Anadolu topraklarında 1906'dan bugüne 1 Mayıs...

1 Mayıs, 1889'da toplanan II. Enternasyonal'den bu yana dünya genelinde işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kabul ediliyor. Türkiye'de ilk 1 Mayıs nerde, nasıl, ne zaman kutlandı? İşte 1 Mayıs'ın kısa tarihçesi...

Ahmet Çınar

Bugün 1 Mayıs.

Başta büyük kentler olmak üzere Türkiye'nin farklı illerinde 1 Mayıs alanlarında buluşulacak.

Önce biraz tarihçeden söz etmek gerekirse...

1 Mayıs’ın miladı, başlangıcı olarak 1856 yılında Avustralyalı taş ve inşaat işçilerinin günde sekiz saat çalışma talebiyle gerçekleştirdikleri yürüyüş gösterilir. Avustralya'nın Melbourne kentinde işçiler, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar bir yürüdüler.

1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada altı gün olan çalışma takvimine karşı; günlük sekiz saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Şikago'da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil'de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil'deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park'a girdi.

Bu gösteriler 1 Mayıs'ı izleyen günlerde tüm hararetiyle devam etti ve 4 Mayıs'ta kanlı Haymarket Olayı gerçekleşti.

1889'da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verildi.

Böylece ikinci gösteri 1890 yılında yapılabildi. 1890 yılından sonra tüm dünyada 1 Mayıs kutlanmaya devam etti.

TÜRKİYE'DE İLK 1 MAYIS NE ZAMAN?

Peki bu topraklarda, Anadolu’da ne zaman kutlandı ilk 1 Mayıs?

Bazı kaynaklar ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlamasının 1911 yılında Üsküp’te, Selanik’te ve ardından  İstanbul’da kutlandığını yazar. O zaman “amele bayramı” adıyla kutlandığı söylenegelir.

Oysa Türkiye’de ilk 1 Mayıs, 1906 yılında Basmane’deki Altınpark’ta ulu çınarın altında kutlandı. Tarihçi Oktay Gökdemir’in bu konuda bir makalesi vardır, oradan öğreniyoruz.

O yıl çıkan bir dergide, şunlar yazar: “İşçiler, yurtsever kardeşlerim! Şerefli gazete çalışanları. Haberiniz olsun ki 1 Mayıs Dünya işçileri bayramı münasebetiyle amele kıraathaneleri civarında, tren istasyonu mevkiinde toplantı ve gösteri vardır.  Cemiyet Reis vekilleri Celil ve İsameddin Efendi.”

BASMANE'DE ALTINPARK'TA ÇINARIN ALTINDA

Tren istasyonu üstü denilen yer, eski adı Musalla olan Altınpark’ta ulu çınar ağacının bulunduğu alandı. Dergide ilanı gören emekçiler 1906 yılının 1 Mayıs’ında sessiz sedasız o civarda toplanıp 500 yılık anıt ağacın, ulu çınarın altında 1 Mayıs’ı kutladılar.

O dönemde kutlamanın yapıldığı Anafartalar Caddesi, kalabalıkları taşıyabilecek işlek bir caddeydi Osmanlı ve cumhuriyetin ilk dönemlerinde resmi törenler ve bayram kutlamaları bu cadde üzerinde yapılırdı. Basmane’de işçilerin iş beklediği kıraathanelerin tarihi eskiye dayanır. Anafaratalar Caddesi ve ara sokaklardaki bu kıraathaneler, yüz yılı aşkın süredir emekçilerin, işçilerin adeta ikinci adresi oldu. Bugün o işçi kahvehaneler, günümüzde halen faal durumda. 1 Mayıs kutlamasının yapıldığı ulu çınar ağacı, her trülü bakım çalışmasına rağmen kuruyup gitti. Ancak yanına bir fidan dikildi, 1 Mayıs 1906 anısına, şimdi o boy vermeye devam ediyor.

DAHA SONRA ÜSKÜP'TE...

