Bir ücretli öğretmen anlatıyor: Kölelikten farksız koşullarda çalışıyoruz

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 117 bin öğretmen ihtiyacına rağmen atama yapmadıklarını, öğretmen açığını ücretli öğretmenlerle doldurmaya çalıştıklarını söylemişti. Biz de o ücretli öğretmenlerden biriyle buluşarak çalışma koşullarını, karşılaştıkları baskıyı ve her an yaşadıkları işten çıkarılma korkusunu konuştuk. Bir ilahiyat mezununun özel öğretmenlik yaptığı, öğretmenlerin torpil…

Ali Ufuk Arikan

Türkiye'de 400 bin öğretmen atama beklerken, okullarda öğretmen açığının yüz binin üzerinde olduğunun bizzat Bakan Ziya Selçuk tarafından açıklanırken, bu konuda hiçbir adım atılmamaya devam ediliyor.

Bakan Selçuk, öğretmensiz okullar için nasıl bir süreç işlediğini, kendisine yöneltilen bir soru önergesine verdiği yanıtta, "Öğretmen ihtiyacının  karşılanamadığı durumlarda eğitim kurumlarında öğretim hizmetlerinin aksatılmadan sürdürülebilmesi bakımından ilgili mevzuatı çerçevesinde ve öncelikle öğretmen olma şartlarını taşıyanlar arasından valiliklerce ders ücreti karşılığında öğretmen görevlendirmesi yapılabilmektedir" sözleriyle açıklamıştı.

Bakan'ın "öğretmenlere öncelik veriliyor" sözünün koca bir yalan olduğunu anlatıyor konuyla ilgili konuştuğumuz ücretli öğretmen N.S., "Özel eğitim sınıflarına ön lisans turizm otelcilik mezunu, açık öğretim ilahiyat mezunları giriyor. Burada tek kriter var, torpil" diyor.

Ücretli öğretmen olabilmek için nasıl bir süreçten geçtiğini, neler yaşadığını ve çalışma koşulları anlatan N.S., "Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez 'Ben ücretli öğretmenlik yapanların şartlarının bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum' demişti. Koşulların düzeleceğini söyledi ama hiçbir şey değişmedi. Yani bir cumhurbaşkanı öğretmenlerin durumundan bile habersiz..." diyor.

İşte N.S.'nin anlatımıyla ücretli öğretmenlerin durumu ve yaşadıkları:

'AKP'Lİ MİSİN, DEĞİL MİSİN MÜLAKATI?'

Önce KPSS ile başlayan ve ücretli öğretmenliğe giden süreçten başlayalım isterseniz, neler yaşadınız?

2015 yılında mezun oldum üniversiteden. Aslında Fen-Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldum ama pedagojik formasyonla öğretmenlik yetkisi aldım. Mezun olduğum yıl seçimler vardı ve Nisan’da Milli Eğitim Bakanlığı çok fazla öğretmen aldı, dolayısıyla Haziran'da seçim bitti ve sonrasında zaten öğretmen almadılar. 

Tabii bir de KPSS süreci var dediğiniz gibi. Önce KPSS’ye giriyorsun, 3 sınav anlamına geliyor bu. KPSS parası ayrı dert, oturum başına 60 lira ödüyorsun. Üçünün ortalamasından en az 50 aldığında mülakata girme hakkı elde ediyorsun ama bu puanı alan herkesi çağırmıyorlar.

Aldığın puana göre mülakata almıyorlar, güvenlik soruşturması adı altında bir ön eleme var. Mülakatta sorulan soruları zaten biliyorsunuz, hiç alanla ilgisi olmayan sorular. Mülakat aslında "AKP’li misin, değil misin?" denemesi aslında. AKP’li değilsen MHP’liysen de olur ama ikisinden de değilse, şansın gerçekten çok az.

'ATANDIKTAN SONRA DA GÜVENCENİZ YOK'

Atandıktan sonra da güvenceniz yok bu arada. Mülakattan geçtin, tercih listesi açıklanıyor. Tercihini yapıyorsun, 4 yıl atandığın okulda sözleşmeli olarak çalışıyorsun. Evlendin, eş durumundan bile tayin şansın yok bu süre içinde. Amirin kötü bir rapor yazarsa seninle ilgili, görevden alınma durumum var. Dört yıl sonra bir sınav daha, bir mülakat daha, eğer burayı da geçersen kadrolu oluyorsun...

20 bin öğretmen ataması yaptık diyorlar ama o da doğru değil mesela. Bir arkadaşım da bu 20 bin kişilik listede yer alıyor ama hala "güvenlik soruşturmanız bitmedi" diye bekletiyorlar. Okullar açıldı hala göreve başlayamadı. Yani o mülakatı geçip atansan bile göreve başlayamayabiliyorsun.

