Bakırköylüler ve sağlık çalışanlarından ranta karşı eylem

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Sadi Konuk Devlet hastanesi çalışanları ve Bakırköy halkı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesi üzerinde yapılacak inşaata karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Haber Merkezi

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ve Sadi Konuk Devlet hastanesi çalışanlarıyla birlikte Bakırköy halkı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesindeki kamuya ait olan arazinin inşaata ranta açılmasına karşı, hastanenin yerleşkesini ve ağaçları korumak için bugün saat 12:00'da yerleşke içerisinde bir yürüyüş gerçekleştirdi.

Yapılan yürüyüşün ardından Bakırköy Kamu Hastaneleri Kurumu Genel Sekreterliği önünde toplanan kitle burada bir basın açıklaması gerçekeleştirdi. 

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeki kamuya ait alanın ranta açılmasına karşı yapılan basın açıklamasından önce Prof. Dr. Raşit Tükel bir konuşma yaptı. Öte yandan hastane bahçesinde ellerinde uzun namlulu silahlar olan polislerle birlikte çok sayıda çevik kuvvetin ve TOMA'nın bekletilmesi ise gözlerden kaçmadı. 

Tükel'in konuşmasının ardından sağlık çalışanları tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde:

Kaygılıyız!

Bir süredir Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesi üzerinde “yenilenme” adı altında çeşitli projelerin tasarlandığı duyumları alınmaktaydı. Ancak bir sabah hastane çalışanlarının her gün önünden geçtikleri ağaçların numaralandığını görmeleri üzerine bu alana ilişkin söylentilerin gerçeğe dönüştüğü, yani Bakırköy ilçesinin en önemli yeşil alanının ve sağlık hizmeti açısından yalnızca İstanbul’a değil Türkiye’ye hizmet sunan, özel misyonlu hastanemizin bahçesi ile birlikte, örneğini çokça gördüğümüz inşaatçı rantiyecilerin kapsama alanına girdiği gerçeği ile yüzleşmiş olduk. Yerleşkemiz üzerinde yürütülen proje ile ilgili Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Hastane Yöneticisi Erhan Kurt’un 22 Temmuz’da  yaptığı toplantı ve 18 Ağustos’ta Bakırköy Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile  yaptığımız görüşme süreçle ilgili endişelerimizi gidermediği gibi daha da artırdı

2012 yılında “Sağlık Tesislerinin Kiralama Karşılığı Yaptırılması ile Tesislerdeki Tıbbi Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet ve Alanların İşletilmesi Karşılığında Yenilenmesine Dair Yönetmelik” esas alınarak akıl hastanelerinin bulunduğu illerde, psikiyatri, korumalı psikiyatri ve FTR yatakları ile ilgili bir ihale açıldığı,  ihaleyi de Rönesans Medikal Yatırımları A.Ş.-Rönesans Holding A.Ş. İş Ortaklığı adlı şirketin almış olduğu anlaşıldı. Ağaçlara ve doğaya zarar vereceğini öngördüğümüz ‘’ YENİLENMENİN ’’ Kamu Özel Ortaklığı yöntemi ile yapılacağı ifade edildi. 400 yataklı genel psikiyatri hastanesi ve 200 yataklı yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi projesinin hazır olduğu, diğer taraftan, hastane alanında İstanbul Valiliği tarafından İSMEP aracılığıyla yeni binalar ekleneceği bilgisi alındı. Nöroloji, Beyin Cerrahi ve Bağımlılık (AMATEM) birimlerinin geleceği konusunda kesin bilgiler alınamadı. Bunlar karşılığında hastane arazisinden feragat edilip edilmeyeceği, bu inşaatlar karşılığında “Rönesans İnşaat” firmasının AVM-Rezidans ya da Otel yapıp yapmayacağı yani buradan nasıl bir rant murâd edildiği bilgisine tam olarak ulaşılamadı.

Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası’nın yerleşkemiz için T.C Sağlık Bakanlığı’na bilgi edinme amaçlı yazdığı yazıya proje çalışmaları devam ediyor denerek olumsuz yanıt verilmiştir.

Neden sözleşmeyi halktan, kamuoyundan saklama gereği duyuyorlar merak ediyoruz!

100 yıllık tarih, sadece metrekare ve yatak sayısı üzerinden konuşulamaz.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi üzerinde kurulu olduğu alan ve halen kullanılan pek çok bina, hem Bizans, Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet tarihinin önemli bir parçasıdır. Yapılaşma sahasında  Reşadiye Kışlaları, Bizans Hipojesi ve anıt ağaçlar vardır ve bu durum Anıtlar Yüksek Kurulu’nca belgelenmiştir. Reşadiye Kışlalarının yarım kalmış binaları ve çevresindeki 1000 dönüm arazi, Mazhar Osman'ın yıllar süren mücadelesi sonunda, 1924 yılında, altında  Atatürk’ün imzası olan bir kararla, akıl hastaları için bir hastane yeri olarak tahsis edilmiş,  hastaların ve çalışanların çabasıyla ve emeğiyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi adı ile sağlık ve bilim tarihimizde önemli bir görev üstlenmiştir. Hastanemiz Türkiye’nin Psikiyatri ve Nöroloji tarihinde ”Kurucu Eğitim Kurumu” niteliği taşır. Bu hastaneyi kuran değerli hocalarımız nörolojik bilimlerle psikiyatri ve psikolojinin bütünlüğünü o dönemden görmüşler ve bu hastaneyi bir psikiyatri, nöroloji ve nöroşirurji hastanesi olarak kurmuşlardır. Görünen odur ki yüzyıla yakın bilgi ve birikimle hizmet veren bu bütünlük parçalanmak istenmektedir. Bu girişimler hastaneyi hem fiziksel hem işlevsel olarak parçalayacaktır. Bu, nöroloji, beyin cerrahisi ve psikiyatrinin bir bilim olarak gelişmesinin önünü açan bir kuruma karşı işlenmiş bir suç olacaktır.

Köklü bir gelenekten gelen bir hastanenin yenilenmesinin sadece metrekare ve yatak sayısı üzerinden yapılıp, nasıl işleyeceğinin ‘’YAP-İŞLET-DEVRET’’ yani yeni adıyla ‘’KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI MODELİ ‘’anlayışıyla değil , kapsamlı bir nöro-psikiyatri enstitüsü planı ile gerçekleşebileceğine inanıyoruz.

Yeni Bakırköy’e, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin hem bugüne kadar yüklendiği işlevi, hem üzerinde yer aldığı alanın yapısını değiştirdiği, hem de özel sektörün alana kontrolsüz girişi demek olduğu için  karşı duruyoruz.

YENİLENMEYE, İYİLEŞMEYE DEĞİL, BU İSİM ALTINDA RANT KAZANINDA KAYNAYIP BUHARLAŞMAYA KARŞIYIZ!

Buradan yüksek bir sesle soruyoruz.

Topyekün inşa ile alanı şantiyeye dönüştürerek ağaçları ve çevreyi nasıl koruyacaksınız?

Binaları yenileme karşılığı ihaleyi alan şirkete ne vaat edilmektedir? Hastane yerleşkesinden şirkete tahsis edilecek bir alan var mıdır? E5’e yakın alanda şirkete bir ofis verileceği ya da ticaret merkezi yapılacağı doğru mudur?

Kamu Özel Ortaklığı bir Özelleştirme modeli değildir de nedir? Devletin kendi hastanelerini yenileyecek parası yok mudur?

Kamu Özel Ortaklığı güvencesiz çalışmanın, ücretlerimizde kesintinin önünü açar mı?

