Ali İsmail davasında avukatlardan dilekçe: Azmettiren Erdoğan'dır

Ali İsmail'in dövülerek öldürülmesine ilişkin davada Korkmaz ailesinin avukatları mahkemeye bir dilekçe gönderdi. Suçun azmettiricisinin Tayyip Erdoğan olduğu belirtilen dilekçede “Unutulmamalıdır ki bu suçlarda zaman aşımı yoktur. Bir gün mutlaka yargılanacaklar” denildi.

Elif Örnek

Ali İsmail Korkmaz'ın 2 Haziran 2013 gecesi Eskişehir'de polisler ve polislerden talimat alan bir grup tarafından pusuya düşürülerek öldürülmesine ilişkin davada sona yaklaşıldı. Savcının 26 Kasım Çarşamba günü esas hakkında mütalaasını açıklaması beklenirken, Korkmaz ailesinin avukatları, değerlendirme ve taleplerine ilişkin bir dilekçe hazırladılar. Davaya bakan Kayseri 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne bugün ulaşan 80 sayfalık dilekçede hükümet sert bir dille eleştirildi.

Korkmaz ailesinin avukatları, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında toplanan tüm rapor ile kayıtların değerlendirilmesi sonucunda polis sanıklardan Hüseyin Engin ile Şaban Gökpunar'ın kasten adam öldürme fiiline ihmalen katılmaları nedeniyle TCK'nın 83. maddesi hükmünce, üst sınırı 25 yıl olmak üzere hapis cezasına çarptırılmasını istediler. 

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEMİ
Dilekçede polis sanıklardan Mevlüt Saldoğan hakkında “kasten adam öldürme” suçunu “canavarca hisle veya eziyet çektirerek” ve “çocuğa ya da beden veya ruh sağılığı bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı” işlediği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi talep edildi. “Müşterek fail” olduğu belirtilen polis sanık Yalçın Akbulut'a da aynı hükmün uygulanarak ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesi gerektiği savunuldu.

Davanın sivil sanıkları İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever ve Ebubekir Harların da tıpkı sanık Akbulut gibi, TCK 37. Madde göndermesiyle “müşterek fail” olmaları nedeniyle haklarında aynı hükmün uygulanarak ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmaları istendi.

Haziran direnişine ilişkin uzun bir değerlendirmeye de yer verilen dilekçede özetle şunlar kaydedildi:

'1000 ODALI AK SARAY HALA YIKILMADI'
“Türkiye yaklaşık 12 yıldır karanlık bir süreçten geçmekte olup, AKP iktidarı tarafından her geçen gün açıktan bir diktatörlüğe dönüştürülen yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu iktidar Anayasa'nın amir hükümlerini açıkça ihlal eder ve rejimi din devletine dönüştürme yolunda süratli adımlar atarken, hoşuna gitmeyen mahkeme kararlarını tanımamasıyla bilinmektedir. 1000 odalı Ak Saray, hakkında mahkemece verilmiş karara rağmen hala yıkılmamaktadır. 

İnsanların demokratik haklarını kullanma isteğine karşın, dönemin Başbakanının 'Polise emri ben verdim' açıklamaları ve İçişleri Bakanının bu konudaki ısrarlı tutumu, ceza hukukumuz göz önüne alındığında bu kişilerin yaptıkları ve söylediklerinin azmettirici bir mahiyet kazandığına işaret etmektedir. 

AKP iktidarı Anayasal meşruiyetini yitirmiş, Anayasa'nın ve yasaların kendisini bağlamadığını, bu duruma karşı çıkan herkesi de hiçbir yasa tanımadan sindireceğini ilan etmiş ve uygulamıştır. 

