19 Aralık’ta ne olmuştu?

Bundan tam 14 yıl önce "Hayata Dönüş" adı altında devletin imza attığı en büyük katliamlardan biri yaşanmıştı. 19 Aralık 2000'de, 20 cezaevinde düzenlenen operasyonda 32 kişi öldürüldü. O günden bu yana adalet "uyumaya" devam ediyor.

Haber Merkezi

Bundan tam 14 yıl önce, 2000 yılında hapishanelerde koğuş sistemi yerine F Tipi cezaevi uygulamasına geçilmesi kararına karşı mahkûmlar süresiz açlık grevine başladı.

Tecride karşı 20 Ekim’de başlayan açlık grevinin 45. gününde ölüm orucu kararı alındı. Eylemde artık ölüm sınırına gelindiği günlerde heyetler dönemin hükümeti ve mahkûmlarla görüşerek “çözüm” bulmaya çabaladı. Bu görüşmeler sonucu 9 Aralık’ta Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ölüm oruçları ve açlık grevlerini sona erdirmek amacıyla F Tipi ceza ve tutukevlerine nakillerin ertelendiğini açıkladı.

Artık çözüm için bir umut var derken, bu açıklamadan sadece 10 gün sonra 20 cezaevine 10 bin güvenlik kuvvetiyle büyük bir saldırı başladı. Operasyon basına “Hayata Dönüş” olarak duyuruldu ama aradan yıllar geçtikten sonra operasyonunun adının “Tufan” olduğu ortaya çıktı.

Kanlı saldırıda tam 30 mahkûm ve 2 asker hayatını kaybetti. Askerlerin mahkûmlar tarafından öldürüldüğü iddia edilse de bunun da gerçek dışı olduğu, askerlerin üzerinden yine asker kurşunları çıkınca anlaşıldı.

237 mahkûmun yaralandığı operasyon sonrası Edirne F Tipi Cezaevine 348, Kocaeli F Tipi Cezaevine 340, Sincan F Tipi Cezaevine 341, Kartal F Tipi Cezaevine 67 mahkum sevk edildi.

ADALET UYUMAYA DEVAM EDİYOR...

Operasyon kararının altında Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcıları Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’nin imzası vardı. O hükümette şimdi AKP’de önemli görevler üstlenen birçok isim de bu kararın arkasındaydı. Devletin televizyonlardan ekranlara getirilen en büyük katliamlarından olan “Hayata Dönüş” operasyonu sonrası sorumlular hiçbir zaman yargılanmadı.

Mahkûmların kendilerini yaktığı iddia edilmişti hükümet tarafından ancak operasyona imza atan askerler bile durumun öyle olmadığını mahkemelerde anlatacaktı. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava kapsamında ifade veren emekli bir uzman çavuş, Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyonda jandarmanın envanterinde bulunmayan değişik gaz bombaları kullanıldığını, kadın mahkûmların teslim olmak isteyip jandarmadan kapıyı açmalarını istemesine rağmen kapıların açılmadığını ve rütbeli jandarmaların yanmakta olan koğuşlara atılan battaniyelere su yerine benzin döktüklerini anlatmıştı.

Tüm bu ifadelere, sorumluların açık bir şekilde belli olmasına rağmen adaletin yıllardır nasıl işlediğinin en büyük kanıtı 2012 yılında görülen Ümraniye Hayata Dönüş Operasyonu davasında mahkeme heyetinden Hakim Mehmet Ali Önen’in duruşma sırasında “uykuya kalması ve horlaması” olmuştu.

Katliamın üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen adalet uyumaya devam ediyor.