1 Mayıs yasağını tanımıyoruz!

1 Mayıs'ta yaşanan tutuklamalar ve insanlık dışı uygulamalar hakkında aralarında Hukukta Sol Tavır Derneği'nin de bulunduğu 11 hukuk örgütü, Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamada "Taksim 1 Mayıs yasağını tanımıyoruz" denildi.

1 Mayıs'ta emekçilere yaşatılan polis terörü ve AKP'nin hukuk dışı uygulamaları, hukuk örgütleri tarafından protesto edildi. 1 Mayıs Kriz Merkezi, Hukukta Sol Tavır Derneği, Birleşik Haziran Hareketi Hukukçuları, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Katılımcı Avukatlar (KAV), Kartal Hukukçular Derneği (KHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı'nın  (TOHAV) birlikte imza attığı basın açıklaması tüm engellemelere rağmen Çağlayan Adliyesi C kapısı önünde okundu. Açıklamada, "Bir kez daha buradan sizler aracılığı ile ilan ediyoruz: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı suç işlemektedir. Alıkonulan müvekkillerimize rehine uygulaması yapılmaktadır. Taksim 1 Mayıs yasağını tanımıyoruz. 1 Mayıs direnişçilerinin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" denildi. Hukukta Sol Tavır Derneği Üyesi avukatların 1 Mayıs tutuklamalarına, bugün itiraz edecekleri belirtildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

"Geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi 1 Mayıs 2015 günü, Emek ve Dayanışma Bayramı’nın Taksim Meydanı’nda kutlanması; 1977’de bu meydanda katledilen işçi ve devrimcilerin anılması AKP tarafından yasaklanmıştır.

Emekçilerin bayramlarını emekleri ile inşa ettikleri kentin merkezinde kutlamak; kayıplarını kaybettikleri yerde anmak haklarıdır. Yasak gayrimeşrudur.

Yasağın hukuka aykırılığı gerek İstanbul Ceza Mahkemelerinin, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile ortaya konmuştur. Bu kararlarda, kutlama, anma ve protesto yapılacak yerlerin peşinen devlet tarafından belirlenmesi ve yasaklanması; kişilerin eylemlere katılmasını engellemek için alıkonması hukuka aykırı bulunmuştur. İfade özgülüğünün kullanımı, ifade özgürlüğünün kullanıldığı yerden ayrı değerlendirilemez.

Bu gayrimeşru ve hukuksuz yasaklamalar neticesinde, tespit edebildiğimiz kadarı ile İstanbul’da 459 kişi, yakalama, gözaltı, polis araçlarında ve gayri resmi mekânlarda tutulma ve kayıtsız bir şekilde bırakılma gibi yollarla özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır.

Özgürlüğünden mahrum bırakılan kişiler, darp edilmiş, kapalı ve açık alanlarda yoğun kimyasal gaza maruz bırakılmış, ters kelepçe ile saatlerce otobüslerde ve depolarda tutulmuşlardır. Polis merkezlerinde ve adliyede kadın müvekkillerimize çıplak arama işkencesi uygulanmıştır. Polis otolarında tutulan kişiler, ters kelepçeli olarak araç koridoruna yatırılıp işkence edilmiştir. Bir kişinin kolu bu şekilde kırılmıştır. Hatta İşkenceyi tespit eden bir meslektaşımız da polis otosunun demir zırhı ile sıkıştırılarak başından yaralanmıştır. Benzer uygulamalar İstanbul Adliyesi’nde de devam etmiş, iç güvenlik yasası hemen uygulanmaya konularak, insanlar günlerce işkence altında hukuksuz ek gözaltı kararları ile özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır.

Taksim Meydanı’na yürüyen kitleler polis ve sivil faşistlerin saldırısına uğramış bunun sonucunda birçok kişi, bıçak ve gaz kapsülü gibi silahlarla vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralanmış, darp edilmiştir. Saldırganlar hakkında hiçbir yasal işlem dahi başlatılmazken anayasal haklarını kullanan kitlelere haksız yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi ağır yaptırımlar uygulanmıştır.

