Ağaoğlu huzuru değil, rantını korumak için saldırdı

Ali Ağaoğlu ve adamları tarafından dövülen Avukat Müslüm Erçetin soL'a konuştu. Erçetin'in anlattıkları meselenin basit bir anlaşmazlık değil büyük bir rantın korunması amacıyla yapıldığını gösteriyor.

Serdar Nâzım Yüce - Ömer Ertuğrul

My World Europe sitesinde yaşanan saldırı biraz da Ali Ağaoğlu'nun medya üzerindeki "hatırı sayılır" reklam payı yüzünden pek gündem olamadı. Yayımlanan az sayıda haberdeyse saldırının asıl nedeni üzerinde durulmadı. My World Europe'da yaşanan saldırının altında büyük bir rant yatıyor. Bu aslında, Türkiye'de inşaat sektörüne neden sürekli yatırım yapıldığı sorusunun da yanıtını oluşturuyor. My World Europe sitesinde yaşananlar Türkiye'de inşaat sektörünün sadece bina yapımı ve satımından ibaret olmadığını, şirketlerin düzenli komisyonculuk, düzenli gelir gibi hesaplarla da bu işlere girdiğini ve sistemin bozulmaması için de ellerinden gelen tüm hukuksuzlukları yapabileceklerini gösteriyor. Saldırıya uğrayan Avukat Müslüm Erçetin'in anlattıkları tüm bunlara dair ipuçları veriyor.

Öncelikle geçmiş olsun. Bir işadamının kendi yaptırdığı bir siteyi helikopterle ve bir koruma ordusuyla basması ne anlam ifade ediyor? Bu kadar rahatsız olunacak ne yaptınız?
Biz iki yıldır burada oturuyoruz. Dışarıdan bakıldığı zaman, özellikle sosyal medyada şöyle bir algı oluşuyor; "siz Ağaoğlu’ndan ev almışsınız, bu size müstehak". Bu çok yanlış bir düşünce. Çünkü burası öyle sanıldığı gibi lüks bir site değil. İkincisi, buradan ev alan insanlar oldukça zor şartlar altında ödeme yapıyorlar, banka, kredi borçları altında ezilen insanlar. Yani buradan ev almak çok matah bir şey değil. Bir “beyaz Türk” ifadesini kesinlikle karşılamıyor. Dolayısıyla böyle bir suçlama anlamsız. Özellikle okurlarınıza bunu yansıtmanızı rica ediyorum.

Biz burada oturmaya başladıktan sonra, bize vaat edilen şeylerin hiçbirini göremedik. Evleri satın alırken bize pazarlanan haliyle teslim almadık. Birçok eksik, hata vardı. İnsanlar bununla ilgili taleplerde bulundular. Gerekli mercilere; Ağaoğlu’na, şirketine, Ağaoğlu’nun buradaki site yönetimine, projenin ortağı olan Emlak Konut A.Ş.’ye vesaire… Ancak bu başvuruların hiçbirinden sonuç alınamadı.

Ne gibi eksiklerden bahsediyoruz?
Biz bu siteye yerleşmeye başladığımızda yolumuz yoktu, ulaşım yoktu. Asansörlerimiz çalışmıyordu, okulumuz yoktu - hala yok ama inşaatı başladı, derneğimizin girişimleri sonucunda-, bina içerisinde hasarlar vardı. Bütün bunlar bizi rahatsız etti, bununla ilgili ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık.

Sanırım derneğin temelleri de böyle atıldı.
Evet. Bizi dinlemiyor, hatta bazılarımızı tehdit ediyorlardı. Birlik olmak gerektiğini ve bunun için de en kolay yöntemin dernekleşme olabileceğine karar verdik. Burada benim adımın ön plana çıkmış olması dernek başkanı olmam hasebiyledir. Aslında burada yüzlerce insan bu mücadelenin bir parçası. Biz el birliğiyle hareket ediyoruz. Kimse kimseden bir adım önde değil. Komşular olarak bu işe omuz verdik ve yasal sınırlar içerisinde mücadelemize başladık.

