Yüksel Caddesi'ndeki kafe-bar emekçileri polis şiddetini anlatıyor...

Ankara Yüksel Caddesi'ndeki 'İşimizi geri istiyoruz' eylemlerine yönelik polis saldırıları her gün tüm şiddetiyle devam ederken, sokağın bir 'karakola' dönüştüğü de herkesin malumu. Bu kez her gün polis şiddetine tanık olan kafe-bar emekçileri, yaşadıklarını soL'a anlattı.

Emre Köse

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın açlık grevleri bugün 233. gününe girdi... 

KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri, Nuriye ve Semih'e destek için Yüksel Caddesi'ndeki eylemlerini sürdürürken, polis saldırıları da tüm şiddetiyle devam ediyor.

Bu kez Yüksel'deki kafe-bar emekçileri, polis şiddetini, gazlı müdahaleyi, yaşadıklarını kısacası Yüksel'in hal-i pürmelalini soL'a anlattı:

Eylemlere ne sıklıkla tanık oluyorsun?

Ben haftanın 6 günü çalışıyorum, çoğunlukla eylem saatlerinde burada oluyorum. Çoğunlukla eylemlere tanık oluyorum, bazen içeride oluyorsun, iş yapıyorsun ya da çok kalabalık oluyor sadece gürültüyü duyuyorsun. Müdahalelerin bir kısmına tanık olabiliyorsun.

Müdahale sırasında fotoğraf veya video kaydı alınmasına polisin tavrı ne şekilde oluyor?

En fazla tersliyorlar, ''İçeri gir'' diyebiliyorlar ya da video çekmeye kalkarsan polis direkt müdahale ediyor. Hatta mekanlardaki çalışanlara gidip birebir, özellikle uyarıyorlar; ''Video çekilmesine izin vermeyin sizden sorulur o iş'' falan diye. Yani görüntü alınmasına polis müdahale etmeden direkt personel müdahale etmek zorunda kalıyor.

Gazla müdahale ne gibi zorluklar yaşatıyor sana?

Astımlı bir arkadaşım vardı, gazdan dolayı bir ara içeri geçmek zorunda kaldı, müşteriydi. Bir de personel için de sinir bozucu, yıpratıcı bir hal ortaya çıkıyor yani her gün her gün aynı şeyin yaşanması, gözünün önünde tanıdığın insanların sürekli dayak yemesi, gaz yemesi ve doğal olarak senin de herhangi bir şey yapamıyor oluşun da kötü. Yapmıyor olmak ayrı bir tercih o başka bir tartışma ama yapamıyor olmanın da verdiği basınç da ayrı. Yani müdahale edemiyorsun, müdahale etmeyi tercih etmeye kalksan, sen de eylemci muamelesi görürsün anında. Yani çok sık gözlemleme şansımız oluyor mesela bir eylem oluyor, yoldan geçen biri tepki gösteriyor ya, hemen onu gözaltına alıyorlar, tartaklıyorlar, gaz sıkıyorlar, copluyorlar, araya alıp dövdükleri de oldu hatta. Bir kere öyle yaşlı bir kadını araya alıp dövmüşlerdi. Kadın dört beş tane polisin arasında yerdeydi.

Ben de şimdi onu soracaktım. Sokaktaki insanların polise tepkisi nasıl oluyor?

Polis bazen tepkiden çekindiği için şiddetin dozunu düşürmek zorunda kalıyor, alt seviyede tutmak zorunda kalıyor. Çünkü bazen insanlar çok daha farklı tepkiler gösterebiliyor. Bir gün burada, eylem daha başlamadan herkesi gözaltına almışlardı, sokaktaki karmakarışık, belli belirsiz pek çok kişi, ıslıklarla alkışlarla tepki göstermişti. Polise doğrudan değil de polisin görmeyeceği şekilde tepkisellik var, yani kendi aralarında muhabbet ediyorlar, ''Yeter artık bu polisin yaptığı'' diyorlar, polise açıktan tepki vermeye korkuyor insanlar. Çünkü gözünün önünde eylem yapanlar dayak yiyor, o sırada burada oturan polise bir şey demeye kalksa o da dayaktan nasibini alacak, bunun farkındalar.

Polisler de müşteri olabiliyor sanırım burada. Biraz yaşadıklarını anlatabilir misin?

