda olduğunu belirten Koramaz, "Küresel ölçekte dört şirket piyasayı tohumda % 58.2, tarımsal kimyasallarda % 61.9, gübrede % 42.3, hayvansal ilaçlarda % 53.4 oranında kontrol etmektedir. Hayvansal üretimde bu oranlar tavukçulukta % 97, domuz ve sığırda ise yaklaşık % 66 düzeyindedir. Bu şirketlerden altı tanesi dünya tahıl ticaretinin % 85’ini, sekiz şirket kahve satışlarının % 60’ını kontrol etmektedir. Özellikle insanların temel besin ihtiyacı olarak bilinen mısır, pirinç, buğday ve soya gibi gıdaları hâkimiyetleri altına almak için de büyük savaşlar vermektedirler" diye konuştu.
TÜRKİYE'DE HALKIN YÜZDE 22'Sİ YETERLİ GIDAYA ULAŞAMIYOR
Bu şirketlerin tekellerini pekiştirmek için, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası gibi kuruluşlar aracılığı ile geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelere tarım ve gıda alanında kamusal üretim ve denetimin ortadan kaldırmaları noktasında dayatmalarda bulunduğuna dikkat çeken Koramaz, Türkiye'de de benzer bir süreç yaşandığını dile getirdi.
Türkiye'de halkın yüzde 22'sini yeterli gıdaya ulaşamadığını vurgulayan Koramaz, açlık sınırının ise yüzde 9 olduğu söyledi.
Türkiye'nin gıdada dışa bağımlı olduğunu belirten Koramaz, "Özellikle 2001 krizi sonrası ve AKP iktidarı döneminde bu politikalara hız verilmiş, Tütün Yasası, Şeker Yasası, Tohum Yasası, Hal Yasası, Mera Kanunu, Zeytin Yasası, Su Kanunu, Toprak Kanunu vb. yasalarda yapılan köklü değişiklikler sonucu Türk tarımı ve hayvancılığı neredeyse bitirilmiştir. EBK, SEK, Zirai Donatım Kurumu, TEKEL, Türkiye Şeker Fabrikaları, Azot Sanayi, Türkiye Gübre Fabrikaları ve Yemsan özelleştirilerek kapatılmış, TMO, Tariş, Çukobirlik, Fiskobirlik ise içi boşaltılarak işlevsizleştirilmiştir" dedi.
KURU FASULYEYİ BİLE İTHAL EDİYORUZ
Koramaz, açıklamasının devamında Türkiye'de tarımın durumuna ilişkin önemli veriler sundu:
2017 yılı Ocak ayında 246 bin ton olan buğday ithalatımız 2018 yılı Ocak ayında % 234 artışla 821 bin ton olmuştur.
Aynı süreler için 48 bin ton olan mısır ithalatımız 8,5 kat artışla 404 bin tona; 5 bin ton olan pirinç ithalatımız % 240 artışla 17 bin tona; 4 bin ton olan nohut ithalatımız % 175 artışla 11 bin tona; 3 bin ton olan kuru fasulye ithalatımız % 267 artışla 11 bin tona; 107 bin ton olan soya fasulyesi ithalatımız % 69 artışla 181 bin tona; 29 bin ton olan ayçiçeği tohumu ithalatımız % 145 artışla 71 bin tona; 51 bin ton olan pamuk ithalatımız %41 artışla 72 bin tona; 22.999 baş sığır ithalatımız % 393 artışla 113.318 başa; 1.051 baş olan koyun ithalatımız % 580 artışla 7.143 başa; 80 ton olan sığır eti ithalatımız 29 kat artışla 2.333 tona yükselmiştir.
Türkiye; Almanya, Fransa, Ukrayna’dan Buğday, İngiltere ve Hırvatistan’dan Arpa, Gürcistan’dan Saman, ABD, Yunanistan, Türkmenistan ve Hindistan’dan Pamuk, ABD, Arjantin ve Brezilya’dan Mısır, ABD Vietnam, İtalya ve Tayland’dan Pirinç, Etiyopya, Bangladeş, Mısır ve Çin’den Kuru Fasulye, Kanada’dan Nohut ve Mercimek, ABD, Bulgaristan’dan Kurbanlık Koyun, Şili, Uruguay ve Fransa’dan Büyükbaş hayvan, Bosna Hersek’ten lop et ithal eden bir ülke haline düşürülmüştür.
575 MİLYAR TL İTHALAT BEDELİ
Öyle ki bu gün itibarıyla, beş ürün dışında bütün gıda maddeleri ve tarımsal ürünler ithal edilmektedir. Ülke ithalat cennetine dönüştürülmüştür. İncir, üzüm, kaysı, fındık ve narenciye dışındaki bütün tarımsal ürünler ithal edilir durumdadır. 16 yıllık AKP döneminde tarım ve gıda için 575 milyar TL ithalat bedeli ödenirken tarım kesimine sadece 79 milyar TL nakit destek sağlanmıştır.
2002 yılında bir kişiye iki hayvan düşerken bu gün bu oran üç kişiye bir hayvan düzeyine inmiş durumundadır.
Bütün bunların sonucu olarak, gıda fiyatlarının her geçen yıl artmasının yanı sıra, kırdan kente göç ile beraber, kırsal bölgelerin insan gücü, tarım sektörünün sürdürülebilir yapısını bozacak derecede kentlere kaymıştır. Bu durum kentsel dengeleri de bozarak kentlere işsiz kitlelerin yığılmasına neden olmuştur.