Akkuyu'ya nükleer felaket göz göre göre geliyor

Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Mersin Akkuyu’ya yapılması planlanan Nükleer santralle ilgili çarpıcı bir rapor yayımladı. Rapora göre nükleer felaket göz göre göre geliyor.

Serdar Nazım Yüce

Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli Beldesi sınırları içerisinde yer alan Akkuyu bölgesine nükleer santral kurulması konusunda on yıllar öncesinde baslayan girişimler, tesisin kurulma sürecinde önemli bir uğrak olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunun hazırlanmasıyla yeni bir aşamaya geçti. ÇED Raporunu inceleyen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu yayımladığı Akkuyu Nükleer Güç Santrali ÇED Raporu Değerlendirmesi” isimli çalışmayla Nükleer konusundaki çarpıcı gerçekleri ortaya koydu. Akkuyu Santrali Türkiye için bir felakete yol açabilir.

ÇED Raporuna göre Akkuyu “yap-sahip ol-işlet” modeliyle yapılacak ve 20 milyar dolara mâl edilecek. TTB’nin dikkat çektiği bir başlık, ÇED Raporunda Akkuyu ve çevresinden bahsederken sadece Gülnar ilçesini ele alınması. Halbuki 0-90 kilometrelik bir yarıçapın değerlendirmeye alınması gerekiyor. Bu da Mersin’deki birçok ilçenin yanı sıra Kıbrıs’ın Girne kentinin kıyı noktalarını da kapsıyor. ÇED Raporu bu konuda tek kelime etmiyor. Ayrıca rapor, radyoaktif maddenin yol açtığı onlarca hastalık varken, sadece kanserle ilgili verileri paylaşmış.

BAŞARISIZ OLMUŞ MODELİ DENEYECEKLER!
TTB, nükleer santrallerin söylendiği gibi güvenli durma özelliğine hiçbir zaman sahip olamayacağını, buna ek olarak yatırımcının Akkuyu’ya kuracağısantralin İran’da denenmiş ve “başarıya ulaşmamış” tasarım olduğu gerçeğini paylaşıyor. İran’daki santral yaşanan kazalar ve sorunlar nedeniyleüretime geçememişti. Olası bir başarısızlıkta ya da kazada, Çernobil kazasında olduğu gibi “çay içme cesareti” göstererek radyasyonla mücadele edebileceğini sanan Türkiye yöneticilerinin neler yapacağı asıl tartışma konusu. Zaten şirketin ÇED Raporu da, TTB’ye göre olası kazalara ilişkin alınacak halk sağlığı önlemlerine ilişkin “tatmin edici” bir yanıt vermiyor. Örneklersek, kazadan sonraki iki saatte, 30 kilometre çaplı alandaki yerleşim yerleri boşaltılmalı. Ancak ÇED Raporunda böyle kritik bir başlık kendine yer bulamamış durumda.

Hiçbir kaza olmasa ve santral “normal” işlese dahi bölge halkının radyoaktif maddeden kaçış şansı bulunmuyor. TTB bu konuda Almanya örneğini vererek, “Almanya’da nükleer santrallerin 5 km çapındaki alanda, özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda kanser oranında %60, lösemide %117 artışolduğu ve saptanan lösemi sıklığının tüm Almanya’daki sıklıktan fazla olduğunu gösteren çalışma bulunmaktadır” diyor. Kaldı ki şirket bunu yalanlamıyor, sızıntıyı “normal uygulama içinde” değerlendiriyor.

Mersin Akkuyu'da yapılması planlanan Nükleer santrale karşı doğa savunucuları ve yöre sakinleri miting yaptı. Nükleer Karşıtı Platform’un çağrıcılığında yapılan mitinge binlerce kişi nükleer santrale izin vermeyeceklerini ilan etti. Mersin’deki mitingle eş zamanlı olarak Kıbrıs’ın kuzeyindeki Girne kentindeki insanlar da “nükleere hayır” eylemi yaptı. Eylemde, Kıbrıs’tan 90 km uzaklıkta Mersin Akkuyu’da yapımına başlanan nükleer santralin oluşturacağı çevre felaketinin Akdeniz’e yapacağı etkilere dikkat çekildi.

TTB Halk Sağlığı Kolu, hazırladığı raporu, “sağlıklı ve barışçı birçok seçeneği olan Akkuyu nükleer santrali projesi yatırımdan vazgeçilmesinin halk ve çevre sağlığı bakımından en iyi seçim olacağını ve bu haliyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca uygun bulunan Akkuyu Nükleer Santral Projesi ÇED Raporu’nun halk sağlığı yönünden kabul edilemez eksik ve yanlışlarla dolu olduğunun Türkiye ve uluslararası kamuoyuna paylaşırız” ifadeleriyle bitiriyor.