İzmir’deki kutlamayı birkaç yıl sonra 1909’da Üsküp izledi. İstanbul’daki ilk 1 Mayıs kutlaması 1910’da gerçekleştirildi. Osmanlı döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yerlerden biri  Selanik'ti ve 1911 yılında burada tütün, liman ve pamuk işçileri 1 Mayıs gösterisi düzenleyerek bu günü kutladılar.

1919, 1920, 1921…  1 Mayıs işçi bayramları işgal altındaki İstanbul’da bağımsızlık mitinglerine dönüştü. İşgal güçlerinin yasaklamalarına rağmen kutlamalara katılımlar yoğundu.

EN DİKKAT ÇEKENİ 1922'DE... 

1922 yılındaki 1 Mayıs işçi bayramı ise bu kutlamalar arasında en  dikkat çekeni oldu. Tevhid-i Efkar gazetesi işgal güçlerinin yasaklamasına ve askeri suç kabul edileceğini açıklamasına rağmen müdahale etmediği o eylem gününü şöyle anlatıyor: "

Türkiye Sosyalist, sosyal demokrat, beynelmilel amele ittihadı, Ermeni Hınçak, işçi ve çiftçi fırkaları ile imalat-ı harbiye fabrikalarına mensup 1500'e karib amelenin ve işçi kadının merkez-i umumisi binası önünde tecemmuunu müteakip Türkiye Sosyalist Fırkası Reisi Şakir Rasim Bey, kısa bir hitabe ile dünya işçilerinin bayramı başladığını söyledi, bu esnada bir alkış tufanı içinde 'Yaşasın sosyalistler, kahrolsun burjuva hükümeti!' avazeleri yükselmeye ve mızıka tarafından da Enternasyonal ve 1 Mayıs marşları çalmaya başladı. Bundan sonra önde bayraklar ile kadınlar ve arkada mızıka ile erkekler olduğu halde kırmızı bir dalga şeklinde sosyalistler Şişli'ye doğru yürümeye başladılar. Yürüyüş esnasında mızıka ile beraber amele hep bir ağızdan Enternasyonal marşını söylüyordu. Tramvaylar durmuş, halk ilk defa şehrimizde şahidi olduğu tezahüratı temaşaya dalmıştı."

Ankara’da 1922’de kutlandı. Ancak o kutlama sınıfsal ve kitlesel anlamından uzak bir şekilde, sembolik kutlama şeklinde gerçekleşti.

Prof. Dr. Mete Tunçay 1922 1 Mayıs'ını "Türkiye'de Sol Akımlar" adlı eserinde şu şekilde aktarır:

"1 Mayıs 1922'de ilk işçi bayramı kutlandı. İmalatı Harbiye, demiryolu işçileri ve mürettipler, eş ve çocuklarının da katıldığı bir toplantı yaptılar. İzmir Mebusu Yunus Nadi (Abalıoğlu), Menteşe Mebusu Tevfik Rüştü (Aras) ve Rus elçiliğinden bazı memurların katıldığı bir tören yapıldı ve akşam da Millet Bahçesi'nde eğlence düzenlendi."

Ondan sonraki yıllarda 1 Mayıs’la ilgili gelişmeler, memleketin hali gibidir.

  • 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak "İşçi Bayramı" ilan edildi.
  • 1924'te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı.
  • 1925'te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi bayramını kutlamayı yasakladı ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korudu. 1935 yılında 1 Mayıs`a "Bahar ve Çiçek Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edildi.
  • 27 Mayıs 1960’ta Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul edildiği 24 Temmuz 1 Mayıs yerine önerilse de, bu öneri kabul görmedi.
  • 1960'lı yıllarda, işçi hareketi gerçek bir gelişme ve sıçrama yaşamasına rağmen, kitlesel 1 Mayıs kutlamaları yapılmadı.
  • Yasaklamalar 1976’ya kadar sürdü. DİSK öncülüğünde ilk kez kitlesel olarak Taksim Meydanı’nda kutlandı.

