'Zümrüt Apartmanı' yazarı Abdullah Şevki kendini böyle savundu

Çocuğa cinsel istismarı öven ya da teşhir eden ifadelerin bulunduğu ‘Zümrüt Apartmanı’nın yazarı Abdullah Şevki yazdıklarının ABD'de kaynaklı 'Kirli Gerçekçilik' akımıyla ilişkili olduğunu söylerken Yayınevinin sahibi Alaattin Topçu ifadelerin övmek değil toplumda 'tiksinç yaratmak' amacını taşıdığını öne sürdü. Yazar kitabın Kültür Bakanlığı'ndan onayla bandrol…

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, hakkında "müstehcenlik" suçundan soruşturma başlatılan 'Zümrüt Apartmanı' kitabının yazarı Abdullah Şevki ve Yayınevinin sahibi Alaattin Topçu'nun gözaltında verdikleri ifade ortaya çıktı. Abdullah Şevki ifadesinde, kitabı ‘Kirli Gerçeklik’ akımına göre yazdığını iddia ederek öyküleştirdiği bölümü savundu. 
Yayınevinin sahibi Alaattin Topçu ise “Kitabın ilgili kısmının pedofiliyi özendirici değil aksine toplumda bu hususta bir tiksinç uyandırma amacıyla yazıldığını düşünüyorum” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hakkında ‘müstehcenlik’ suçundan soruşturma başlatılan ‘pedofili’ içeren ifadelerin bulunduğu kitabın yazarı Abdullah Şevki ile kitabın basıldığı yayınevinin sahibi Alaattin Topçu dün gözaltına alındı, ardından da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın Şevki ve Topçu’nun savcılık ifadelerini aktardığı haberine göre, kitabın yazarı savunmasında özetle şunları söyledi:

ÇOCUĞA CİNSEL İÇERİKLİ YAPILAN SALDIRIYI PORNOGRAFİK BİR DİLLE YAZMAYI SAVUNDU

“Soruşturmaya konu olan ‘Çocuk ve Küçük Oyuncak Ayısı’ isimli öyküye ilişkin olarak, ben bu öyküyü herhangi bir müstehcenlik ya da cinsel amaçla yazmadım. Öyküyü ‘Kirli Gerçekçilik’ adı verilen ABD’e yayın olan akıma uygun olarak kaleme almıştım. Bu akımda genellikle kısa cümlelere kullanılarak duygu yaratılmak istenilir. Ayrıca bu akımda anlatılan olay ile bu olayın kötülüğü anlatılmak istenir.

Zira öyküde kullanılan cümleler ile tiksinti yaratılmaya çalışılır ve bu şekilde anlatılan olaya ve benzeri olaylara toplumun dikkatini çekilmeye çalışılır. Söz konusu bu amaçla toplumun bu hususa ilişkin dikkatini çekmek için kaleme aldım. Zaten öykülerde bu akımı kullandığım kitabın önsözünde de belirttim. Yoksa yazılanlar benim kendi düşüncelerim ve amacım değildir.

'KÜLTÜR BAKANLIĞI BANDROL VERDİ, BİR SORUN GÖRMEDİ'

Yazar olarak edebiyat yapmak istedim. Zaten kitap basılmadan önce Kültür Bakanlığı’na bandrol için sunulmaktadır. Sunulan kitaba onay verildikten sonra ise bandrol alınıp kitabın basımı gerçekleştirilmektedir. Kitapta suç unsuru olsaydı Kültür Bakanlığı’ndan bandol verilmezdi. Söz konusu kitabı sadece bir baskı yaptık ve bu baskıda 500 adet kitap basıldı bende bir tane kitap kalmıştı onu da polislere teslim ettim. Zira polisler kitabı bulamamışlar. Zaten şu anda herhangi bir yerde satılmamaktadır. Ayrıca söz konusu kitabın kitabın dijital bir baskısı da yoktur. Herhangi bir yerde yayınlanmamıştır.”

TOPÇU: PEDOFİLİYİ ÖZENDİRİCİ DEĞİL AKSİNE TİKSİNÇ UYANDIRMA AMACI TAŞIYOR

Yayınevi sahibi Topçu’nun ifadesi ise özetle şöyle:

“Soruşturmaya konu içeriği kitabın basımı üzerine 6.5 yıl geçmiş olması nedeniyle hatırlamıyorum. Ancak olaylar medyada gündeme gelince kitabın içeriğine tekrar baktım. 30 yıldır yayıncılık işi yapıyorum. Bin 500’e yakın kitap yayını hazırladım. İlk defa başıma böyle bir şey geldi. Kitabın yazarını tanırım, 11 adet kitabını yayınladım. Diğer kitaplarda hiçbir suç unsuru görmedim. Soruşturmaya konu kitabın kısmıyla ilgili ben herhangi bir yargı mercii değilim. Kitapta yazanların ne zaman suç oluşturup oluşturmadığı konusunda her zaman bilgi sahibi olamam. Kitabın ilgili kısmının pedofiliyi özendirici değil, aksine toplumda bu hususta bir tiksinç uyandırma amacıyla yazıldığını düşünüyorum.”