Dernekleştikten sonra girişimlerimiz daha etkili sonuçlar vermeye başladı. Dernek olarak belediyeye başvurduk, yolumuzu yaptırdık. Emlak Konut’a başvurduk, okulumuzu yapmaya başladılar. Tüm bunlardan birileri rahatsız olmaya başladı. Çünkü derneğin kazanım elde etmesi site sakinlerinin bilinçlenmesini doğurdu. Hal böyle olunca, site yönetimi de Ali Ağaoğlu’nun kendi atadığı kişilerden oluştuğu için, onların koltuğunu korumak adına Ağaoğlu devreye girdi.

Bizim burada mücadele etmemizin bir nedeni de çok yüksek aidatlar veriyor oluşumuz. Binbir zorlukla ev sahibi olduk. Şimdi bir de ev kirası öder gibi aidat ödüyoruz.

Ne kadar bir meblağdan bahsediyorsunuz?
Isınma ve sıcak su giderlerini de katarsak 600 lira gibi bir aidat var daire başına. Bu da aylık 2 milyon liraya yakın bir bütçe yaratılması demek.

‘AĞAOĞLU BİZE ATIK SU SATIYOR’

Ve bu parayla ne yapıldığı belli değil.
Bu paranın denetimi yok. Yani Ali Ağaoğlu tarafından atanmış 3 kişilik bir yönetim kurulu var, yine 3 kişilik de bir denetim kurulu var. O onu denetliyor, o ona hesap veriyor. Yani al gülüm, ver gülüm. Bize hiçbir şekilde hesap veren yok. Biz ödediğimiz paraların nereye harcandığını bilmiyoruz. Şimdi bu paraların yüzde 10’u her ay Ali Ağaoğlu’nun şirketine akıyor, komisyon parası olarak. Yaklaşık 200 bin lira. Yani parmağını kıpırdatmasa bile Ağaoğlu bizden yüzde 10 komisyon alıyor. Artı olarak, ‘sitenin elektriğini biz kendimiz üretiyoruz’ diye reklam yapmıştı, yüzde 20 indirimli elektrik kullanacaksınız demişti. Biz yüzde 20 ucuz elektriği bırakın, çok yüksek elektrik faturaları ödüyoruz. Ayrıca orada üretip dökmek zorunda olduğu, yani elektrik üretirken atık olarak ortaya çıkan sıcak suyu belediyenin atık su kanallarıyla uzaklaştırması gerektiği halde, o atık suyu bize sıcak su diye satıyor.  Bir koyundan iki post çıkartıyor Ağaoğlu.

‘YA KUZU KUZU OTURUN YA DA S.. OLUP GİDİN’
Defalarca bu uygulamaların yanlış olduğu hakkında dilekçeler verdik. En sonunda madem böyle davranıyorsunuz dedik, Kat Mülkiyeti Kanunu’nda yer alan bir hükümde, bu tür sitelerde ilk kuruluşunda yer alan yöneticilerin geçici olduğu ve bu kişilerin görevlerinin 1 yılla sınırlı olduğu belirtilmiş. Bu hükmü uygulayın dedik. Hayır dediler, ‘biz Ağaoğlu’nun şirketiyle 25 yıllık sözleşme yaptık, bu paraları, aidatları kuzu kuzu ödeyeceksiniz, ister burada oturmaya devam edin isterseniz de - Ağaoğlu’nun da söylediği gibi- s... olup gidersiniz’ dediler.