1977: KANLI 1 MAYIS 

Türkiye tarihine "kanlı 1 Mayıs" olarak geçen 1977 yılı... 1 Mayıs için çeşitli illerden İstanbul'a gelen yaklaşık 500 bin kişi Taksim Meydanı'nda buluşmuştu. Ne olduysa DİSK Başkanı Kemal Türkler konuşmasını yaparken oldu. Ve Taksim Meydanı açılan ateş sonucu kan gölüne döndü.

Katılımın yüksek olması sebebiyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, miting de uzamıştı. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde Intercontinental Oteli'nin de üst katlarından da ateş açıldı.

İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu'na itmeye başladı. Kalabalığa ateş açılıyordu fakat polis ateş açanlara değil, kalabalığın üstüne saldırıyordu. Bir kamyonun tıkadığı Kazancı Yokuşu'ndan aşağıya kaçmaya çalışan kalabalığı daha da korkutmak için bir daha ateş açıldı. İnsanlar panzerler altında kalarak ve birbirlerini ezerek kaçmaya devam etti.

28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, beş kişi vurulma nedeniyle, bir kişi de panzer altında kalarak yaşamını yitirdi, yaklaşık 130 kişi yaralandı. Ölenlerin çoğu Kazancı Yokuşu'nun başında, park edilmiş kamyon yüzünden sıkışarak ölmüşlerdi. 470 kişi gözaltına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamadı. Ateşi kimin açtığı tam olarak belirlenememiş, olay halen aydınlatılamamıştır. Sular idaresinin çatısından ve otel odalarından ateş açanlar bulunamamıştır.

SINIFSAL VE TARİHSEL ANLAMI

1 Mayıs’ın tarihçesi bize bir gerçeği öğretir: 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve örgütlenme günüdür.

Bu tanımdan yola çıkarak, cümleyi madde madde analiz etmekte yarar var…

“İşçi sınıfının” günü… Sınıfa ait bir gün… Sınıf olduğunun bilincine varmışların; dünyaya, hayata ve insanlara sınıfsal bakış açısıyla bakabilenlerin günü. Sermaye sınıfının, sermaye sınıfı işbirlikçilerinin değil; sermaye sınıfının davulunu çalan, düdüğünü öttürenlerin değil... Sınıf tanımına kökten karşı çıkan gericilerin değil... Sınıfsal mücadeleyi aydınlanma ve laiklik mücadelesiyle birleştirebilmiş, bu iki mücadele alanının birbirinden ayrılamayacağını fark etmiş, insan aklının çalışma düzeneğinin önündeki tüm engelleri kaldırabilmiş ve kendisini sınıfa ait görenlerin günü. İşçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunanların, o çıkarları bilince çıkarabilenlerin günü.

“Birlik” günü… İşçilerin, emekçilerin, yaşamlarını çalışarak sürdürebilenlerin yan yana duracakları; sömürülenlerin, kapitalist düzenin dişlileri arasında ezilenlerin, güçlerini “sınıfsal bilinç” paydasında birleştirecekleri gün.

“Mücadele” günü… İşçi sınıfının, sermaye sınıfına karşı mücadele günü! Sınıf mücadelesinin günü. Kendi tarihsel çıkarlarını gayet iyi bilen ve o çıkarlardan en ufak bir geri adım bile atmayan sermaye sınıfına karşı, işçi sınıfının açtığı tarihsel mücadelenin günü. Patronların, para babalarının, sermaye sahiplerinin, sömürücülerin ve onların siyasal, ideolojik, fiziksel, psikolojik şiddeti karşısında milim taviz vermeden, kendi sınıfının çıkarları için mücadele edenlerin günü.

“Örgütlenme” günü… İşçi sınıfının sermaye sınıfına karşı örgütleneceği, örgütlenmeyi mücadelenin önemli ve öncü adımı olarak göreceği bir gün. “Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” diyenlerin, sınıfsal bilinci merkeze alarak örgütlenmeyi düşüneceği, örgütlenmenin olanaklarını tartışıp arayacağı gün.

Evet… İşçi sınıfının birlik, mücadele ve örgütlenme günü.

Kutlu olsun.