25 kişi yaşamını yitirmişti, soruşturma ilerletilmiyor

Milliyet gazetesi yazarı Gökçer Tahincioğlu, bugünkü yazısında 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu’daki tren faciasını hatırlattı ve ilgili soruşturmanın ilerlemediğini belirtti.

Milliyet'e yazan Gökçer Tahincioğlu, “Unutulmaz deme bana...” başlıklı yazısında, “Necip Hablemitoğlu’nun, Uğur Mumcu’nun, Ali Tatar’ın, Murat Özenalp’in, 10 Ekim’in ismi yazıya sığmayacak kadar çok, yok edilenlerin sorumlulukları... O yüzden içi en boşalmış kavramlardan biridir, ‘unutulmayacak’ sözleri. Unutulur” ifadelerini kullandı.

Tahincioğlu, 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu’daki tren faciasında soruşturmanın iletilmediğini söyledi.

Gökçer Tahincioğlu’nun yazısının ilgili bölümü:

 

"Çorlu’daki tren faciasının üzerinden 42 gün geçti.

Bir sorumlu yok ortada.

Oysa, hazırlanan raporlar, sorumluları net biçimde işaret ediyor.

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın raporunda, konvansiyonel hatlarda yaya yol bekçisi sayısının sadece 39 olduğu, tatil günlerinde masraf olmasın diye işçilerin çalıştırılmadığı, kontrolü yapılmadığından Çorlu’daki kazaya yol açan menfezdeki çökmenin fark edilmediği, aynı hatta onarım için çıkılan ihalenin kazadan 18 gün önce iptal edildiği, yol koşullarına uygun hatlar yapılmadığı anlatılıyor.

TTMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin raporunda da yığma tuğladan yapılan, yoğun yağışa dayanıksız menfezin çökmesinin beklenmesi gerektiği, yol bekçilerinin izleme yapmamasının da faciaya yol açtığı belirtiliyor.

CHP’nin raporunda da paralel tespitler yapılarak, yoğun yağış uyarısına rağmen önlem alınmadığı vurgulanıyor.

Ama soruşturmada ilerleme yok.

Ne kadar zor olabilir ki?

O hattın bir sorumlusu, önlem almakla görevli yetkilisi, ihaleyi iptal edeni, yağışa rağmen önlem almayanı var ve biliniyor.

Ama Türkiye’de gelenektir, devletin sorumluluğu bulunan olaylarda, sanki devleti küçültecekmiş gibi, “Ağzımızın tadı kaçmasın” denir.

Bir olayın nedenlerinin araştırılmasının bir yaşam biçimine, iktidara, tercihlere saldırı olarak algılanması da bu büyük gelenek gibi artık yerleşiktir."