Zorunlu din dersine karşı örnek olacak mahkeme kararı: Eşitlik ilkesine aykırı

Okullarda zorunlu din dersi uygulaması sürerken, çocuğunun bu dersten muaf tutulmasını isteyen ancak bakanlıktan "ret" yanıtı alan veli Selnur Aysever konuyu mahkemeye götürdü. İdare mahkemesi veliyi haklı bularak, Milli Eğitim Müdürlüğünün "ret" yanıtını hukuka aykırı buldu. Hem de örnek bir kararla...

Ahmet Çınar

Üsküdar'daki İTÜ Geliştirme Vakfı Beylerbeyi İlkokulu 4. sınıf öğrencisinin velisi Selnur Aysever, çocuğunun zorunlu din dersinden muaf tutulması talebiyle 5 Ekim 2017'de bir dilekçe verdi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, başvuruyu "Hristiyan ya da musevi dinlerinden birine mensup olduğunuzu belgelendirin" diyerek 10 Kasım 2017'de reddetti.  

Bunun üzerine ret yanıtını avukatı Özge Demir aracılığıyla idare mahkemesine taşıyan Selnur Aysever, "ret" işleminin iptalini talep etti. İstanbul 4. İdare Mahkemesi yaklaşık bir yıllık değerlendirme sürecinin ardından kararını verdi. Mahkeme, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün "ret" işlemini hukuka aykırı bularak iptal etti. 

Mahkeme kararını Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili karar ve içtihatlarına dayandırarak şöyle gerekçelendirdi:

  • Bir öğrenci velisinin çocuğunun din dersinden muaf tutulmasını sağlamak için herhangi bir dine mensup olduğunu veya olmadığını veyahut inanmadığını açıklamak durumunda bırakılması 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 'VI. Din ve Vicdan Hürriyeti' başlıklı 24. maddesinde yer alan 'kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz' hükmüne açıkça aykırılık oluşturacaktır.
  • Yukarıda atıf yapılan AİHM'nin verdiği ihlal kararları ve sadece hristiyanlık ve musevilik dinlerine inanan öğrencilere din dersinden muafiyet imkanının tanınmasının, diğer dinlere inanan, hiçbir dine inanmayan ya da tanrı tanımaz kişiler açısından eşitsizlik yaratacak olması karşısında, davacının çocuğunun din dersinden muaf tutulması talebinin, 'hristiyan ve musevi dinlerinden birine mensubiyetini belgelendirme' koşuluna bağlanmak suretiyle reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. 

'ÇOCUĞUMUN BİLİMSEL EĞİTİM ALMASINI İSTİYORUM'

Yaşadığı süreci ve mahkemeden çıkan kararı değerlendiren veli Selnur Aysever, "Zorunlu din dersine zaten ilkesel olarak karşıyım. Çocuğumun muaf tutulmasını istememin çok basit bir nedeni var: Bilimsel ve laik eğitim almasını istiyorum çocuğumun. Bu gerekçe yeterli. Zorunlu din dersi bugün ülkemizde bir dayatma şeklinde işliyor. Ben çocuğumun devlet eliyle, okulda din dersi almasını pedagojik nedenlerle de doğru bulmuyorum. Talebim reddedildiğinde hiç vakit kaybetmeden hukuki süreci başlattık" dedi. 

Çocuğunun din dersine girmek zorunda bırakıldığı dönemde bir takım sorunlar yaşadığını ifade eden Aysever, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocuğum 9 yaşında din dersine maruz bırakıldı. Henüz yaş itibariyle soyut işlemler dönemine geçmediği için, anlatılan soyut konuları anlamıyordu, kafası karışıyordu, evde sorular sormaya başlamıştı. Bazı kavramlara dili bile dönmüyordu. 9-10 yaşındaki bir çocuk kendi özgür iradesiyle herhangi bir dinsel sisteme inanıp inanmama tercihinde bulunabilecek bir bilinçte değil. Dolayısıyla o yaşta çocuğa hangi dini öğretirseniz öğretin, bu bir dayatmadır. Yetişkin olduğunda, kendisini entelektüel olarak donattığı zaman istediği kararı verebilir. Şu anda devlet eliyle ona bir dinin, bir mezhebin dayatılıyor olmasına karşı durdum."

'DİN ÖĞRETMENİ İNTİHAR VİDEOSU İZLETTİ'

Geçen yıl bir din dersi öğretmeninin sınıfta intihar videosu izlettiğini anımsatan Aysever, "Çocuğum derslere ilk girmeye başladığında evde bunun olumsuz sonuçlarını almaya başladık. Korkmaya başladı. Din öğretmeni diyor ki, sınava girerken besmele çekerseniz sınavınız iyi geçer. Çocuğun böyle bir anlayışı yok. Çocuk, sınavının iyi geçmesi için çalışması ve öğrenmesi gerektiğini biliyor ama din öğretmeni çocuğun aklını karıştırdı 'besmele çekerseniz sınavınız iyi geçer' diye. Bu sadece bir örnek. Geçen yıl Meclis'e soru önergesi olarak giden bir olay yaşandı sınıfında. Din dersi öğretmeni 9 yaşındaki çocuklara intihar videosu izletti. Pek çok çocuk odasında tek başına yatabilirken, bu olaydan sonra evde yalnız kalamamaya başladılar" diye konuştu. 

VELİLERE ÇAĞRI

Çocuklarının din dersinden muaf kalmasını isteyen velilerin cesaretli olması gerektiğini vurgulayan Aysever, velilere çağrıda bulunarak şöyle konuştu: "Çocuğunun din dersinden muaf tutulmasını istemek, her velinin hakkıdır. Ben bu davayı açtığımda tek başıma değildim. Birlikte hareket ettiğimiz veliler vardı. Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi vardı. Yine de tek başına olmamak, birlikte hareket etmek, örgütlü olmak, insana güç veriyor. Ne kadar örgütlü olunursa, o kadar güçlü olunuyor. Buna rağmen birçok veli damgalanmak istemediğini, çocuğunun afişe olmasını istemediğini söyleyerek geri adım attı. Pek çok ebeveynin aslında çocuklarını din dersinden muaf tutmak istediğini ancak fişlenme ve toplumsal linç kaygısıyla bunu yapmadığına tanık olduk. Oysa şunu bilmek gerekiyor: Din dersinden muaf olmayı istemek bir haktır. Çıkan bu mahkeme kararı da, bu gerçeği doğruluyor."  

Selnur Aysever'in avukatı Özge Demir de, zorunlu din dersine karşı açılan davalarda benzer kararların daha önce de verildiğini anımsatarak, "Ancak bu mahkeme kararı diğerlerine göre çok daha detaylı. Zorunlu din dersi dayatılan çocuğun hem eğitim hakkının hem de din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğini, uygulamanın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğunu karar altına alan bir metin" dedi.