Çekirdek Sağlık Hizmeti dışındaki hizmetler ihaleyi alan şirkete devredileceği doğru mu? Devlet kendi hastanesinde hizmet veremeyecek durumda mıdır?

Hastanenin tarihi ve nörolojik bilimlerle psikiyatrinin bütünlüğü zarar görecek mi? Nöroloji, beyin cerrahi ve bağımlılık birimlerinin başka bir hastaneye bağlanacağı bilgisi doğru mudur?

Peki bizim önerilerimiz nedir?

1. Hastanenin fiziksel-mekânsal koşullarının ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesine asla karşı değiliz. Hastanenin fiziksel olarak yenilenmesinin uygun planlama ve programla ile devlet eliyle ve genel bütçeden karşılanmasını talep ediyoruz. Özel sektörün alana kontrolsüz girmesini istemiyoruz.

2. Yeniden inşa kamuoyunun denetimine açık olmalıdır. Şeffaf bir süreç yürütülmelidir. Şirketle imzalanan sözleşmenin detaylarını öğrenmek istiyoruz.

3. Psikiyatri ve nörolojik bilimlerin ortak çalışma yapısı bozulmamalıdır. Yenilenmenin kapsamlı bir nöropsikiyatri enstitü planı ile gerçekleşebileceğine inanıyoruz.

4.Binalarımızın doğaya zarar vermeden yenilenmesi için azami gayret gösterilmelidir. Bunun için topyekün inşa yerine kademeli olarak binaların sırayla yenilemesi yapılmalı, yerleşkemiz şantiyeye dönüştürülmemelidir. Tek bir ağaca bile zarar verilmemelidir.

5. İhtiyacımız olan “Kamu-Özel Ortaklığı” değil “Kamu - Hastane çalışanları”, “Kamu- Hasta” ORTAKLIĞIDIR.

6.Eğer yatak ihtiyacımız varsa (ki var) Genel Sekreterlik Binası hastaneye dönüştürülüp kullanılabilir.

Tarihe, ağaçlara ve doğaya zarar vereceği, bu alanların her birinde geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacağı için bu  girişime karşıyız. Kamu Özel Ortaklığının ne anlama geldiğini de, doğal ve kültürel alan olan yerleşkemizdeki ağaçların, çiçeklerin, tüm canlıların kıymetini de çok iyi biliyoruz.

Buraya emek veren sağlık çalışanlarının  ve buradan hizmet alan hastalarımızın hastanenin her metrekaresinde hakkı vardır. Onlarca yıllık ağaçların, kuşların, böceklerin bu alanda hakkı vardır. Bu tarihi ve doğayı taşıyacağımız çocuklarımızın bu alanda hakkı vardır. Çarpık kentleşmeyle yeşile hasret kalan, spor ve piknik yapma olanağı bulan Bakırköylülerin, İstanbulluların tüm Türkiye yurttaşlarının bu alanda hakkı vardır.

Bakırköy BİZİMDİR! Bu hakkımızı hiçbir şirkete devretmeyeceğimizi basın ve kamuoyuna bildiriyor, sizleri mücadelemize destek olmaya çağırıyor, bizler hastane çalışanları olarak sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.

27 Ağustos günü İstanbul Tabip Odasında yapılan basın toplantısıyla mücadelemizde bize destek veren ve birlikte yürüdüğümüz Türk Tabipleri Birliği İstanbul Tabip Odası, TMMOB İstanbul Şubesi, İstanbul Diş Hekimleri Odası, KESK Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türk Nöropsikiyatri Derneği, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği, DİSK Devrimci Sağlık İş Sendikası, DİSK İş Yeri Temsilciği DİSK Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Bakırköy Kent Savunması, Şizofreni Dostları Derneği, Diren Bakırköy Çamlık Forumu‘na teşekkür ederiz.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Tabip Odası İş Yeri Temsilciliği
SES İş Yeri Temsilciliği
DİSK İş Yeri Temsilciliği