‘İNSANLARI LİNÇ ETMEK İSTEDİLER’
Biz bu cenderenin içinde sıkışmış olduk ve son olarak mahkemeye başvurmaya karar verdik. Noterle görüşmemizi yaptık. Olayın yaşandığı gün noter dernek merkezimize geldi ve avukata vekalet verecek olan site sakinleri derneğe imzalarını atmak için geliyorlardı. Bu esnada bize haber geldi, Ali Ağaoğlu siteye helikopterle gelmiş, yönetim binasına geçmiş diye. Biz de acaba ne için gelmiş diye düşünürken bana bir telefon geldi. Arayan site müdürü Oktay Vural isimli şahıs. Bana ‘Ağaoğlu ofiste sizi bekliyor’ dedi. Böyle bir görüşmeye tek başıma karar veremeyeceğimi, arkadaşlarıma danışmam gerektiğini söyledim ve kapattım. Bir dakika geçmeden tekrar aradı Oktay Vural ve ‘Arkadaşlarınızı da bekliyoruz’ dedi. Görüştüğüm arkadaşlar gitmemizin yanlış olacağını söyledi. Çünkü geçen yıl, aynı ofiste bazı site sakinleri Ağaoğlu tarafından tehditlere ve hakaretlere maruz kalmıştı. Bu konuşmanın üzerinden daha bir-iki dakika geçmişti ki, Ağaoğlu peşinde 30-40 adamıyla dernek binamızın önünden geçti, ana kapıdan girdi ve derneğin daire kapısını tekmeleyerek içeri daldı. Meskene tecavüz suçu, başka bir izahı yok. Başka bir güvenlik elemanı da bahçe kapımızı kapatarak içeri hapsetti. Daireye hapsedip, içeride bulunan 8-10 insanı linç etmek istediler. Ali Ağaoğlu içeri girer girmez “O i... sen misin” dedi. Ben de “arkadaşlar şahit misiniz” deyince, “ananı s... buna da şahit olun” dedi. Daha ben ayağa kalkamadan kendisi sağ tarafıma yumruk attı. Yerimden kalkarken de dizimin altına tekme attı. Oda çok kalabalık, adamların  ortasına top gibi attılar beni, gelen geçen vuruyor. İsmini bildiğim şahıslardan şikayetçi olduk ama saldırganların çoğunun ismini bilmiyoruz. Ali Ağaoğlu, korumaları beni darp etti ve Emniyet ifadesinde de isimlerini verdiğim kişiler beni dışarı attılar.

Onların isimlerini nereden biliyorsunuz?
Site yönetimi bunlar. Beni dövdükten sonra dışarı attılar. Ali Ağaoğlu’nun  en yakın adamı ve aynı zamanda avukatı yanıma gelip ‘bunların olacağını sen biliyordun. Uyardık ama sen dinlemedin, hak ettin’ dedi.

Peki, olay sonrasında neler oldu? Şikayette bulundunuz. Soruşturma sürecine dair bilgi verir misiniz?
Dernek merkezimiz site içinde, burayı site yönetiminden kiraladık ve Dernekler İl Müdürlüğü'ne kayıtlı resmi ikamet adresimiz burası. Buranın kilidini değiştirmişler bizi dışarı attıktan sonra. İçerideki eşyalarımızı da tarumar etmişler. Dernek üye kayıtlarımızı yanlarında götürmüşler. Geri kalan evrakı da yırtıp yere atmışlar. Koltuklar, sandalyeler mahvolmuş durumda, elektronik cihazlar kullanılamaz durumda. Yani geriye bir harabe bırakmışlar. Biz bunların tespitini dün polis eşliğinde yaptık, tutanak tutuldu. Sabah karakola bununla ilgili ifade vermek üzere gittim. Bu konuda dernek adına bir şikayette bulundum. Bunu yaptıktan sonra şunu sordum; şüpheli kişiler geldiler mi, ifadeleri alındı mı, çağırıldılar mı? Bu işlemlerin hiçbirinin yapılmadığını gördüm. Sitenin güvenlik kayıtlarının istenip istenilmediğini sordum. Sitenin kayıtları vermediğini söylediler. Amatör çekimle alınan kayıtları teslim ettik, üzerimize düşen her şeyi yaptık ancak Emniyet'te soruşturmanın yürümediğini düşündük. Ben de savcıyla görüştüm. Kendisi gereken işlemlerin yapıldığını belirtti. Gerekli talimatlar yazılmış. Şüpheliler bugün yarın çağırılacaklar ifade vermeye. Usulüne uygun çağrıya yanıt vermezlerse zorla getirilecekler. Bu arada site yönetiminin kamera kayıtlarını neden vermedikleri, vermek zorunda oldukları, vermemekte ısrarcı oldukları durumda zorla el konulacağı şeklinde bir talimat da yazılmış. Şimdiye kadar, umuyoruz ki delil karatma gibi bir işlem olmamışsa söz konusu kayıtlar toparlandıktan sonra soruşturma sona erecek ve dava açılacak.