Caddedeki mekanların tamamında, öğle ve akşam vakti eylem oluyor ya, eylem sırasında polisler masalara oturuyor. Mekanları kontrol altına almak mı istiyorlar artık, ne yapmak istiyorlar onu da bilmiyorum ama mekanlarda oturan polisler de çok. Adam burada oturuyor mesela, bir iki bir şey yapmıyor, bir an öyle bir an geliyor ki fırlıyor gidiyor eylemciye müdahele ediyor. O ana kadar adamın polis olduğuna dair hiçbir fikrin yok. Personelin üzerinde de bir basınç oluşuyor, personel çok bir şey söyleyemiyor, bir şey yapamıyor. Benim tahminim istihbarat toplamak için yapıyorlar bunu acaba sokakta her şey normal mi, kafelerde bekleyen eylemciler var mı onu anlamak için.

25 Ekim Çarşamba günü Yüksel'deki akşam açıklamasına yine polis saldırdı. İlker Işık, Veli Saçılık, Simge Aksam, Mustafa Keçeli, Turgut Türksoy ve Seyri Sokak muhabiri Oktay İnce gözaltına alındı. Fotoğraf: FOSEM

Yüksel Caddesi'ndeki başka bir kafe emekçisi daha polis saldırıları karşısında yaşadıklarını anlattı:

Hangi günler mesaidesin, eylemlere ve polis müdahalelerine ne sıklıkla şahit oluyorsun? 

Haftada 7 gün var, bu 7 gün içerisinde 14 tane eylem oluyor. Ne bir dakika gecikiyor, ne bir dakika erken oluyor. Biri 13.30'da diğeri akşam 18.00'de. Eylem başladığında döve döve ittire ittire sokağın sonuna götürüp bırakıyorlar ya da plastik mermi kullanıyorlar. Eyleme katılan ve yaşlı birçok isim oluyor ama acımasızca saldırıyorlar. Bir gün TOMA getiriyorlar, bir gün atlı polis geliyor; küçücük yaya yoluna TOMA giriyor, birilerini ezebilirler de. Bu gibi şeyleri düşünme ihtimalleri sıfır, düşünmüyorlar bile.

İnsanlar polise tepki gösteriyor mu? Polisin tavrı ne oluyor bu gibi durumlarda?

Üç gündür bizim ve diğer kafelerde oturan insanlar gaz atılınca, ''Ne yapıyorsunuz siz'' falan diye bağırıp çağırıyorlar, polis pasifize edip gönderiyor, tersliyor; ''Al kimliğimi ne istiyorsan yap'' havasındalar. Vatandaş olayı zaten garipsiyor, anlamsız karşılıyor bir kısmı da korkuyor. Polis bizim kapının hemen önünde beklediği için, oturan müşteriyle polis arasında 10 santimetre mesafe oluyor, zaten müşteri haliyle tacize uğramış hissediyor kendini. Üç veya dört günde bir ekip değişiyor, ekibine göre tarz da değişiyor, biri çok sert müdahale edebiliyor, biri tiyatral gösteriymiş gibi davranabiliyor. Bazıları can sıkıntısından buldukları çantayı şüpheli diye bomba ekibi çağırıp patlatıyor fünyeyle, iki kere oldu bu. Bana sordular önce, orada üniversiteli çocuklar oturuyor, muhtemelen defter, kitap falan vardır içinde dedim. Bantla çevirdiler etrafını, fünyeyle patlattılar. Şimdi kafenin yanı karakol gibi. Bir de Konur-Yüksel kesişiminde konuşlandıkları yeri kapattılar.

Haftanın hemen hemen her günü polis şiddetine tanık oluyorsun. Düşüncelerin neler?

Abartmadan söylüyorum şimdiye kadarki eylemlerin neredeyse tümünde şiddet olayı yaşandı, ben de şahit oldum neredeyse tamamına. Ben artık polis eylemcilere müdahale ederken sohbet ediyorsam, normal sohbetime devam ediyorum, gayet kanıksamış durumdayım artık. İnsanlara dayak atıyorlar ama normal insan sokakta nasıl yürüyorsa bunu da normal bir şeymiş gibi algılamaya başladım. Rahatsızım bu durumdan. Bir kadına taciz olayı olmuştu, polis ''Sen de böyle giyinmeseydin'' diye cevap vermişti, genellikle ''meşruluğu zedelenmesin'' diye arkadaşını, dostunu bekleyenlere çok karışmıyorlar fakat polis, tipini beğenmediği şahsa direkt müdahale edip alıyor. Polisin varlığı dert...

Haftada en az 5 kere gaza maruz kalıyoruz, sokaktan içeri dolan gaz kokusunu tekrar temizleyip eski haline getirmemiz gerekiyor.Her gün gaz attıklarında hortumu çıkarıp dükkanın önünü yıkamak zorunda kalıyoruz. Zaten o plastik mermiden çıkan gaz var, nefes aldığında mahvediyor insanı, günlük 1 veya 2 saatimi çalıyor tüm bunlar. Yani bir de polislerin pisliğini temizliyoruz.