'İLAHİYAT MEZUNU, ÖZEL ÖĞRENCİLERİN DERSİNE GİRİYOR'

Ücretli öğretmenlikte süreç nasıl ilerliyor peki?

Herhangi bir üniversitenin lisans veya ön lisans mezunu olman yeterli ücretli öğretmen olmak için. Hangi bölümden mezun olduğunun hiçbir önemi yok. Benim de bildiğim bir okulda, ön lisans turizm otelcilik mezunu bir arkadaş, zihinsel engelli çocuklarla çalışıyordu. Yani özel bir eğitim ve öğretmen olması gerekirken böyle durumlar yaşanıyor. Açık öğretim ilahiyattan mezun olanlar sınıf öğretmenliği yapıyor, özel eğitim öğretmeni oluyor.

'TEK KRİTER TORPİL'

Hiçbir kriter yok mu?

Tek kriter torpilin olması. Senin hangi bölümden, hangi okuldan mezun olduğun önemli değil. 

Bakan Ziya Selçuk 'öncelikli olarak öğretmenleri alıyoruz' diyor?

Böyle bir şey yok.

MARKETTE, BENZİN İSTASYONUNDA, OTELDE, ANKET İŞİNDE ÇALIŞAN BİR ÖĞRETMEN

Senin göreve başlama sürecin nasıl oldu?

Ben mezun olduktan sonra atama olmayınca ücretli öğretmenliğe başvurdum ama olmadı. Torpile ihtiyaç olduğu aklımın ucundan geçmiyor tabii başlangıçta. Başvurudan dönüş alamayınca bir süre başka işler yaptım.

Hangi işlerde çalıştın bu süreçte?

Markette, benzin istasyonuda, otelde, sigara firmasında, anket işinde çalıştım...

'800 LİRAYA SİGORTASIZ ÇALIŞIYORDUM, 600 LİRAYA BİRİNİ BULDULAR, BENİ ÇIKARDILAR'

Öğretmenlik yapamadın yani?

Bir özel etüt merkezinde çalıştım. 800 liraya, sigortasız çalışıyordum ama 600 liraya çalışacak birini bulunca beni işten çıkardılar.

Ertesi yıl yine başvurdum ücretli öğretmenlik için, yine olmadı. Bir okulda öğretmen açığı var denildi, gittim müdürle görüştüm, müdürün talebiyle oldu.

Ertesi yıl müdür yeniden ihtiyaç var diye çağırdı, öyle çalıştım. Yani şans ve müdürün talebiyle oldu.

'HER AN İŞTEN ÇIKARILABİLİRSİN'

Normalde nasıl işliyor bu süreç?

E-devlet'ten başvuru yapıyorsun, çalışmak istediğin branşları ve ilçeleri seçiyorsun. Bir de çalışmak istediğin ilçe milli eğitim müdürlüğüne gidip sertifikalarınla birlikte dilekçe veriyorsun. Sonra mülakata giriyorsun. Youtube'da bir video var öğretmen atamlarıyla ilgili, orada diyor ya, "sen müsteşarı tanıyorsun ama senin rakibin bakanı tanıyorsa senin iş olmaz" diye, baya böyle ilerliyor süreç. Torpilin yoksa neredeyse imkansız, ya olmuyor ya da gidemeyeceğin uzaklıkta yerler oluyor. 

İş sözleşmesi imzalamıyorsun zaten, kabul edilince okula gidiyorsun, gerekli belgeleri istiyorlar, onları götürüyorsun. 

Sonra göreve başlıyorsun. Sınıf öğretmeniydim mesela ben. Ancak burada da şöyle bir sorun var, sen okulda öğretmen açığı olduğu için göreve başlıyorsun ama o okula bir atama olursa bu süre içinde, sen otomatik olarak işten çıkarılıyorsun. Yani bunca süreci geçtikten sonra göreve başlayıp hemen sonra hiçbir hakkın olmadan işten de çıkarılabiliyorsun.

Hiçbir hakkın da yok. Mesela işsizlik maaşına da başvuramıyorsun. İşsizlik maaşına başvuru için gittim, ücretli öğretmenlik yaptığım için başvuru kapsamında olmadığımı söylediler.

'ALDIĞIM MAAŞ ASGARİ ÜCRETİ HİÇ BULMADI, RAPOR ALSAN BİLE MAAŞ KESİLİYOR'

Koşullar nasıl peki?