Bu arada sitede daha çok Araplar var sanırım.
Evet. Ali Ağaoğlu lansmanı Arap ülkelerine yaptığı için bunun etkisi sonucunda olan bir şey bu. 3 bin konutun içerisinde Türk vatandaşı çok az. Derneğimizin 300 üyesi var. Toplasanız zaten, o kadar Türk vatandaşı ev sahibi çıkar. Olayın sonrasında biz 500 kişiyle bir protesto yaptık. Bu baskılar devam ettikçe dahası da olur.

'BAŞIMIZA BİR ŞEY GELİRSE SORUMLUSU AĞAOĞLU'

Bu kadar baskı gördünüz burada. Derneğe ait bir güvenlik kamerası da olabilirdi, bu kamera saldırıyı çekebilirdi. Nitekim amatör de olsa kayıtlar alınmış. Bu rahatlık nereden geliyor. Daha da net sorayım, korkmuyor musunuz?

Korkuyoruz. Çünkü bana ‘öleceksin’ dedi Ağaoğlu. Bunun gibi mesajları da hem kendisi hem de adamları defalarca verdiler. Burada çoluğumuzla çocuğumuzla yaşıyoruz. Ölüm korkusu var mı, tabi var. Ancak ölümden öte de köy yok. Benim ve arkadaşlarımın herhangi bir yerde başımıza bir şey gelirse bunun sorumlusu Ali Ağaoğlu’dur. Bunu da sizin aracılığınızla ilan etmiş olayım...

Bundan 3 ay önce Ali Ağaoğlu bizi makamına çağırdı. Bu işlerle uğraşmamamızı istedi, ‘oraya mafya gelir’ diye de tehdit etti. ‘Mafya gelir’ le ne kastettiğini anlamamıştık, onu bu olayla anladık. Aynı gün, ben Ağaoğlu’nun odasında otururken bacak bacak üstüne atmışım. Ali Ağaoğlu’nun adamlarından birisi -aynı zamanda bu sitede oturuyor bu şahıs- çıkışta beni telefonla arayarak, ‘sen koskoca Ağaoğlu’nun karşısında nasıl bacak bacak üstüne atarsın, sonuçlarına katlanacaksın’ dedi. Sonuçları görmüş olduk. 

Son bir soru. Ali Ağaoğlu’nun My World Europe gibi birçok sitesi var. Burada aylık 2 milyon liradan bahsettik. Diğer sitelerinde de benzer bir durum mu var? Bu konuda bilginiz var mı?
Evet, onlarda da şikayetler var. Mesela IspartaKule var buranın az ilerisinde, onlar da benzer nedenlerden dolayı örgütlenmiş durumdalar. Ümraniye’deki sitelerinde benzer hadiseler gelişmiş geçtiğimiz yıllarda. Ataşehir’de, her yerde yapmış Ali Ağaoğlu.

Bu Ali Ağaoğlu’na has bir tarz değil. Son zamanlarda Türkiye’nin gündemine giren toplu konutların hepsinde bu ve benzeri olaylar yaşanıyor. Umarım bizim yaşadıklarımız bir işaret fişeği olur da insanlar bilinçlenir, hakkını arar. Siteleri yapan büyük firmalar şunu düşünüyor; “biz bu evleri yapıp satarız ama satıp gitmeyiz”. Hani yazıcı satarlar size sonra kartuşuna vereceğin para yazıcınınkine denktir ya, aynen böyle bir sistem kurmuşlar. “Ev alırken ödediğiniz paranın 10 katını sizden söke söke alacağız ve siz buna katlanmak zorundasınız” diyorlar. Biz bu dayatmaya karşı durduğumuz için saldırıya maruz kaldık.