İktidara yakın medya organları tarafından gelenekselleşen bir şekilde bilgi kirliliği ve kara propaganda yapılarak kitlelerin anayasal hakların kullanımı illegalize edilmiştir. Yandaş medya polis terörünü bu yolla meşrulaştırmıştır. Hatta bıçaklı saldırıya uğrayarak ağır yaralanan bir müvekkilimiz şikayetçi olduğu halde “bıçaklandı ama şikayetçi olmadı” şeklinde yalan haber yapmıştır.

Yine 7 kişi hiçbir kayıt tutulmaksızın polis tarafından bir depoda günlerce tutulmuşlardır. Yakınlarının kriz merkezimizi aramasıyla birlikte tüm karakollarda aramamıza rağmen bu kişilere ulaşılamamış, sosyal medya vasıtasıyla kayıp olduklarını duyurmamız üzerine 3 Mayıs günü sabah saatlerinde serbest bırakılmışlardır. Bu durum bizlere geçmişte sıkça yaşanan faili meçhulleri anımsatmış ve benzer durumların yaşanacağı endişemizi arttırmıştır.

Tüm bu hukuksuzluklara müdahale eden Kriz Masası’nda görev alan avukatların, polis merkezlerine gidişleri polis barikatları vasıtası ile engellenmeye çalışılmış; İstanbul Barosu’nun bulunduğu sokaktan avukatların çıkışları zorlaştırılmıştır. Avukatlar görev yerlerinde polis darbına maruz kalmıştır. Gözaltına alınan kişilerin çoğunun toplandığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde engellemeler avukatların fiili/meşru direnişi ile aşılmıştır.

İstanbul Adliyesi’nde de bu hukuksuz süreç devam etmiş; Sulh Ceza Hâkimliği ve C. Savcılığı’nın koridorlarının girişine polis barikatları kurulmuş, avukat başvuru ve dilekçeleri sürüncemede bırakılmış, taleplerimize cevap verilmemiş, dilekçelerimizin ilgili mercilere verilmesi engellenmiştir. Nöbetçi savcılar adliyeyi terk etmiş, yapılan çıplak aramalar, kötü muameleler için sunulan dilekçelerimize adliyede hiçbir muhatap bulanamamıştır. Savcı katipleri verdiğimiz dilekçeleri almamış ve avukatları tehdit ederek savcı kalemlerinden kovmuş, C. Savcısı aldığı kararları avukatlara tebliğ etmemiştir. Görüşme taleplerimiz reddedildiği gibi, görevli C. Savcısı tarafından meslektaşlarımıza hakaret edilmiş, avukatların polis zoruyla görev yerlerinden atılması yönünde talimatlar verilmiştir.  1 Mayıs günü yakalama, zor kullanma işlemini hangi savcının verdiği konusunda bilgi alınamamış, savcılar valiye vali se savcılara topu atmıştır.

İstanbul Adliyesi’ndeki hukuki girişimlerimiz kesintisiz bir biçimde devam etmekte,  konu ile ilgili tarafımızca suç duyurusu işlemleri yapılmaktadır.

Taksimi emekçilere yasaklayan polis devleti adliyeleri de biz avukatlara yasaklamaya cüret etmektedir. Hiçbir yasağınız işçilerin, emekçilerin avukatlığını yapmamızı engelleyemez.

Bir kez daha buradan sizler aracılığı ile ilan ediyoruz: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı suç işlemektedir. Alıkonulan müvekkilerimize rehine uygulaması yapılmaktadır.

Taksim 1 Mayıs yasağını tanımıyoruz. 1 Mayıs direnişçilerinin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

Kahrolsun Faşizm!

Savunma haktır engellenemez!

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!

Yaşasın 1 Mayıs!

Bijî yek Gulan!"