Ders saati ücreti karşılığında çalışıyorsun. Ücretli öğretmenler haftada en fazla 30 saat derse girebiliyorlar. Geçen yıl 12 lira 35 kuruştu saat ücreti. Bir de sürüyle vergi kesiliyor, aldığım para asgari ücreti hiç bulmadı. En fazla 1535 lira aldığım oldu, o ay hiç resmi tatil vesaire yoktu.

Kar tatili, resmi bayramlar bunların hepsinde maaşın kesiliyor, ara dönemde yine maaş alamıyorsun. Sen ayda kaç saat derse girdin, sadece buna bakılarak alıyorsun maaşını. Hastalandın, gidemedim, rapor alsan da bir geçerliliği yok, o gün de kesiliyor.

Sigorta pirimi çalıştığın gün kadar yatıyor. Bir ay işe gidiyorsun, tam ay çalışıyorsun ama senin sigorta süren 16-17 gün oluyor.

Peki, okulda ücretli öğretmenlik yapanlara karşı nasıl bir tavır var?

Sürekli mobbinge maruz kalıyoruz. Müdür toplantı yapıyor, ücretli öğretmenleri almıyor. Okuldaki kadrolu öğretmenler ücretli öğretmenle konuşmuyor, öğretmen yerine konulmuyoruz. Aynı işi yapıyorsun, dörtte biri oranda maaş alıyorsun.

'ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ÇALIŞTIRMAK DEVLET İÇİN İNANILMAZ MALİYETSİZ'

Bakan Selçuk, iki bin ücretli öğretmenin kadroya geçirildiğini söylemiş, bu da anlattığın torpil sürecinden bağımsız değil sanıyoruz ama acaba "biz de kadroya geçebilir miyiz" düşüncesi mi bu koşullara rağmen ücretli öğretmenliğe yönlendiriyor?

Ücretli öğretmen çalıştırmak inanılmaz maliyetsiz bir şey devlet için. Çok az maaş veriyorsun, özlük hakkı vermiyorsun, 17 gün sigorta yatırıyorsun, istediğin zaman işten çıkarabiliyorsun. O yüzden atama yapmıyorlar, ben bakanın bu söylediğinin en son ne zaman yapıldığını hatırlamıyorum. Bu söylem bence ücretli öğretmenliğe başvurular sürsün diye yapılıyor, bir umut belki olur diye.

Yoksa hangi insan en fazla 1500 lira alırken ücretli öğretmenlik yapar ki?

'ÖĞRENCİNİZ SİZİ ÖNCE OKULDA, SONRA KAFEDE ÇALIŞIRKEN GÖRÜYOR'

Ücretli öğretmenlerin sürekli görevden alınabilir olmasının öğrenciler üzerinden de büyük etkisi vardır sanıyorum. Buna ilişkin gözlemin neler?

Ben sınıf öğretmeni olarak çalıştım mesela. Görev yaptığım okulda ikinci sınıftaki öğrencilerin üçüncü öğretmeniydim, şimdi ben de gittim, başka bir öğretmen, o da bırakınca başka bir öğretmen daha gelecek. Bu gerçekten onlar için çok zor.

Üstelik küçük yaştaki çocuklar öğretmenlerini örnek alıyor biliyorsunuz, sizi okulda görüyor öykünüyor, sonra sizi bir kafede çalışırken görüyor.

Her türlü zor bir süreç...

Bu sene ne durumda peki ücretli öğretmen alımları?

Ağustos’ta açıldı alımlar, başvurdum. Okullar açıldı ama hala bir yanıt yok. Yine bir arkadaşımın öğretmen ihtiyacı var haberi sonrası ilçe eğitim müdürlüğüne gittim. Sonra müdürle görüştüm. Tamam, ben ilgileneceğim dedi. Sonra "senin iş oldu" dediler ama İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün isteği üzerine okula başka bir öğretmen atanmış.

İnsanlar size, "öğretmenim tanıdık birilerini sokun araya" diyorlar başvuru yaparken, gerçekten çok can sıkıcı.

Öğretmenler nasıl kurtulacak bu cendereden peki?

Bu düzen böyle sürdüğü sürece değişeceğini sanmıyorum.

Alım açtıklarında belki kimsenin başvuru yapmaması lazım, herkes bunu yapsa, bizi atamak zorundasınız, üç kuruşa bizi sömüremezsiniz dese... Ancak biliyorum, herkesin ihtiyacı var, mecburen bu başvuru yapılıyor ve emeğimizin karşılığını yine alamıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez "Ben ücretli öğretmenlik yapanların şartlarının bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum" demişti. Koşulların düzeleceğini söyledi ama hiçbir şey değişmedi. Yani bir cumhurbaşkanı öğretmenlerin durumundan bile habersiz...