Bir boşanma mücadelesi: Kumalık değil, özgürlüğünü istiyor

Eşinin ‘kumalık’ teklifine boyun eğmeyen 27 yaşındaki Hülya, çocukları ve boşanma hakkı için Siverek’in ‘nüfuzlu’larına karşı mücadele ediyor.

Gökçe Gün

Siverek’te yaşayan Hülya, dördüncü kız çocuğunu hastanede dünyaya getirdiği gün, yanında eşinin ağabeyi vardı. Eşi Nazım A. ise, aynı gün doğum yapan bir başka kadının yanında idi. Bir erkek çocuk doğuran kadın, Nazım A.’nın hayatındaki diğer kadındı. 

Hülya, lohusalığının 15. gününde, eşinin bir başka kişiyle birlikte olduğunu öğrendi. Nazım A., 27 yaşındaki Hülya’ya “dördüncü kez bir kız çocuk doğurduğunu” anımsatıyor ve birlikte olduğu diğer kadının bir erkek çocuk doğurduğunu vurguluyordu. Boşanmayı kabul etmeyen Nazım A. “Gel kumalığı kabul et, yuvamızı kurtaralım” diyor, genç kadına Türk Medeni Kanunu’nun dışında bir yaşam öneriyordu.

Ailesinin de destek verdiği Hülya, bu durumu kabul etmedi. İtirazını dillendirdiğinde eşinin ve kayınvalidesinin şiddetine maruz kaldı, evden atıldı, çocuklarından ayrı bırakıldı.

‘NÜFUZLU’ AİLE, HÜLYA’NIN AVUKAT BULMASINA ENGEL OLDU

Nazım A. bölgenin zengin ailelerinden birinin oğluydu ve sahip olduğu güç ilişkileri Hülya’nın aleyhinde işliyordu. Boşanma davası açmak isteyen Hülya’nın, bir avukat bulması mümkün olmadı. Ankara’da yaşayan Siverekli avukat Suna Öztaşdönderen (Urfioğlu) ise davayı üstlendi, Hülya’nın boyun eğmeme mücadelesi böylelikle bir eşik atladı.

Hülya, ayrı kaldığı bebeği Nazım A.’nın akrabaları tarafından aşı için sağlık ocağına götürüldüğünde, sağlık personelinin yardımı sayesinde bebeğine ulaşabildi. En büyüğü 9 yaşında olan diğer kızlarına ise, avukatının çabaları sonucunda, mahkeme kararıyla geçici velayetin alınmasıyla kavuştu.

Hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Nazım A. çocukları görme bahanesiyle geldiği evde, Hülya ve ailesini tartakladı ve çocukları kaçırdı. Polisler uzaklaştırma kararı süresinin dolduğunu söyleyerek görevlerini yapmadı. Süre dolmamıştı ancak görevini yapmayan kolluk kuvveti, avukatı yanıltmaktan çekinmedi

NAZIM A. KENDİ ÇALIŞTIĞI HASTANEDEN ŞAİBELİ DARP RAPORU ALDI

Nazım A. çocukları kendisinin ve ilişkide olduğu kişinin çalıştığı Siverek Devlet Hastanesi’ne götürüp “darp” raporu aldı. Normal koşullarda darp raporunun alınabilmesi için hastane polisinin bilgilendirilmesi gerekiyordu ancak bu yapılmadı. Çocuklar şiddet görmediklerini, hastanede muayene edilmediklerini, babalarının bir doktorla konuştuğunu ve olanları anlatmamaları konusunda kendilerini tembihlediğini anlattı ancak savcılık buna rağmen Hülya hakkında tehdit ve yaralama suçundan dava açtı. Hülya’nın aldığı darp raporu ise, “olaydan 3 gün sonra alındığı” gerekçesiyle dikkate alınmadı, şikayeti hakkında takipsizlik kararı çıktı.

Nazım A. için, boşanmak isteyen Hülya’nın güçsüzleşmesi, 4 çocuğunun bakımından daha önemliydi. Bu yüzden şaibeli biçimde alınan darp raporu eşliğinde hazırlanan iddianameyi,  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na sundu, Hülya’nın aldığı aylık 800 TL yardımın kesilmesi için başvuruda bulundu.

Bu hikayede Türk Medeni Kanunu’nu hiçe sayan, erkeğin çok eşliliğini makbul bulanlar yalnızca Nazım A. ve ailesi değil. Bu ‘varlıklı’ aileden etrafa saçılan güç, kocaman bir ilçeyi kamu kurumlarıyla birlikte bir kadının boyun eğmesi için seferber etmiş görünüyor. Uzaklaştırma kararını yok sayan polis, şaibeli bir darp raporu vermekten çekinmeyen bir hastane ve boşanma hakkı için savunma talep eden bir kadını yalnız bırakan adli makamlar buna işaret ediyor.

Öte yandan Avukat Suna Öztaşdönderen’in öncülüğünde, çeşitli illerin barolarından avukatlar ise, Hülya’nın safında, boşanma hakkının savunulması için, davaya müdahil olmaya hazırlanıyor.

HÜLYA’YA DESTEK OLMAK, BOŞANMA MÜCADELESİ VEREN TÜM KADINLAR İÇİN ÖNEMLİ

‘Kuma’lığı kabul etmediği için boşanmak isteyen Hülya’nın davasının ilk duruşması, 22 Şubat’ta. Siverek’teki bu boşanma mücadelesi, boşanmak istediği için yaşam hakları ellerinden alınan pek çok kadının hikayesiyle kesişiyor. 

Genç kadın, kendisine şiddet uygulayan, çocuklarını kaçırma girişiminde bulunan Nazım A. ile karşılaşacağı için kaygı duyuyor. Yalnız kalmaması yalnızca Hülya için değil, kadınların boyun eğmeme gücünü kendisinde bulabilmesi için de önemli, Hülya’nın davası tüm kadınlar için ilham verici.

Hikayenin boyun eğmeyen kadını Hülya; “Tek derdim bir an evvel boşanmak ve çocuklarım ile yeni bir hayata başlamak. Çocuklarıma karşı benim başım dik olacak. Haksız olanın başı önüne düşecek” derken, ailesine ve kendisini temsil eden avukatlarına teşekkür ediyor.

Ailesinin desteğinin önemli olduğunu hatırlatan Hülya; “Ben şanslıyım ailem yanımda durdu. Lütfen kimse kızlarını kaderine terk etmesin” diyor.