İktidarın hak arayan ve Anayasal hakkını kullanarak mahkeme kararlarına ve Anayasaya ile yasalara uygun davranmaya davet eden insanlara karşı ihanetle suçlayıp düşmanca bir husumet içinde davranması 14 yaşındaki Berkin Elvan, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım, 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş, 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik, 22 yaşındaki Ahmet Atakan, 22 yaşındaki Abdullah Cömert, 26 yaşındaki Ethem Sarısülük ve 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz'ın ölümü, 11 kişinin gözünü kaybetmesine, 91 kişinin kafa travması geçirmesine, 60'ı ağır olmak üzere 8 bin insanın yaralanmasına sebep olmuştur. 

Kimyasal silah sayılabilecek ölçüde gaz kullanılmıştır. Açık alanda kullanılan gazın miktarı insanların kaçabileceği şekilde olmalıyken polis bu kurala riayet etmemiştir. 69 metrekareye yayılan bir gaz bombası atıldığında, aynı alana ikinci gaz bombası atılmaması gerektiği gibi, o alanın çevresindeki alana da gaz bombası atılmaması gerekir. Çünkü o gaz bombasıyla amaçlanan insanların temiz havaya kaçmasıdır. İnsanların temiz havaya kaçmaları zaten dağılmalarını talep eden iradenin hedefine ulaşmasıdır. Tabi, amaç dağılmalarını sağlamaksa...”

'HİTLER'İN GAZ ODALARI GİBİ'
“Polis, insanların tedavileri için oluşturulmuş revilere dahi gaz bombası atma vahşetini göstermiştir. Bazı bölümleri yaralı tedavisi için tahsis edilen Divan Otel'e yapılan baskın ve otele sığınanlara karşı kullanılan gaz, ancak Hitler'in Auschwitz kampındaki gaz odalarında kullandığı gazla mukayese edilebilir.”

'ZAMAN AŞIMI OLMADIĞINI UNUTMASINLAR'
“Bilinmelidir ki tüm bunlar “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence eziyet ya da köleleştirme, kişi hürriyetinden yoksun kılma fiillerini siyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi insanlığa karşı suç oluşturur” diyen TCK 77. Maddeye açıkça aykırıdır. Unutmamak gerekir ki; bu suçlarda zaman aşımı yoktur. Bu fiiller mutlaka ama mutlaka bir gün soruşturulacak ve failleri yargı önüne çıkarılacaktır. 

Ali İsmail Korkmaz'ı katleden sanıkların, ellerinde demir ve tahta sopalarla, coplarla, tekmelerle gece boyunca insanlara saldırmaları, ancak iktidara karşı çıkanlara beslenen kin ve nefreti ifade etmekte; husumet besledikleri bu gençleri yakaladıklarında öldürme kastıyla saldırdıklarını göstermektedir. Dolayısıyla davamızda polislerin görevlerinin gereği olan davranışlar içinde olmadığı, husumet ve kin içinde öldürme kastıyla davrandıkları, devletin verdiği araç gereç dışında silahlar da kullandıkları ve silah niteliğindeki benzer cisim taşıyan iktidar yanlısı sivil militarist güçlerle birlikte adeta düşman avına çıktıkları açıktır. Diğer sanıkların bu duruma gece boyunca şiddet uygulayarak katılmalarının 'kaçanın yakalanması' şeklinde izah edilmesi mümkün değildir. Burada tüm sanıklar arasında amaç birliği vardır ve ortak düşmana karşı birlikte hiçbir yasal dayanağı olmayan, bundan da ötesi yasalarda kasten adam öldürme olarak ifade edilen haksız ihlal içinde oldukları görülmektedir. 

'ERDOĞAN'IN AZMETTİRDİĞİ AÇIK'
Yasa ve yönetmeliklerle taşıyacağı, kullanacağı silah ve aletlerin belirlenmesine karşın polis bu aletler dışında sopa, çivili sopa, demir çubuk gibi aletler kullanıyorsa artık polis olmaktan çıkıp sizin vücut bütünlüğünüze saldıran bir kişi durumundadır.

Dönemin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in polisi azmettirdiği açıktır.